İzmir Kitap Fuarı'nın sonuna geldik sayılır. Söyleşimiz güzel geçti, arkadaşlarımın ve benim moralim yerinde. Resimlere öyküler yazıyorum zaman zaman, ilk kitabımda yer alan bir öyküyü izmirli bir yazar/ressamın tablosuna bakarak yazmıştım yıllar önce. O zamanlar e-mail ile haberleşmiştik, tablosundan öykü çıkmasına memnuniyetle karşılamıştı. Fuar'da tanıştık ve kendi kitabımı ona armağan ettim. "Hatırlar mısınız seneler önce bir tablonuza bakarak öykü yazmıştı birisi..." der demez tablonun adını ve senesini söyledi. Böylece tanışmış olduk.
Fuarın hoş sürprizleri, enteresan tuhaflıkları var.
Mesela kendini ülkenin en iyi eleştirmeni zannedip terazisi kaykık yorumlar ile yazılanlar hakkında ahkam kesenler de var, iyi eleştirmen olup da alçak gönülllülüğü elden bırakmayan insanları da var. Kısa boylu olup da kendine uzun boylu süsü verdiğini sanıp aslında komik olduğunu farkedemeyenler bile var ki, izlemesi çok komik olur bir iki metre mesafeden.
ENteresan tuhaflıklardan bir tanesi de şuydu.
Yayınevlerinden birisi anaons yaptırdı. "Standımızda kitap poşetlerini unutan sevgili okurumuz sizi standımıza bekliyoruz." Espri konusu oldu bu anons aramızda, ancak asıl baş-anons henüz yapılmamış meğer. Bir kaç gün evvel yapılan bir kayıp anonsu sık tekrarlanır olunca birkaçımızın dikkatini çekti. Beş yaşında bir oğlan çocuğu kaybolmuştu ve kayıp anonsunun yapıldığı yerde anne/babasına teslim edilmek üzere bekletiliyordu. Defalarca yapılan tekrar merakımızı çekti. Gidip bekledik nasıl birileri alacak çocuğu diye. Dile kolay neredeyse iki saat boyunca yinelenmiş bir anonstu. Beklediğimiz yerden çocuğu da görebiliyorduk. Gayet sakindi. "Anne!" diye tutturmuyor, ağlamıyor, meraklı gözlerle etrafını izliyordu. Derken 25 yaşlarında bir kadın ve yanında akranı bir genç kadınla anne çıkageldi. Elleri poşet doluydu. Dolaşırken ayaklarına dolanmasın diye oğlancağıza kayıp süsü vermişler ve anons odasını kreş olarak kullanmışlardı.
Garip...
Mamafih reel.
Meraklısına Linkler:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar