Sana
da olur mu hiç, hani uzanmış yatıyorsundur, aniden boşluğa düşermiş gibi hisseder insan?
Başındaki
siyah beresi, üzerine siyah kaküllerin döküldüğü siyah güneş gözlükleri, siyah
kabanının içinden görünen siyah bluzunun yakaları ve dizlerini örten siyah
etekliği ile kapıdan içeri adım atar atmaz şık görünse de gözüme; karşımda masallardan
çıkıvermiş gibi duran siyahlığı darmadağın eden kırmızı rugan çizmelere gözlerim
takılınca yüksek sesle gülüvermişim, gayrı ihtiyari.
İlk
duyuşta “ne nefret şarkı” dersin, bir de bakarsın yarım saat sonra diline
dolanmıştır; dilinden atsan, kafandan çıkartamazsın; aynı nakarat döner döner,
başa sarar.
“Ya
kazanırsa?” diye düşündü kadın “Nasıl gücümüz yetecek o pahalı okula?”
“Ne
yazıyor burada?” diye sordu “Okuyamıyorum”
“Ne
güzel tişört gözlerinin mavisini daha da çekici kılıyor” demesiyle kalbi pır
pır atmaya başladı.
Tiksinmişti kadının burnunun ucundaki ıslaklıktan, ama kibarlığı elden bırakmaması gerekiyordu.
Artık
yüzünü bile görmek istemiyordu.
Bankacıların
hayal dünyası çorak olur derler…
Karşıma
geçmiş inanması güç hikayeler uyduruyordu yine.
“Soğanları
hafiften öldüreceksin hayatım” diyen cırlak sesi duyduğu anda pişman oldu sorduğuna, soracağına.
Havadan
sudan konuşurken aniden bana döndü ve “Neden bu kadar öfkeyle dolusun?” diye
sordu.
Güle
koşa tepede ilerlerken piknik alanının çok gerilerde kaldığını da elindeki
papatya demetinin ne kadar irileştiğini de fark etmemişti.
“Hop!”
diye bağırdı arka tarafta duran yaşlı adam “Ağır ol da molla desinler.”
Kolaj: Thomas Allen
güzeldi:)
YanıtlaSilÖyküler bir şekilde başlarda nasıl devam eder bilinmez..En önemliside nasıl sonlandığı..Güzeldi Vladimir..Her zamankisi gibi:)
YanıtlaSil