Sonsöz: Bu kitabın bütün öyküleri, fizikötesi olarak niteleyebileceğimiz bir tema üzerinde yer alıyor; Gılgamış Destanı'ndan bu yana ölüm sorunu edebiyatın vazgeçilmez temalarından biri olagelmiştir. Eğer divan sözcüğünün daha aydınlık, daha duru bir çağrışımı olmasaydı, bu kitap, herhalde alaycı, parodik kiçik bir anlam farkıyla Batı-Doğu Divanı alt başlığını taşıyabilirdi.
Ölüler Ansiklopedisi, ilk kez, 1981 Mayıs-Haziran'ında, Knjizevnost (edebiyat) Dergisi'nde, ardından bir yıl sonra 12 Haziran 1982 tarihli New Yorker'da Ammiel Arcalay'ın çevirisiyle yayımlandı. Bu düşü gören kişi - aynı zamanda öykünün ithaf edildiği kişi - bir gün, dehşete varan bir şaşkınlıkla, en gizli kabuslarının korkunç bir anıt gibi bir taşa oyularak cisimleştiklerini görmüştür. Bu kabustan yaklaşık altı ay sonra, bu öykü çıkalı epey zaman geçmişken, bir dergi, "Arşivler" başlığı altında aşağıdaki yazıyı yayımladı.
"Utah Eyaleti'nin başkenti Salt Lake City'nin doğusunda, granit dağlardan birinde, Amerika Birleşik Devletleri'nin en şaşırtıcı arşivlerinden biri var. Söz konusu arşivlere kayaya açılmış dört tünelle ulaşılıyor ve bu arşivler, birinden ötekine labirent biçiminde geçitlerle geçilen yeraltı odalarında muhafaza ediliyor. Bu odalarda korunan yüz binlerce mikrofilme, sadece kılı kırk yararak seçilmiş görevlilergirebiliyor; arşivin girişinde de güvenlik sistemiyle donatılmış bir kapı var."
"Bütün önlemler, çok gizli birtakım belgeleri korumaya yönelik değil, bu bir devlet arşivi ya da askeri arşiv de değil, "Kıyamet Günü Ermişleri Klisesi'nin Jeanoloji Derneği"nce bir milyon iki yüz elli bin mikrofilme özenle kaydedilmiş olan ölü ya da hayatta tam 0n sekiz milyar kişinin adı var burada. Kıyamet Günü Ermişleri Klisesi Jeanoloji Derneği; bundan yüz elli yıl önce, Joseph Smith adında biri tarafından kurulmuş olan ve Mormon istatistiklerine göre üye sayısı Amerika Birşleşik Devletleri'nde üç milyon, yabancı ülkelerde bir milyon olan Salt Lake Cşty arşivcilerinin adı böyle."
"Akla durgunluk veren bu arşive yazılan adlar, dünyada akla gelebilecek bütün kütüklerin kopyasını çıkaran ve bu görevi hala sürdüren titiz katiplerce kaydediliyor. Bu dev girişimin son amacı, bütün insan ırkının - gerek hayatta olanların, gerek öteki dünyaya intkal etmiş olanların, mikrofilme çekilerek envanterinin çıkarılması."
" Gerçekten de Mormonlar için jeanoloji, dinin temel unsurunu oluşturuyor. Bu harikulade arşiv sayesinde, her Mormon, eskiye dönüp soy ağacının en alt dallarına kadar inerek "Mormon Açımlaması"nı tanıma mutluluğu tatmamış olan soyunu sonradan vaftiz etmiş oluyor."
Mormonlar bu işe büyük ciddiyetle sarılmışlar. Arşivler için en korunaklı yerin araştırılmasın 1958 yılında başlamış ve bu işe adanmış kutsal dağın oyulmasına 1961'de başlamış. Mikrofilmler büyük bir titizlikle korunuyor. Yeraltı odalarındaki sıcaklık sürekli olarak on dört derecede tutuluyor, havanın nemiyse yüzde kırkla elli arasında. İçeri en ufak toz ya da kirletici kimyasal herhangi madde girmesin diye hava bir havalandırma cihazıyla özenle süzülüyor.
"İki kat betonarmeden yapılmış dev boyutta altı odada, şu anda her biri 3000 sayfalık altı milyon kitap kapsamında veri toplanmış durumda. "
"Eğer ileride gerek duyulursa Mormonlar yeni odalar da açmayı tasarlıyorlar. Her ay, buraya on bin kilometre kadar uzunlukta veri içeren yeni mikrofilm geliyor. Bu mikrofilmlerin haricinde, arşivlerde dolaylı ya da dolaysız olarak soybilim dalında kitaplar, bu konuda uzmanlaşmış dergiler, tarih yapıtları, vb. de bulunuyor." (Duga/arc -en -ciel/, 19-23 Mayıs 1981)
* * *
Birden karmaşık bir önsezinin dürtüsüyle koşmaya başladım. Kulaklarım adımlarımın gitgide uzaklaşan yankılarıyla çınlıyordu. Telaş içinde, soluk soluğa "M" harfine vardım. O an bu konuda kesinlikle bir şeyler okuduğumu hatırladığımdan olacak, söz konusu kitabın ünlü "Ölüler ansiklopedisi" olduğunu anlamıştım. O dev cildi açmadan zihnimde herşey açıklık kazanmıştı.
Gözüme çarpan ilk şey onun fotoğrafı oldu. İki sütun metin arasına, sayfanın neredeyse ortasına sığdırılmış, kitabın tek resmi. Çalışma masasının üstünde gördüğünüz resmin aynı..."
...Bel vermiş raflara yaslanıp zaman kavramını tamamen yitirerek elimde kitap, onun yaşamöyküsünü okumaya başladım....
Çeviren: Hür Yumer
Remzi Kitabevi
Çilek Serisi - 1991
İlginçmiş!siparişe yöneldim listede tükenmiş..bulup okuyayım bakalım..:)
YanıtlaSil