Kokulu silgi kokusu,
Kurşun kalemin arkasını kemirirken çıkan koku,
Şekerli süt kokusu,
Havuçlu kek kokusu,
Elmalı börek kokusu...
Eskiden Büyük Ada'da şahane elmalı börekler yapılırdı. Kat, kat, kat börek, içinde; elma, tarçıni ceviz:, dışında, pudra şekeri.
İlk ısırığı alırken dudakların böreğe değdiği an duyulan hapşırmaya benzeyen bir gıdıklanma. İlk ısırıkla kokunun ağza geçişi. Şimdi Ada'da elmalı börek değil de lahmacun kokusu hakim.
Öğlen saatlerinde çamların altında yürürken, ağaçlardan gelen koku,
Uzun süre kullandığın Kenzo ve Joop kokuları,
İnsanı rahatsız etmeyen "ben buradayım"demeyen, parfüm kokuları,
Doğduğum kente özgü nohutlu unla yapılan simidin kokusu,
Kesildiği anda, kavun kokusu,
Deniz kokusu,
Denizden gelen tuzlu serinliğin kokusu,
Yosun kokusu,
Kokuların anıları tetiklediği, eskiye dair anıları netleştiridği söylneir doğru mu acaba?
Daha önce de demiştim...
Anıları böyle minicik parfüm şişelerine doldurup saklasak, çok özlediğimizde koklasak...
Yasemin kokusu,
Hanımeli kokusu,
Nergis kokusu,
İğde çiçeği kokusu,
Ihlamur ağacı kokusu,,
Okaliptüs ağacının yaz gecelerini serinleten kokusu,
Ekmek kokusu...
Eskiden ekmek almaya bakkala ya da fırına gönderilirdik...
Fırından yeni çıkmış ekmek o kadar sıcak olurdu ki... tutamazdık, Ekmek almaya giderken yanımızda kağıt, ya da el bezi her ne ise alır ekmeği onunla tutardık. Eve gelinceye kadar ekmek mis gibi kokardı. Dayanamaz köşesinden yerdim. Eve gelen ekmeklerin bir köşesi kemirilmiş olurdu. O sıcacık ekmeği eve gelince elle koparıp içine tereyağı sürüp yerdik. Çıtır, çıtır tazecik. Ekmek kokusu ile tereyağ kokusunun birleşmesinden oluşan o koku.
Menemen kokusu.
Koyun yoğurdu kokusu..
Eskiden bakkaldan ya da mandıradan yoğurt satın almak için yanımızda bir kap götürürdük. Bakkal amca ya da /Mandıracı amca kabımızın darasını alır, ne kadar istiyorsak o kadar yoğurdu tartar ve bize verirdi. Eve dönerken yoğurdun üzerindeki kaymak o kadar güzel kokardı ki dayanamaz iki parmağımla aldığım gibi ağzıma atardım. Yoğurt kousu, kaymak kousu.
Şeftali kousu,
Erik kokusu, ama tuzla yenen erik kosus..
Çağla badem kokusu.
Baher gelirdi ya, baharın kosusu,
kavuşmaların kokusu,
Özlediğin bir kente gidince, otobüsten indiğinde burnuna çarpan ilk koku.
Dağlarda yürüyüş yaparken burnuna gelen kokular.
Temizlik kokusu,
yeşil sabun kousu,
Sabun kokan serin çarşafların kokusu,
Kokuları minik şişeler doldursak, anıları öyle saklasak...
Bir de Leylak Dalı'nın anımsattığı; yeni kavrulmuş hatta, kavrulma aşamasındaki leblebi kokusu ve kuru kahve kokusu...
Bu yazının ana sorusu şudur: "Elmalı Böreklerimize ihante etmemiz şart mıydı? "