Sözüm meclisten dışarı; antik çağlarda insanlar çok antikaymış. Birbirleri ile ilgili türlü entrika çevirmekle kalmaz icraate de dökerlermiş. Çok eski zamanlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip, ona zehirli içki sunarak öldürmesi olağan hadiselerden sayılıyormuş. Ayrıca bir yemek daveti alıp da gitmemek son derece kaba ve ürkek yaradılışlı bir insan olma emaresi sayılıyormuş ki kimse bu duruma düşmeyi göze alamadığı için yemeğe davet edildiği zaman gitmemezlik etmiyormuş. Düşünsenize kalbiniz "Acaba bugün yemek daveti alır mıyım?", "Alırsam bu davet kimden gelir?" sorularına mütemadiyen yanıt aramaktan 7/24 pır pır ediyor. Ve bu sorulara yanıt bulup da davete icabet ettiniz, bu seferde "yemekler mi yoksa içkiler mi?" davetlinin zihnini her salise kurcaladığı için yemek davetlerinde sohbetler sönük geçermiş. Tabi bu duruma o devirde de can dayanmamış. Pır pır eden yüreklerdeki endişeyi silecek bir çözüm bulunmuş.
Ev sahibinin ikram edilenleri misafirinin gözünün önünde tatması en güzel çözüm olmuş. Ancak bunu öyle sıradan biçimde yapmak yerine seremonili bir hale getirmişler. Yemek faslı beni ilgilendirmediği için - şu an karnım tok ama canım buz gibi bir bira istiyor mesela - içki faslını anlatayım tam olsun. Ev sahibi içkinin zehirsiz olduğunu kanıtlamak için kendi kadehini havaya kaldırır ve misafirin kadehinden bir yudum iriliğindeki damlanın kendi kadehine dökülmesini istermiş. Yudumun yolculuğu bitince misafir ve ev sahibi içkilerini aynı anda içerlermiş. Bakmışlar ki güven sağlanmış misafirlikte karınlar doymaya, ziyafet sofraları sohbetler ile şenlenmeye başlamış bazı yürekler pır pır etmeyi özler olmuş.
Bazı misafirler, ev sahibi kadehini havaya kaldırıp misafirine bir yudumu kendi kadehine aktarması için nazikçe uzattığı vakit "gerek yok size güveniyorum" anlamına gelecek bir jest üretmişler. Ev sahibinin uzanan kadehine kendi kadehlerini eğerek bir miktar arttırmak yerine onlar da kadehlerini ev sahiplerine aynı zarafet ile uzatarak kendi kadehlerinin bir kenarından ev sahibinin kadehinin bir kenarına "çın" sesi çıkartacak biçimde tokuşturu olmuşlar.
Kadeh tokuşturmak sana güveniyorum senin yemeğinde içkinde zehir yoktur dostum manasına gelmiş kadeh çınlamaları yıllar boyunca. Artık kimse kimseyi zehirlemiyor, sokak ortasında polisin gözü önünde kesiyorlar, ya da namazında orucunda dini bütün amcalar, buluğ çağına girmemiş kız çocuklarının erkek çocuklarının hayatlarını karartıyorlar bir kaç cinsi hamle ile, ya da insanlar birbirlerinin yüzlerine gülerken arkalarından etmedik laf, çevirmedik entrika bırakmıyorlar. Kadehler bu arada tokuşturuluyor, çınlamalar, tınlamalar gırla gidiyor. Çınlama da tınlama da güven taşımıyor.
Şarap kadehlerinin çınlamasını da normal bardağın çınlamasını da çok sevdim. Ayran içerken bile bazen bardağımı tokuşturasım gelir karşımdaki ile. Bazen tokuşturur bazen de yakışık almayacağı için içimden tokuştururum, kimse görmez. Bardaklar bir yana şarap kadehleri bir yana, kadehlerin sesi daha güzel. Bir kere çınladığı ile kalmıyor, dikkatle dinlerseniz çınlamanın titreşimi bardağı bir müddet dalgalandırmaya devam ediyor.
Masamda bir kadeh olduğu vakit, kadehin içindeki ne olursa olsun, bir müddet sonra içimden sağ elimin işaret parmağını kadehin içindeki sıvıya sokup bardağın kenarına sürerek bardağın kenarlarını iyice ıslatmak geliyor. Kenar iyice ıslandığında, parmağınızı da hala ıslak tutabildiyseniz bardaktan bir süre sonra melodik bir ses yükselmeye başlar. Başlarda biraz sabırlı olmak lazım anlamlı bir ses çıkarmak için. Tekniğini kaptıktan sonra parmağınızın kadehin kenarında dört ya da beşinci turunda sesleri duymaya başlarsınız. Korkmayın eğer bir restoran, kafe ya da bardaysanız sesin nereden geldiğini kolay anlaşılmaz.
Geçenlerde gayri ihtiyari kadehimi öttürmeye başladığımda yeni tanıştığım iki arkadaşımın çocuklar gibi sevinip benim yaptığımın aynısını kendi kadehlerine yapmaya çalışmaları ve başardıklarındaki sevinçleri görülecek manzaraydı.
Kadehin içindeki sıvı seviyesini arttırıp azaltarak farklı notalarda sesler çıkarmak mümkün, biraz pratikle bir melodiyi bir kaç bardak yardımı ile çalabilrisiniz de. Ben şimdilik o kadar abartmadım. Ancak bardaklardan çıkan seslerden keyif alan insanlar olduğunu bilmek de güzel.
kadeh tokuşturmaya yönelik duyduğum en güzel hikayelerden biri de şu; şimdi hoş sohbet bir dost ortamında paylaşılan içkiyi görüyorsun, tadıyorsun, kadehine dokunuyorsun eksik kalan duymak olduğu için kadehleri tokuşturarak duymuş da oluyorsun ve böylece her anlamda paylaşmış oluyorsun...
YanıtlaSilBeş duyuyu çalıştırıyorsun yani. Çok iyi bu :))
YanıtlaSilşerefe bile zehirden geliyormuş demek,
YanıtlaSilgüzel yerden gelen güzel bir şey var mıdır acaba
Evet arkasındaki hikaye gerçekten ilginç değilmi ben de ilk duyduğumda şaşırmıştım. :))
YanıtlaSilHerşeyin bir hikayesi var. Ne güzel. selamlar
YanıtlaSilusta tam 3 ağustos öncesinde bu hikaye ne şimdi? erkeş birbirinin kadehinden uyuz olur bak...:)))
YanıtlaSilbu arada beenmayanın yorumunda koklamakta eksik kalmış..
abi the kıl.:)