Şu aralar bir pavyon muhabbetidir gidiyor. Gazeteler Sibel Can Hanımefendi'nin, Uğur Yücel'in son filmi "Ejder Kapanı"nda ki pavyon kadını rolünü "istemeye istemeye" reddettiğini yazıyor. Tam boşanma arifesindeyken hâlkın karşısına yanlış intibalar uyandıracak bir rolle arzı endam etmek istemiyor anlaşılan. Halkın aklı pek almıyor da rol ile gerçeği karıştırıyordu sanki, ya da boşanma kararını da halk verecekti sanıyordu sanatçı. Demek ki pavyonda çalışan bir kadın kılığına girmek bu bir rol de olsa Sibel Can için hassas bir konuydu, imajının sarsılmasını istemiyordu.
Yine geçtiğimiz günlerde; Cem Yılmaz'ın pavyonda yakalandığına dair bir başlık gözüme çarptı. Kaçarken mi yakalandı, gizleniyor muydu orasına anlam veremedim, espri niteliğindeydi sanırım. Sabırla bir miktar okuyunca sıradan bir basılma olayı olmadığı Uğur Yücel ile birlikte AKsaray'da Şikago Pavyon'da yeni çekecekleri film için mekân incelemesi yaptıkları intibaı uyanıyordu. Basın genelde; "uydur, uydur, yaz" veya "yazarken uydur" mantığı ile icraatte bulunduğu için yazılanlara inanıp inanmamak okurun insafına kalmış. Uyduranın uydururken ne kadar insafa geldiğini bilmediğimiz halde, yazılanlara inanıp ne hafifinden "vay be" tepkisini veren insanlar olduğunu biliyoruz.
Bir gazete haberinde revü kızlarının yarım saatlik dans gösterisi için anlaştıkları pavyonun sahibi, gösteri sonrasında sabaha kadar konsomasyon hizmeti de vermelerini isteyince şaşkına döndükleri haberini okumuştum bir ara.
Türk filmlerine bakacak olursak, eskilerinde de yenilerinde de pavyona düşmenin hayatta düşülebilecek en kötü mertebe olduğunu görüyoruz.
Seneler önce mahallemizdeki bir apartmana genç kız denebilecek kadar genç bir kadın ve ellili yaşlardaki kocası taşınınca, bu garip çiftin sırrını çözmek mahalle halkı için ölüm kalım meselesi kadar önemli hale geldi. Kısa süre sonra kadının şehrin ücra köşesindeki, mezbeleyi andıran pavyonda dansözlük yapmakta olduğu ortaya çıkınca apartman sakinlerine o çift ile aynı çatı altında yaşamayı kabullenmek zûl geldi. Çift apar topar bir gece karanlığında mahallemizden taşınıp gitti. Taşra da tutuculuk başkalarının hayatına karışmayı da gerektiriyor ne de olsa.
Çocuklukta ve onu takip eden dönemde İzmir Fuarındaki pavyonlara gitmek biz egeliler için vazgeçilmesi güç ve çok önemli aktivitelerdi. Her bir pavyona gider o ülke veya şirket ile ilgili ne kadar broşür varsa toplar, tomar tomar broşür ile evimize dönerdik.
Nedir pavyon? Gitmedim bilmiyorum. Üniversite yıllarımda, Alsancak'tan Konağa doğru yğrüken ikinci Kordon'da yolun sol tarafında bir pavyon vardı önünden her geçişte arkadaşlarla abartılı biçimde durup revü kızlarının adeta birer akrobat edası ile vermiş oldukları birbirinden farklı pozları incelerdik bir grup arkadaş.
Pavyona gitmedim ama pavyonu andıran bir kaç birahanede bulundum orada çalışan kızların, müşterilerin halleri de müşteriler ile yaşadıkları diyaloglar da içler acısıdır.
geçtiğimiz yıllarda kuafördeyken kuaföre bir kadın geldi. sarışın, aşırı makyaj... Yanında da bir adam. Kadın pavyonda çalıyormuş meğer. Ve orada çalışan kadınlar yanlarında koruma olmadan dışarı çıkartılmıyormuş meğer. Garip gelmişti o zamanlar. Şimdi garip gelmiyor. Her şeyi yapabilir çünkü insanlar :(
YanıtlaSilİçler acısı olaylardan,hayata yansımalar onlar..Yazık ....
YanıtlaSilKimse istedıgı için gelmemiştir oralara...yazık..
hayatın acı gerçek hikayeleri,yüzlerindeki çizgilerden görebilirsiniz...
Gitmediğine sevindim. Orda çalışan insanlara birşey demiyorum.
YanıtlaSilben bi sefer gittim... bi daha da gitmedim...:)
YanıtlaSilo tip yerlere hep bi seferim vardır...)
fazlası bozar delikanlıyı.:)))
bigün babam bana "hayatta herşeyi bi sefer dene" demişti...
her şeyimi diye sorunca "yok herşeyi değil tabi" demişti endişe içinde...:)
babamın sözünü dinledim tabi.:)
yoksa belki benide bi gün pavyonda görebilirdiniz... tamam tamam uzattım. hadi ciao.
:))))bu üstteki yoruma çok güldüm ben yaa:)))herşeyi diyince!:)))...
YanıtlaSilpavyonda çalışan kadınlarla barda çaışanların pek farkı olduğuna inanmıyorum,biri ötekinin modern hali bence!...