Bir varmış bir yokmuş bir zamanlar bir ülke varmış. O ülkede türlü türlü inanış varmış. Bu inanışlara uygun davranıldığı vakit kimselerin başına bir şeycikler gelmezmiş.
Yolculuk;
Biri yolculuğa çıkarken arkasından aynaya su serpilirse kazaya uğramazmış.
Biri gurbete giderken arkasından su dökülürse hem kazaya uğramaz, hem de gurbetten çabuk dönermiş. Böylelikle kimsecikler gereksiz yere hasret çekmezmiş.
Gece Hayatı;
Anladığım kadarı ile gece hayatı fazla renkli değilmiş. Çünkü; gece karanlığında ıslık çalınırsa şeytanlar başına toplanırmış. Hatta, gece ev süpürmenin fakirlik getireceğine inanılırmış.
İkili ilişkiler;
İnsanlar arası ilişkiler son derece net ve sade şekilde bağlandıkları kurallar üzerinden profesyonel bir biçimde biçimlendirilmiş. Bir kişi diğerine makası elden ele makasın bıçakları birbirinden açık olarak teslim ederse araları açılırmış. Bir kişi sabunu başka birine elden verirse, sabun acı olduğu için, acı olaylar görülürmüş veya iki kişi arasına düşmanlık girermiş. Bir kişi diğerine bıçağı elden ele verirse çok şiddetli kavga ederlermiş.
Sağ kulağın çınlamasının hayırlı bir şekilde anıldığına sol kulağın çınlamasının ise hayırsız bir şekilde anılıyor olmaya işaret ettiği düşünürlermiş.
Tarım, bir takım doğa olayları ve gürültülü felaketler ve bazı gürültülü sosyal faaliyetler;
Gök gürlerken buğday anbarlarına el ile vurulursa hasat çok olurmuş. Çeltik ekilen arazinin etrafı eşeğe binmiş bir kimse tarafından Kur’an-ı Kerim okunarak dolaşılırsa, o araziye dolu yağmazmış. Tarla veya bahçede bitkilerde hastalık görüldüğü vakit, tarla sahibinin güneş doğmadan önce, tarlasının etrafını koşarak tavaf etmesi gerekirmiş.Yağmur ve dolunun afete sebep olmadan çabuk dinmesini sağlamak için evin dışına demir parçası atılırmış.
Ay ve güneş tutulması esnasında Peygamberimiz namaz kılınmasını tavsiye ettiği halde bazı kimseler tarafından hurafeye çevrilip tutulma esnasında silah atılması çok yanlışmış.
Mutfak;
Soğan kabuğuna basılırsa fakirlik gelirmiş.
Zenginlik;
Cezveden kahve ya da su içilirse zengin olunurmuş. Sol avuçta kaşıntı olduğunda o eli önce kafaya sonra kalçaya sürterseniz piyangodan para kazanırmışsınız.
Talih, nazar;
Mavi gözlü olanlarla göz göze gelindiğinde nazar değeceğine inanılırmış. At nalı asılan yere nazar isabet etmezmiş.
Nazar değdiği vakit, işin ehli kimselere kurşun döktürtülmek suretiyle talihi zayıflamış insan nazarın tesirinden çıkartılırmış.
Yeni bir araba alındığında kesilen kurbanın kanını arabaya sürerlemiş ki kazasız belasız gitsin, seyir etsin.
Tuhaf şeyler;
Otururken ayak sallanırsa alacaklı kapıya gelirmiş.
Ayakkabılar ters dönerse şeytan üzerinde namaz kılarmış.
Evlilik;
Bir türlü evlenemediği düşünülen kimselerin bahtını açmak için evdeki bütün kilitlerin teker teker açılması ve açık bırakılması, bu işlemin de mutlaka cuma ezanı sırasında yapılması gerekirmiş.
Kişinin üzerinde düğmesi ya da söküğü dikiliyorsa kısmetinin kapanmaması için elbisesinin bir ucunu ısırması şartmış.
Evlilik imzası atılır atılmaz eşlerden hangisi diğerinin ayağına daha önce basarsa o evlikte onun sözü daha çok geçermiş.
Gerdek gecesinde erkek veya kadın, hangisi diğerinden daha önce uykuya dalarsa gün gelir o eşinden daha erken ölürmüş.
Bir erkekle bir kadın evlendiklerinde, zifaf gecesinde hangisi daha evvel diğerine tokat aşk ederse o evde onun sözü daha çok dinlenirmiş.
Gelin ve kaynana ilişkilerinin iyi olması, gelinin kaynanasının sözünden çıkmaması için gelinin ağzına bal çalınır ya da geline kapı eşiğine çivi çaktırtılırmış.
Yeni gelinin erkek çocuğu olsun diye kucağına sevsin diye erkek çocuk vermek gerekirmiş.
Doğum sonrasında anne ve bebeklerin geleceğini tayin etmek;
Loğusa kadının herhangi bir şeyden zarar görmemesi inancıyla bulunduğu yere süpürge soğan sarımsak asmak adettenmiş. Bebek doğduğunda kesilen kurbanın kanını çocuğun alnına sürerek gelecekte başına kötü bir şey gelmesine engel olurlarmış. Kırkı çıkmamış bebeğin tırnakları kesildiğinde o bebeğin hırsız olacağına inanılırmış.
Eğitim;
Çocuklar okurken, sınava girmeden önce anneleri pirinç tanelerini okur üfler çocuğunun cebine koyarmış, çocukta sınav öncesinde bu pirinçleri yutunca zihni açılır bütün doğru cevapları şıp diye bilirmiş.
Vatani görev;
Bir genç askere gitmek üzere evinden çıkmadan önce bir dilim ekmeğin yarısını yer, yarısını da geride bırakırsa, ekmek artığı onu çağıracağı için kazasız belasız uğramadan geriye dönermiş.
Hastalıklar;
Şifa için hastanın başında tuz gezdirmek, köz söndürmek, türbelerden getirilen topraklardan hastalara yedirmek veya suya karıştırıp içirmek gerekirmiş.
Ölüm ve Cenaze;
Gece sandık açmak, kendi mezarını açmak, yani ölümü çağırmakmış.
Kefen diken iğne kırılmalıymış, zira ölümü ve uğursuzluğu celbedermiş.
Cenazeyi alkışla uğurlamak hem yaygınmış hem de bunun uğursuzluk getireceğine inanılırmış.
Ölen kimsenin ruhunun eve cenazeden sonra geri gelmesi için yedi gün boyunca sürekli ışıkları açık tutmak gerekliymiş.
Cenaze olduğunda dolu olan su kapları boşaltılarak, cenaze kaldırıldıktan sonra onları tekrar doldurmak adetmiş.
Cenaze çıkan ev ile çevresindeki evlerin suları dökülmesi gerekiyormuş, çünkü Azrail kılıcını o sularda yıkardığı için sular pislenir ve içilmez olurmuş. Cenaze evinde pişen yemeklere azrail kılıcını batırır inancıyla cenaze evinde yemek pişirmemek ve pişmiş olan yemekleri dökmek adetmiş.
Yolculuk;
Biri yolculuğa çıkarken arkasından aynaya su serpilirse kazaya uğramazmış.
Biri gurbete giderken arkasından su dökülürse hem kazaya uğramaz, hem de gurbetten çabuk dönermiş. Böylelikle kimsecikler gereksiz yere hasret çekmezmiş.
Gece Hayatı;
Anladığım kadarı ile gece hayatı fazla renkli değilmiş. Çünkü; gece karanlığında ıslık çalınırsa şeytanlar başına toplanırmış. Hatta, gece ev süpürmenin fakirlik getireceğine inanılırmış.
İkili ilişkiler;
İnsanlar arası ilişkiler son derece net ve sade şekilde bağlandıkları kurallar üzerinden profesyonel bir biçimde biçimlendirilmiş. Bir kişi diğerine makası elden ele makasın bıçakları birbirinden açık olarak teslim ederse araları açılırmış. Bir kişi sabunu başka birine elden verirse, sabun acı olduğu için, acı olaylar görülürmüş veya iki kişi arasına düşmanlık girermiş. Bir kişi diğerine bıçağı elden ele verirse çok şiddetli kavga ederlermiş.
Sağ kulağın çınlamasının hayırlı bir şekilde anıldığına sol kulağın çınlamasının ise hayırsız bir şekilde anılıyor olmaya işaret ettiği düşünürlermiş.
Tarım, bir takım doğa olayları ve gürültülü felaketler ve bazı gürültülü sosyal faaliyetler;
Gök gürlerken buğday anbarlarına el ile vurulursa hasat çok olurmuş. Çeltik ekilen arazinin etrafı eşeğe binmiş bir kimse tarafından Kur’an-ı Kerim okunarak dolaşılırsa, o araziye dolu yağmazmış. Tarla veya bahçede bitkilerde hastalık görüldüğü vakit, tarla sahibinin güneş doğmadan önce, tarlasının etrafını koşarak tavaf etmesi gerekirmiş.Yağmur ve dolunun afete sebep olmadan çabuk dinmesini sağlamak için evin dışına demir parçası atılırmış.
Ay ve güneş tutulması esnasında Peygamberimiz namaz kılınmasını tavsiye ettiği halde bazı kimseler tarafından hurafeye çevrilip tutulma esnasında silah atılması çok yanlışmış.
Mutfak;
Soğan kabuğuna basılırsa fakirlik gelirmiş.
Zenginlik;
Cezveden kahve ya da su içilirse zengin olunurmuş. Sol avuçta kaşıntı olduğunda o eli önce kafaya sonra kalçaya sürterseniz piyangodan para kazanırmışsınız.
Talih, nazar;
Mavi gözlü olanlarla göz göze gelindiğinde nazar değeceğine inanılırmış. At nalı asılan yere nazar isabet etmezmiş.
Nazar değdiği vakit, işin ehli kimselere kurşun döktürtülmek suretiyle talihi zayıflamış insan nazarın tesirinden çıkartılırmış.
Yeni bir araba alındığında kesilen kurbanın kanını arabaya sürerlemiş ki kazasız belasız gitsin, seyir etsin.
Tuhaf şeyler;
Otururken ayak sallanırsa alacaklı kapıya gelirmiş.
Ayakkabılar ters dönerse şeytan üzerinde namaz kılarmış.
Evlilik;
Bir türlü evlenemediği düşünülen kimselerin bahtını açmak için evdeki bütün kilitlerin teker teker açılması ve açık bırakılması, bu işlemin de mutlaka cuma ezanı sırasında yapılması gerekirmiş.
Kişinin üzerinde düğmesi ya da söküğü dikiliyorsa kısmetinin kapanmaması için elbisesinin bir ucunu ısırması şartmış.
Evlilik imzası atılır atılmaz eşlerden hangisi diğerinin ayağına daha önce basarsa o evlikte onun sözü daha çok geçermiş.
Gerdek gecesinde erkek veya kadın, hangisi diğerinden daha önce uykuya dalarsa gün gelir o eşinden daha erken ölürmüş.
Bir erkekle bir kadın evlendiklerinde, zifaf gecesinde hangisi daha evvel diğerine tokat aşk ederse o evde onun sözü daha çok dinlenirmiş.
Gelin ve kaynana ilişkilerinin iyi olması, gelinin kaynanasının sözünden çıkmaması için gelinin ağzına bal çalınır ya da geline kapı eşiğine çivi çaktırtılırmış.
Yeni gelinin erkek çocuğu olsun diye kucağına sevsin diye erkek çocuk vermek gerekirmiş.
Doğum sonrasında anne ve bebeklerin geleceğini tayin etmek;
Loğusa kadının herhangi bir şeyden zarar görmemesi inancıyla bulunduğu yere süpürge soğan sarımsak asmak adettenmiş. Bebek doğduğunda kesilen kurbanın kanını çocuğun alnına sürerek gelecekte başına kötü bir şey gelmesine engel olurlarmış. Kırkı çıkmamış bebeğin tırnakları kesildiğinde o bebeğin hırsız olacağına inanılırmış.
Eğitim;
Çocuklar okurken, sınava girmeden önce anneleri pirinç tanelerini okur üfler çocuğunun cebine koyarmış, çocukta sınav öncesinde bu pirinçleri yutunca zihni açılır bütün doğru cevapları şıp diye bilirmiş.
Vatani görev;
Bir genç askere gitmek üzere evinden çıkmadan önce bir dilim ekmeğin yarısını yer, yarısını da geride bırakırsa, ekmek artığı onu çağıracağı için kazasız belasız uğramadan geriye dönermiş.
Hastalıklar;
Şifa için hastanın başında tuz gezdirmek, köz söndürmek, türbelerden getirilen topraklardan hastalara yedirmek veya suya karıştırıp içirmek gerekirmiş.
Ölüm ve Cenaze;
Gece sandık açmak, kendi mezarını açmak, yani ölümü çağırmakmış.
Kefen diken iğne kırılmalıymış, zira ölümü ve uğursuzluğu celbedermiş.
Cenazeyi alkışla uğurlamak hem yaygınmış hem de bunun uğursuzluk getireceğine inanılırmış.
Ölen kimsenin ruhunun eve cenazeden sonra geri gelmesi için yedi gün boyunca sürekli ışıkları açık tutmak gerekliymiş.
Cenaze olduğunda dolu olan su kapları boşaltılarak, cenaze kaldırıldıktan sonra onları tekrar doldurmak adetmiş.
Cenaze çıkan ev ile çevresindeki evlerin suları dökülmesi gerekiyormuş, çünkü Azrail kılıcını o sularda yıkardığı için sular pislenir ve içilmez olurmuş. Cenaze evinde pişen yemeklere azrail kılıcını batırır inancıyla cenaze evinde yemek pişirmemek ve pişmiş olan yemekleri dökmek adetmiş.
Öbür dünya;
Nar taneleri yere düşürülmeden yenilirse cennete girilirmiş.
Bütün bunlar çok garipmiş ama hep böyle olageldiği için insanlar bu durumu yadırgamaz dün anne babalarının inandıklarına artık kendileri inanmaya devam edip giderlermiş.
Allahim ne kadar cok batil inanc böyle:)) Bunlar saymakla bitmiyor degil mi? Daha bir cogunu, ya unutmussun, ya da yazarken daral gelmistir di mi?
YanıtlaSilSevgilerimle
İnsanlar başa çıkamadıkları, kontrol edemedikleri şeyleri bu tür inanışlarla kontrol etmeye çalışıyorlar. Bir nevi savunma sistemi gibi. Önlem alıyorlar olabilecek kötü şeylere karşın. Hurafeyi tasvip ettiğimden değil ama kötü birşey olmasın diye tahtaya vuran birinin içi o an rahatlıyorsa bunda bir kötülük var mı? Elbette aklı ve ona göre hareket edilmesi gerektiğini savunuyorum ama insanların da bazı durumlardaki çaresizliklerinin bilincinde olmalarını ve bunu bu tip akıl dışı yöntemlerle kontrol etmeye çalışmalarını insanın en acıklı durumlarından biri olarak niteliyorum.
YanıtlaSilay okurken yoruldum ya. bu kadar çoklar mı gerçekten? valla ne diyeyim bir okuyup üflemek lazım buna inananları :))))
YanıtlaSilGece tırnak kesmek ömrün kısalır, sağ göz seğirmesi iyi şeyler, sol göz seğirmesi kötü haber, parmakları çatırdasan şeytan tesbih çeker, ip düğümünü açarsan kısmetini de açarsın, gerdek gecesinde çıkardığın kıyafetleri erkeğin kıyafeti üzerine koyarsan evde bayanın sözü geçermiş bu yazdıklarının dışında birde benim hatırladıklarım bunlar. Daha çok var. bu masal ya doğru ise.:))
YanıtlaSilSağ avcun kaşınırsa para çıkacak konusu var bir de, solaklara tersi uygulanabilir mi:)
YanıtlaSilbenim bütün bunlar içinde her zaman ve en sinir olduğum "ay çok güldük başımıza bişey gelecek" saçmalığıdır. Doya doya gülmenin neresi kötü hey allaam yarabbim.
hey allahım demek ben avcum kaşındığında sadece kafama sürdüğüm için bunca yıldır zengin olamadım.Bundan sonra tamamını uygulayacağım :)
YanıtlaSilHa birde sanırım bilet almam lazım:)
sevgiler....
güzel yazmışsın ama ben daha çok hurafaler değil de kaynaklarını merak ediyorum, yani nereden gelmiş. çoğunun pagan kültüründen geldiği muhakkak ama bu konuda biraz çalışmak gerek sanırım.
YanıtlaSilhepsini tek tek okudum. ne garip dürtü, bilmediğim varsa öğreneyim diye mi. diğer yandan da olur mu canım batıl inançlar diyerekten. damarlarımıza mı işlemiş alaturkalık, nedir.
YanıtlaSil