Bir özür bile dilemedi?
Neden dilesin ki?
Kalbimi kırdı benim, çok rencide oldum. Dilesin özür benden.
Böyledir değil mi, kalp kırarsınız, bir dangalaklık edersiniz sonra özür dilersiniz. Özür dileyince… Hepsi geçer mi? Unutulur mu? Geriye tortusu kalmaz mı kalp kırılmasının? Kimisi yapar yapar sonra karşısındakine boca eder yaptıklarının sorumluluğunu, karşısındakinden bekler ilk adımı, inatçidir, özür dilemezse burnundan fitil fitil getirir. Özür dilemek insanın içinden gelir, ama anlamsız bir fiildir eğer özür dilemeye konu eylemi bilerek, sonuçlarının ne olacağını tartarak yaptıysa. Kimi insan da özür konusunda yalama olmuştur, yaptığı her şey için özür diler. Ezilir, sıkılır, büzülür, utanır, omzu düşmüş biçimde köpek yavrusu gibi kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırmış, son nefesini verircesine özür diler, kıyamaz affedersiniz. Sonra bildiğini okur, bildiğini okumaktan asla vazgeçmez. Döner dolaşır aynı densizliği ısrarla yapar, bilerek kalp kırar, bilerek kısmi felaketlere, sinir krizlerine, insanları kayıplara uğramasına sebebiyet verir. Sonra gelir özür diler. Özür dilemek insani bir eylem değildir bilerek yapılmış eylemlerden sonra. Her insanın özür dilemek için bir nedeni var elbette. Ben bu özür işine sıcak bakmıyorum. Şu var ki insan kendi yapmış oldukları için özür diler, kendi kontrolünde olmayan kimselerin yaptıkları için özür dilemez.
Ama ben özür dilemek istiyorum. Özür dilemem gerekiyor çünkü;
Haçlı seferleri sırasında yüzlerce yıl boyunca zulmedilmiş insanlardan özür diliyorum.
Nüfusunun yok edilişine tüm dünya seyirci olduğu için eski Yugoslavya’da yıllar boyunca katliama uğratılmış müslümanlardan özür diliyorum.
60’lı yılların başında, Paris’in orta yerinde Seine nehri kıyısında katledilmiş Cezayir göçmenlerinden özür diliyorum.
Tunus’ta İngilizler tarafından katledilmiş 1500 esir edilmiş Osmanlı askerinden özür diliyorum.
Dünyanın bir ucundan gelmiş kendilerinden üstün teçhizata sahip Avustralyalılar ile çıplak elleri ile savaşırken öldürülmüş Osmanlı askerlerinden özür diliyorum.
Ben Bulgaristan da boğazı kesilerek öldürülmüş Türklerden özür diliyorum.
Ben Kıbrıs’ta katledilmiş Türklerden özür diliyorum.
Ben Azerbeycan’da öldükten sonra kesik başı ile futbol oynanmış kadından özür diliyorum.
Kore’ye savaşa gitmiş ve orada ölmüş türklerden oraya gönderildikleri için özür diliyorum.
Bunlardan özür dilemek istiyorum çünkü onların hepsi öldü. O ölenlerin ruhları huzur bulsun istiyorum çünkü onlardan asla özür dilenmedi. Ben daha önce hiç dilenmemiş ve özür dilenmesi fikri akıllardan geçmemiş kimselerden özür diliyorum. Bu özürler daha önce dilenmedi.
Ayrıca; Japon’ya da ilk atom bombası ile yanan bedenlerden de özür diliyorum. Güney ve Kuzey Amerika’da katledilmiş yerlilerden özür diliyorum. Katledildikleri yetmez gibi yıllarca vahşi, saldırgan gösterildikleri için onlardan iki kere özür diliyorum.
Çok özür diliyorum ben, özür kelimesinin anlamı kalmayıncaya kadar özür dileyebilirim bunlardan. Ama Ermenilerden özür dilemem. Benimle aynı dili konuşup yıllarca aynı topraklarda yaşayan, Osmanlı halkına mensup olup da savaş esnasında taraf değiştiren hainlerden, yüzyıllar boyunca misafir oldukları topraklarda vatan hainliği yapıp da misafiri oldukları ülke vatandaşlarını camilerde toplayıp yakan bir insan grubundan, hamile kadınların karnından süngü ile bebeğini çıkaran insanlardan özür dilemem.
Bir ulus, kendini oluşturan bireylerden oluşuyor, her bir ferdin de ortak ulusal geçmişine sahip çıkması bekleniyor. Ait olduğu topluluğa ait gururunu ve ulusal şuurunu yitirmiş olanların geçmişte olanları geçmişte o anda olan fotoğrafın içine yerleştirmek aciz biçimde sırf kendilerini besleyen eli memnun etmeyi hayatta tek gailesi haline getirmiş bir canlı gibi ermenilerden özür dilemesini hayretle karşılıyorum. Piyon haline getirildiklerinin farkına varamayışlarına şaşırıyorum insanların. Gururdan bu derece arınmanın sonu nedir? Gurur nedir?
Sırada ne var?
Neden dilesin ki?
Kalbimi kırdı benim, çok rencide oldum. Dilesin özür benden.
Böyledir değil mi, kalp kırarsınız, bir dangalaklık edersiniz sonra özür dilersiniz. Özür dileyince… Hepsi geçer mi? Unutulur mu? Geriye tortusu kalmaz mı kalp kırılmasının? Kimisi yapar yapar sonra karşısındakine boca eder yaptıklarının sorumluluğunu, karşısındakinden bekler ilk adımı, inatçidir, özür dilemezse burnundan fitil fitil getirir. Özür dilemek insanın içinden gelir, ama anlamsız bir fiildir eğer özür dilemeye konu eylemi bilerek, sonuçlarının ne olacağını tartarak yaptıysa. Kimi insan da özür konusunda yalama olmuştur, yaptığı her şey için özür diler. Ezilir, sıkılır, büzülür, utanır, omzu düşmüş biçimde köpek yavrusu gibi kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırmış, son nefesini verircesine özür diler, kıyamaz affedersiniz. Sonra bildiğini okur, bildiğini okumaktan asla vazgeçmez. Döner dolaşır aynı densizliği ısrarla yapar, bilerek kalp kırar, bilerek kısmi felaketlere, sinir krizlerine, insanları kayıplara uğramasına sebebiyet verir. Sonra gelir özür diler. Özür dilemek insani bir eylem değildir bilerek yapılmış eylemlerden sonra. Her insanın özür dilemek için bir nedeni var elbette. Ben bu özür işine sıcak bakmıyorum. Şu var ki insan kendi yapmış oldukları için özür diler, kendi kontrolünde olmayan kimselerin yaptıkları için özür dilemez.
Ama ben özür dilemek istiyorum. Özür dilemem gerekiyor çünkü;
Haçlı seferleri sırasında yüzlerce yıl boyunca zulmedilmiş insanlardan özür diliyorum.
Nüfusunun yok edilişine tüm dünya seyirci olduğu için eski Yugoslavya’da yıllar boyunca katliama uğratılmış müslümanlardan özür diliyorum.
60’lı yılların başında, Paris’in orta yerinde Seine nehri kıyısında katledilmiş Cezayir göçmenlerinden özür diliyorum.
Tunus’ta İngilizler tarafından katledilmiş 1500 esir edilmiş Osmanlı askerinden özür diliyorum.
Dünyanın bir ucundan gelmiş kendilerinden üstün teçhizata sahip Avustralyalılar ile çıplak elleri ile savaşırken öldürülmüş Osmanlı askerlerinden özür diliyorum.
Ben Bulgaristan da boğazı kesilerek öldürülmüş Türklerden özür diliyorum.
Ben Kıbrıs’ta katledilmiş Türklerden özür diliyorum.
Ben Azerbeycan’da öldükten sonra kesik başı ile futbol oynanmış kadından özür diliyorum.
Kore’ye savaşa gitmiş ve orada ölmüş türklerden oraya gönderildikleri için özür diliyorum.
Bunlardan özür dilemek istiyorum çünkü onların hepsi öldü. O ölenlerin ruhları huzur bulsun istiyorum çünkü onlardan asla özür dilenmedi. Ben daha önce hiç dilenmemiş ve özür dilenmesi fikri akıllardan geçmemiş kimselerden özür diliyorum. Bu özürler daha önce dilenmedi.
Ayrıca; Japon’ya da ilk atom bombası ile yanan bedenlerden de özür diliyorum. Güney ve Kuzey Amerika’da katledilmiş yerlilerden özür diliyorum. Katledildikleri yetmez gibi yıllarca vahşi, saldırgan gösterildikleri için onlardan iki kere özür diliyorum.
Çok özür diliyorum ben, özür kelimesinin anlamı kalmayıncaya kadar özür dileyebilirim bunlardan. Ama Ermenilerden özür dilemem. Benimle aynı dili konuşup yıllarca aynı topraklarda yaşayan, Osmanlı halkına mensup olup da savaş esnasında taraf değiştiren hainlerden, yüzyıllar boyunca misafir oldukları topraklarda vatan hainliği yapıp da misafiri oldukları ülke vatandaşlarını camilerde toplayıp yakan bir insan grubundan, hamile kadınların karnından süngü ile bebeğini çıkaran insanlardan özür dilemem.
Bir ulus, kendini oluşturan bireylerden oluşuyor, her bir ferdin de ortak ulusal geçmişine sahip çıkması bekleniyor. Ait olduğu topluluğa ait gururunu ve ulusal şuurunu yitirmiş olanların geçmişte olanları geçmişte o anda olan fotoğrafın içine yerleştirmek aciz biçimde sırf kendilerini besleyen eli memnun etmeyi hayatta tek gailesi haline getirmiş bir canlı gibi ermenilerden özür dilemesini hayretle karşılıyorum. Piyon haline getirildiklerinin farkına varamayışlarına şaşırıyorum insanların. Gururdan bu derece arınmanın sonu nedir? Gurur nedir?
Sırada ne var?
Nightologist blogundaki yazıyı okuyanları mimlemiş, okumanızı öneririm.
ben de senden özür diliyorum Vladimir.. çünkü birazdan senin yazının altına imzamı atacağım :))
YanıtlaSilbirazcık ortak olmuş oluyorum.. ve bu sormadan ortaklığım bi derece hırsızlığım için özür diliyorum..
hadi herkes herkesten özür dilesin.. bütün dünya..
gurur mu nedir ?? bugün faşistlikle suçlanman için bir nedendir artık gurur..
Harika özürlerdi. Gercekten, özür dilenmemişti bir çoğundan.. Hala da dilemeyenler var..
YanıtlaSilBazen özür dilenmeyecekler var. Seni özür psikolojisine sokup, o noktada zayiflik gördükleriyle kullanmaya çalışan seni... Onlar özürü değil, dimdik bir duruşu hakediyorlar karşılarında...
özlüyorum yazılarını Vladimir.. Bir ara hızına yetişemiyordum.Daha sık yaz istiyorum...
bu konudaki hislerime tercüman olan sevgili Vladimir, hainlerden özür dilemeyi ben de düşünmüyorum diliyenlerinde durup biraz düşünmelerini diliyorum.
YanıtlaSilSevgili Vladimir bende 7.oda gibi senden özür dileyerek yazının altına imzamı koymak ve elimden geldiğince çok yere ulaştırmak istediğim bir yazımı da ilave etmek istiyorum
YanıtlaSilSUÇLU BULUNMUŞTUR
Ben de diyordum ki ortalıkta bir katliam lafı dolanıp duruyor ama bunu ben yapmadım acaba kim yaptı ki? Senelerdir Ermeniler bağırıp dururlar soykırım a uğradık diye; bunu kabul edin deyip bütün dünyayı ayağa kaldırıp dururlar. Kimse ortaya çıkıp da ben yaptım dememişti. Şükürler olsun ki bizi bu dertten kurtaran birileri çıktı ve özür dileyip yaptıklarını kabul ve itiraf ettiler. Ey Ermeniler işte size soykırımı uygulayanlar ortaya çıkıp yaptıklarını itiraf etmiş bulunuyorlar artık gerisi size kalmış bir şey ya affedersiniz ya da gerekeni yaparsınız ama bana kalırsa büyüklük sizde kalsın affetmek her zaman en güzelidir.
Benim ülkem size hiçbir şey yapmadı hatta yapmış olan birileri varsa da onlar artık burada değiller. Sevgili Atamızın ve Anadolu insanımızın onlara ve diğer büyük devletlere karşı verdiği savaş sonrasında yepyeni bir ülke kurmuş bulunuyoruz.’’Türkiye Cumhuriyeti ‘’
şurda olsan alnından öper, sonrada senden özür dilerdim viladimir..
YanıtlaSilkafamda bu özür olayıyla ilgili yazı yazma fikri var ama senin yazından sonra bu yazıyı en kısa zamanda yazma kararı aldım. izninle yazını bütün arkadaşlarıma mail olarak atacağım. itirazın olursa bir an önce itiraz et, yoksa ölene kadar sus ve özür dilemeye devam et...
ayakta alkışlıyorum seni...
http://www.ourararat.com/eng/e_pic.htm
YanıtlaSilGERÇEKLER DİRENGENDİR!
Yunanistan'da Turk azinligin evlerini tamir etmek icin bile bir civi dahi cakmalarina izin verilmedigi icin ozur diliyorum...kimden ozur diledigimi bilmeyerek hem de...
YanıtlaSilSon yillarda ise Yunanistanin AB ulkesi olmasindan dolayi artik evlerimizi onarmalarina izin verdikleri icin de tesekkur ediyorum.
Bir de yazdiklarina katiliyorum. Yazdigin icin tesekkurler.
"MSF yani Sınır Tanımayan Doktorlar Grubu dünya genelinde pek çok ülkede zor durumdaki kişilere acil tıbbi yardım sağlayan bir örgüt. Şu anda yaklaşık 70 ülkede görev yapmakta olan örgüt gerek basının gerekse tüm dünyanın yeterli duyarlılığı göstermediğini düşündüğü, sadece acil ve temel ihtiyaçları değil kendileri de “yok sayılan” milyonlarca insanın içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek amacıyla önem sırası belirlemeksizin her sene bir liste yayınlamakta. 1998’den beri yayınlanan bu “insani kriz” listesinde bu sene yani 2008’de ilk sıralarda ekonomik çöküşün insan ömrünü 34 yıla düşürdüğü Zimbabve ile birlikte sağlık sisteminin çökmesiyle her on kadından birinin doğum yaparken, her beş çocuktan birinin ise daha beş yaşını doldurmadan hayatını kaybettiği Somali, hükümet ile çeşitli silahlı grupların çatışmaları nedeniyle evlerinden ve yaşamsal haklarından olan sivil halkıyla Demoktarik Kongo Cumhuriyeti ve 130bin kişinin ölümü ve kaybolmasına neden olan Nergis kasırgası felaketinin yanısıra AIDS, sıtma ve verem gibi hastalıkların askeri cunta tarafından görmezden gelindiği Myanmar yer alıyor."
YanıtlaSilbu insanlar hala göz göre göre ölüyor. bunlardan kim özür dileyecek....
telafisi olan şeylerin özrü dilenir .Birinin camını kırarsın özürdilersin gider camcıya paşa paşa kendi paranla yaptırırsın özrün yerinde ve geçerli olur .Birine biryerde buluşmak için söz veripde zamanında gidemezsen özür dilemezsin kusuruma bakma dersin çünkü zamanın telafisi yoktur .Birini isteyerek ve bilerek öldürdüysen özür dilemezsin ,kusura bakma demezsin affedersiniz demezsin pardon hiç demezsin .DİYET ödemek mecburiyetindesin ! Diyet de bi canın karşılığı değildir belki ama ödenmesi gerekir.Kimseden senin de dediğin gibi yapmadığım birşey için özür dilemeyeceğim ama onların bize bir Diyet borcu var bunu ödesinler ırklarının sonu gelinceye kadar Türklerden Özür dileseler Tın çünkü ...
YanıtlaSildönüp dolaşıp gündemimize oturmalarına lanet olsun.
gerçekten çok iyi düşünülmüş özürler, dilediğiniz özürlerin tamamına katılıyorum.
YanıtlaSilözür dileyenler için özür dilerim.
YanıtlaSilbir de ayrıca, ailesinin köklerinde ermeni olduğu iddiasını hakaret olarak algılayıp, bunu iddia eden kişiye dava açan cumhurun başkanı için, cumhurun bir parçası olarak, kendi adıma, bu ülkede şu anda sorunsuz yaşayan ermeni vatandaşlardan da özür dilerim.
YanıtlaSilvladimir yazının altına imzamı atamayacağım için özür dilerim çünkü aynı yazının bir benzerini de ben yazmıştım kardeşim biliyorsun...
YanıtlaSilfikirlerine tamamen katılıyorum, bir kez daha anlatmama gerek yok... yazımın son bölümünü burada da paylaşmak istiyorum;
"birileri cana kıydı acımadan, bizden de onlardan da... bize yaşanılanlardan ötürü üzüntü duymak düşer en fazla... üzerimize alınmak değil... o sebeple ne kimseden özür dilerim, ne özür beklerim...
"özür diliyorum" kampanyasına katılan arkadaşlara ise; "yeterince özürünüz var zaten, neden fazlasını diliyorsunuz?" diye sormak istiyorum... cevap da istemiyorum açıkçası, sussunlar, yeter bana...
ölen masum canlara allahtan rahmet dilerim çift taraflı, özürlü olanlara da acil şifalar dilerim tez zamanlı...
özürlü demek ayıp olabilir, engelli diyelim... "hepimiz ermeniyiz" diyorlar ya hani, "hepimiz engelliyiz" desinler bundan sonra...."
Ankara'da Asri mezarlıkta üçüncü kapıdan girince orda yatan Şehit ateşelerimiz den de özür dilemeiz gerek.
YanıtlaSilbenim anneannem de(rahmetli) çocukluğunu yunan işgalininde geçirdiği için özür dilemke lazım,
anneanneim arkadaşı rahmetli Leyla teyzemizden de çünkü üç yaşında erzurumda köylerini basan ermeniler tarfinda bütün köy halkının kesildiğni sadece kendisini kurtulduğunu annesi tarfindan ocağa saklandığı için hayatda kalabildiğini, hiç bir akrabasının bulamadığını anlatırdı:(
Yine döktürmüşsün Vladimir. Ben hem senin yazının hem de 7. odanin yazısının altına imza atabilirim. İlk olarak onun yorumunu okudugum icin oyle diyorum. İznin olursa bu yazını kopyalayıp e-posta olarak tanıdıklarıma da göndermek istiyorum. Bu yazın gerçekten çok insana ulaşmalı bence.
YanıtlaSilsevgiler.
toplumsal bilinçaltı yaşananları herzaman hatırlar;kaldı ki bu yazıdaki gibi şundan veya bunda da özür dileyelim gibi bi yaklaşımla konuyu sulandırmak veya garip bir gurur meselesi haline getirmek bu sorunu yada gerçeğin üzerini örtmez.özür dileme kampanyasına katılan aydınların sözde aydınlar olduğundan bahsediliyor ve Türkiye’ye zarar verecekleri söyleniyor. Evet tek korkuları tek kaygıları bu aslında. Gerçek onları zerre kadar ilgilendirmiyor çünkü. Halbuki aydın bir toplumun vicdanıdır ve vicdan öncelikle kendini sorgulama eğilimindedir. Aydının ilgilendiği tek konu gerçektir. Ama diğerlerinin tek ilgilendikleri çıkarlarına bir zarar gelip gelmeyeceğidir. Ya toprak isterlerse. İşte en büyük fobi bu! Öylesine tabulara mahkum etmişiz ki kendimizi. Özgür düşünce asla yeşeremeyecek bu topraklarda.
YanıtlaSilbuyrun...
YanıtlaSil"Gerçek ismiyle Hovannes Katchaznouni (Ohannes Kaçaznuni) Ermeni tarihinde tartışılmaz çok önemli bir kişidir. Ermeni terör örgütü Taşnatsutyun (Taşnak) Partisi’nin kurucularındandır. 1918 yılının temmuz ayında kurulan Ermeni devletinin ilk başbakanıdır. Ermeni devletini hükümet başkanı olarak 13 ay yönetmiştir. (Temmuz 1918 - Ağustos 1919)
Ermenistan, 1920 yılında Bolşevik yönetimi tarafından ele geçirilince, tutuklandı; 1921 yılında Avrupa’ya kaçtı.
1921 yılında Taşnak Partisi, Bükreş’te neler yaptık, nerede hata yapıldı, ne yapmalıydık konularının konuşulduğu bir konferans topladı.
Taşnak Partisi’nin en önemli liderleri, tarihçiler bu kongreye raporlar sundular. İşte Ermeni devletinin ilk başbakanı Kaçaznuni de bu kongreye önemli bir rapor sundu.
Kaçaznuni’nin, “Taşnatsutyun’un Artık Yapacağı Bir Şey Yok” adını taşıyan raporu, bugün Ermenistan’da yasaktır. Avrupa ve ABD’de kütüphane kataloglarında kitabın ismi vardır, ancak kendisi yoktur, imha edilmiştir.
Bu rapor, Sovyet Rusya’da kısıtlı sayıda basıldı ve halen rapor Rus Devlet Arşivi’nde bulunmaktadır. Dr. Mehmet Perinçek, Moskova’da Lenin Kütüphanesi’nde yaptığı çalışma sırasında raporu bulmuş, Rusça fotokopisini almış, bu rapor tercüme edilerek Türkçe basılmıştır.(*)
Başbakan Kaçaznuni’nin raporunun önemine hiç kimse karşı çıkamaz. Ama ne var ki, Kaçaznuni’nin raporu bizim Batı karşısında kompleksli Batısever, hatta “Batıperver” aydınlarımıza ters düşüyor.
İşte Kaçaznuni’den çarpıcı noktalar:
• I. Dünya Savaşı öncesinde, Ermeniler tarafından gönüllü silahlı birlikler oluşturuldu, bu hataydı.
• Bu birlikler ve o günkü politikamız kayıtsız şartsız Rusya’ya bağlanmıştı.
Ve Türklerden yana olan güç dengesi hesaba katılmamıştı.
• 1918 yılı sonlarında İngiliz işgali, Taşnakların umutlarını yeniden kabartmıştı ve Ermenistan’da Taşnak diktatörlüğü kurmuşlardı.
• Ermeniler “Denizden Denize Ermenistan Projesi” gibi emperyalist bir talebe kapılmışlar, bu yönde kışkırtılmışlardı.
Ermeniler, Müslüman nüfusu katletmişlerdi, bu nedenle Türklerin aldığı tehcir kararı doğrudur ve uygundur.
Evet bütün bu saptamalar, Ermenistan’ın ilk başbakanı, Taşnaksutyun Partisi’nin kurucusu Kaçaznuni’ye aittir.
Kaçaznuni, 1914’ten 1923’e uzanan süreçte, Türk-Ermeni ilişkilerinin özünü savaş hali olarak değerlendirmektedir. Kaçaznuni’nin yaptığı çok doğru saptamaya göre bu savaş, aslında Türkiye ile emperyalist devletler arasındaki bir savaştı.
Kaçaznuni’nin kitabının en önemli noktası, Taşnak Partisi ile onun peşine takılan Ermenileri savaşın bir tarafı, o günkü Türk devletini ise diğer tarafı olarak değerlendirmesidir. Bu değerlendirme ortada savaş olduğunu ve soykırım kavramının bu olayda söz konusu olamayacağını belirtir.
Kaçaznuni’nin bu değerlendirmesi kimilerini şaşırtsa da, 1915-1918 olaylarıyla ilgili olarak Ermeni devlet adamları ve tarihçileri buna paralel değerlendirmeler yapmışlardır.
Kaçaznuni, Ermenilerin önce Çarlık Rusyası’nın emelleri doğrultusunda hareket ettiğini, Çarlık Rusyası’nın yıkılışından sonra da bu sefer Batılı devletlerin güdümüne girdiğini; İngiltere, Fransa, ABD gibi devletlerin bölgedeki çıkarları için Türklere karşı savaştıklarını açıkça belirtmektedir.
Şimdi sayın aydınlarımız Kaçaznuni’yi lanetleyecekler midir? Ondan nefret mi edecekler, yoksa biz siyasallaştık, senden daha iyi biliyoruz, sen kim oluyorsun mu diyeceklerdir...
“Batıperest” (**) aydınlarımızın ne diyeceklerini merak ediyorum."
(*) Ohannes Kaçaznuni, Taşnak Partisi’nin Yapacağı Bir Şey Yok (1923 Batı Konferansı’na Rapor, Kaynak Yayınları, 2006)
(**) Batıperest, bu deyimi Sayın Erol Bilbilik’in son kitabı “Amerikanperestler”den uyarladım. Batı’ya hayran olan, ona tapan anlamındadır.
Alev COŞKUN
Cumhuriyet
Ahhh, ahh ! Bu suçu bütün ermeni ırkının omuzlarına yüklemen çok kırdı beni, en azından katleden ermeniler diyebilirdin be dostum, direk ermeniler demişsin.
YanıtlaSilOkurken tüylerim diken diken oldu..
YanıtlaSilHelal olsun..
Elime yüreğine sağlık..
Bende annemdem özür diliyorum, amerikada twin towers ler yıkıldığında, iyi olmuş amerikaya dediğinde ona bağırıp, cağırıp, onu azarladığım için özür diliyorum. Canım annem. Ve Vladimir senden özür diliyorum, yazdıklarını okuyup sinirlenip ve bu tip gibi geri zekalılar var diye bu dünya böyle düşündügüm için özür dilerim. Ama annemden baska bir kişilige sahip değilsin, safsın. Ve şimdi benden özür dilemelisin Vladimir, beni bu saatte sinirlendirdigin için.
YanıtlaSilErmeni meselesini öğrenmek isteyenler Ermenistan ilk başbakanı ve taşnak Partisi'nin lideri Ovanes Kaçaznuni'nin kaynak yayınları tarafından yayınlanan "Taşnak Partisi'nin Yapacağı Bir Şey Yok" kitabını okumalarını öneririm.
YanıtlaSilDoğu Anadolu'da Rus Çarı'nın askerlerinin örğütlediği Ermeni Çetelerini ve Osmanlı'ya başkaldırıyı yöneten Ovanes Kaçaznuni'nin savaş bittikten sonra Genel Başkan olarak partisinin kongresine yaptığı bu konuşmada hatalı olduklarını, Türklerin bu tehcir kararıyla ne yaptıklarını gayet iyi bildiklerini söyler.Bu bir yenilgi psikolojisiyle yapılmış bir şey değil.
Ermenistan'ın ilk devlat adamı, başbakanı bile ağzına "soykırım" sözcüğünü almaz.
Türklerin kimseye özür borcu yok, soykırım da olmamıştır.
Türkler vatanlarına tehtid gelmediği ürece barışçıdır.
Bu iki halk tarihin bu diliminde İngilizlerin çıkarları için acı çekmiştir.
karşılıklı boğazlaşmanın kısa tarihi budur.