Bir arkadaşım var, sarı ve kısacık saçlı. Ruhu seksenli yılları yaşıyor. Kıt kanaat geçiniyor ama birazcık parası olduğunda Tia Maria alıyor. Tia Maria ve Coca Cola içerken Travis'ten Why does it alwasy rain on me şarkısını dinleyerek kendisine acıyor. İçkisinden bir yudum alıp şarkıyı başa alıyor. Ağlamaya başlıyor, bazen bağırarak şarkıya eşlik ediyor. Bu hali bana eski türk filmlerindeki kederli kadınları hatırlatıyor. Kendisine böyle acımasına çok üzülüyoruz, onu çok tanımayanlar şarkı başladı mı alaysı bir ifade takınıyorlar. Sevenleri hemen koruyoruz onu. Geçenlerde Rufus Wainwright'ın versiyonunu çektim ona giderken. CD yi çalmaya başladığı dakikada "çok güzel olmuş" diyemeden gözleri ıslandı. Ay sonuna gelmiştik, Tia Maria'sı yokmuş, bakkala gidip kırmızı Nevşah aldım ona. Geri geldiğimde bıraktığım pozisyonda kolları müzik setinin yanına dayalı kalmış ağlıyordu. Beraber içmeye başladık. Neden ağladığını sordum bir sebebi yok dedi, aslında çoğu insana göre mutlu olmam gerekir ama bu şarkıyı duyunca bir tuhaf oluyorum o şarkıdaki başına geşen herşeyi onyedi yaşında söylediği yalan bağlayan adamın hali dokunuyor bana, sanki içimde bir düğmeye basılmış gibi oluyorum ondan ağlıyorum dedi. Belki yalan söylüyordu bilmiyorum, beni de öyle etkilemiş şarkılar olduğu için ses etmedim, Vega'dan Ankara, Anima'dan yağmurla gelen şarkılarına ağlamasam da son zamanlarda çok severek üstüste dinlemişliğim vardı çünkü. Herkesin derdi kendine, ona yalnız başıma gitmemeye karar verdim bir süre.
Ev arkadaşı da bunalmıştı kederinden ve çözümsüz kalmayı seçmesinden.
Bir gün cesaretimiz toplayıp döktük ceplerimizdekini önüne:
- Ama biz demiştik sana.
- Ama hani İspanya'da olduğunu söylediği hafta Cuma akşamı bardan çıkarken gördüğümü söylemiştim ben sana, sen bana inanmamıştın.
- Ama erkek arkadaşlarına kadınlarla ilgili verdiği akılları duysaydı aklın dururdu demiştim ben sana.
- Ama kendini bu kadar harab etmemelisin.
- Ama bilmiyorsunuz, ben onu dört yıldır seviyorum. Sonra aniden bir gün okulda bir kız yanıma gelip, "kız arkadaşımın sevgilisi ile beraber olmayı bırak" dedi bana. Altı aydır çıkıyorlarmış.
Bu tarz konuşmalar, hele "demiştim sana" lar hep boşa gider. Bizimkisi sevgilisi ile barışmaya karar verdi, sevgilisi diğer kadın ile ilişkisini sona erdirmedi. Arkadaşımız daha çok Tia Maria içti.
"Neden Tia Maria, herkes gibi şarap, votka, bira içsen olmaz mı?" diye soranlara, "bununla sanki daha zarif acı çekiyorum" derdi. Kahve likörü içip de kederlere gark olmuş bir kadın garip gelirdi görenlere.
Kimi insan acı çekmeden duramıyor. Acı
Arkadaşım, umarım bu satırları okumaz. Zayıf ihtimal. Ama kötü bir niyetim yoktu, okursa en azından bunu bilsin yeter.
- Ama erkek arkadaşlarına kadınlarla ilgili verdiği akılları duysaydı aklın dururdu demiştim ben sana.
- Ama kendini bu kadar harab etmemelisin.
- Ama bilmiyorsunuz, ben onu dört yıldır seviyorum. Sonra aniden bir gün okulda bir kız yanıma gelip, "kız arkadaşımın sevgilisi ile beraber olmayı bırak" dedi bana. Altı aydır çıkıyorlarmış.
Bu tarz konuşmalar, hele "demiştim sana" lar hep boşa gider. Bizimkisi sevgilisi ile barışmaya karar verdi, sevgilisi diğer kadın ile ilişkisini sona erdirmedi. Arkadaşımız daha çok Tia Maria içti.
"Neden Tia Maria, herkes gibi şarap, votka, bira içsen olmaz mı?" diye soranlara, "bununla sanki daha zarif acı çekiyorum" derdi. Kahve likörü içip de kederlere gark olmuş bir kadın garip gelirdi görenlere.
Kimi insan acı çekmeden duramıyor. Acı
Arkadaşım, umarım bu satırları okumaz. Zayıf ihtimal. Ama kötü bir niyetim yoktu, okursa en azından bunu bilsin yeter.
bütün insanlar herşeye rağmen acıyı tercih edebiliyor hayatlarının bir döneminde. O arkadaşınında yorulacağı ve bir dur diyeceği an gelecek elbet.
YanıtlaSilacı bedeni deniyor buna. acı çekmeye bağımlılık. insanların en zor bırakabildikleri alışkanlık. herşey toz pembe bile olsa, bu sefer de eski yaralara tutunuluyor.
YanıtlaSilechart tolle şimdinin gücünde çok güzel tanımlamış sendromu.
tamamen hastalık bu; %90 gibi hepimizde var hayatımızın içine ediyor.
BAZI İNSANLAR HOŞLANIR ACI ÇEKMEKTEN KENDİNE HAYATI CEHENNEM ETMEKTEN. GÜN GELİR O DA VARIR FARKINA GEÇMİŞ YILLARINA PİŞMAN OLUR AMA GELECEK İÇİN UMUTLANIR BELKİ...
YanıtlaSilaslında hepimizde var bu nevrotik durum. önemli olan zamanında sıyrılabilmeyi bilmek galiba.
YanıtlaSilacı hepimizin içinde bir yerde var aslında. ahni başkalarına üzülmemiz, bir filmin bir sahnesinde, haberlerde, bir şarkının sözlerinde gözlerimizin dolup ta kendimöizi tutuyor olmamız bunların hepsi aslında kendi içimizde olanın başka sözlerde, isimlerde, öykülerde ortaya çıkması değil mi...
YanıtlaSilO kadar tanıdık bir profil çizdi ki bu yazı bende..Bu insanlar yanındaki insanları da down ederken, onların humanist yada yapıcı tavrı tutmaz onun frekansına...Bu durumlarda tabi ki yaşanası bir acı, depresyon varsa saygı duyarım, ama bile bile acıya aşık insanlara " evet bunu yaşa, bu sana yapıştı, çok ta yakıştı" dediğimde bir toparlaniyorlar niyeyse...
YanıtlaSildaha zarif acı,sevdim bu kızı:D
YanıtlaSilSadomazoşizm garip bir ruh hali şefkat eksikliğinden ya da ilgi alaka istemekten kaynaklanıyor olabilir.Ama ben derim ki acı biber olmadan yemek yiyemeyenler gibi bir şey bu.Arkadaşa duygusal bir yaklaşımla brajeshwarinin dediği gibi "bu sana çok yakıştı" demekte etkili olabilir şefkat göstermekte belkiii...
YanıtlaSilBence bu onların yaşam biçimi. Acı çeke çeke yaşarlarsa eğer daha yoğun yaşamış hissediyorlar galiba. Ve genelde o tip insanlar hayatla gırgır geçen, gülmeyi seven insanların boş, akılsız insanlar olduğunu düşünürler. Nereden mi biliyorum: çünkü bu tip bir kaç arkadaşım oldu ve sürekli söylenirlerdi kahkahası bol insanlara. Sanki onlardan esirgenen mutluluk, bu insanlara verilmiş gibi hissederlerdi. Oysa bu tamamen hayatı algılayış biçimiyle ilgili...
YanıtlaSilBende 80 li yılları yaşıyorum.Kalçadan bol kesimli pantolonlar,aslan yelesi saç modelim ve thomas anders dinliorum chery chery lady! arkadaşınla beni tanıştır :D
YanıtlaSileğer bu arkadaşın ben olsaydım ve sen bana sorsaydın; "Senin için bir post hazırladım. Buna da Türkçe bir şarkı koyucam. Hangisini istersin?" diye,
YanıtlaSilyanıtım; "Candan'dan (Onlar yanlış Biliyor)" olurdu..
Neden bilmiyorum, yazını okurken, özellikle ceplerinizi arkadaşınızın önüne dökme bölümünden sonra, hep o çaldı beynimde..
sevgiyle..
birini seviyorken, başkalarının onun hakkında bize kötü şeyler söylemesi bizim sevgimizi azaltmaz ki..
YanıtlaSilhakkaten onlr yanlış biliyordur aslında :)
kabul etmek istemez insanın içi..
zor durumlar..
ama bu zor durum süresi uzadıkça işin cılkı çıkmaya başlıyor hakkaten..
herşeyin bir sınırı var..
acının bile değil mi..
sanırım bazılarımızın sınırları daha geniş.. tek fark bu..
Acı çekmenin verdiği hazzı en iyi bilenlerdenim... Acı çekmek istemeyiz hayatımızın hiçbir döneminde... Ben ise acı çekeceğimi bile bile kalkışırım birçok şeye... Şu sıralar acı çekmeyi özlüyorum...Aşk acısını özlüyorum...
YanıtlaSilacıyı en zarif yaşamak acını kendine saklamak ve içinde yaşamaktır... başka türlüsü arabesk bir gösteriden başka bir şey olamaz...
YanıtlaSilKötü bir duygu aslında içinde bulunduğu..kopamamak.
YanıtlaSilacıdan kopmak isteyen kim? düşündükçe, acı çektikçe yaşadığımızın farkında oluyoruz, diğerinde fark kalmıyor gibi...
YanıtlaSilYa bilemiyorum. Acı çekmeyi herkes biraz da olsa seviyor gibime geliyor. Kendi kendimize eziyet etmiyor değiliz. İşte bu durumun fazlasını anlayabilirim bu yüzden, ama kabul etmek dersen orada biraz duraklarım heralde..
YanıtlaSilsevgili meselesini de pek anlayamadım sanırım. ayrılık halinde insan acısını unutmak ya da yalnız kalmamak için başka birine yönelebilir, normaldir. ama yöneldiği kızla hala devam ederken eski sevgilisine dönme durumunu anlayamadım sanırım :))