4 Ağustos 2012 Cumartesi

Bir Kedinin Hatıra Defteri

Bugün esaretimin 897. günü...

Beni esir tutanlar bana doğru sürekli; tuhaf, sallanan nesneler; ipler, yumaklar atarken, acaip sesler çıkartarak bana eziyet ediyorlar. Amaçlarını henüz anlayamadım.


Evin sahipleri; diğer tutsakları ve beni ağızlarımızın içini acıtan sert ve kıtır kıtır mamalarla ya da tuhaf kokan konserve yiyeceklerle beslerlerken kendileri taze yiyeyeceklerle besleniyorlar. Bana verilen yemekleri sevmesem de gücümü kaybetmemek, günü geldiğinde hazır olmak için hoşlanıyor görünüp hepsini son kırıntısına kadar silip süpürmeye gayret ediyorum.

Beni ayakta tutan tek şey sürekli buradan kaçış hayalleri kurmak. 

Evin sahiplerini tiksindirme çalışmalarım kapsamında arada, gözlerinin önünde halıya kusuveriyorum. O zaman çok telaşlanıyorlar, kadın olanı oradan oraya koşturuyor. halıyı temzilerken bir şeyler anlatıyor. Dediği şeylere kulak asmıyorum. Çok eğleniyorum. 

Bugün bir fare avladım, cansız bedenini TV izlerlerken önlerine bıraktım. Neler yapabileceğimi görüp korkularından kalplerinin atışı değişsin; tir tir titresinler istiyordum. Ama korkmak şöyle dursun zevkten dört köşe oldular. Bir kalkıp oynamadıkları kaldı. Hatta kadın olanı beni kucağına alıp sımsıkı sarıldı, "benim minik avcı kedim" diyerek aşağıladı beni. 

Geçen gece eve kendileri gibi bir sürü yaratık topladılar. Ev böyle kalabalık olduğunda beni arka odaya kilitliyorlar. Hücremi öfkeyle turlamaktan yorulunca parkelere oturup dakikalarca kuyruğumla yeri dövdüm. Oturduğum yerden konuşurken çıkardıkları sesleri ve tükettikleri yiyeceklerin kokularını duyabiliyordum. Bana kadar gelen seslerden; kadının bir başkasına; birisindeki alerji sebebiyle hücre hapsine atıldığımı açıklayışını net olarak seçtim. Bu alerji ne demek acaba? En kısa zamanda öğrenmeliyim, kaçış planımda işime yarayabilir.

Bu sabah erkek işkencecimi az kaldı tesirsiz hale getirmeyi başarıyordum. Adam koridorda hızla ilerlerken ayaklarının arasından zigzaglar çizerek koştum: köstekledi yere düştü. Şahane bir plan şekillendi zihnimde. Yarın yine bacaklarının arasından koşacağım, ama bu kez adam merdivenlerden inerken denersem kesin başarılı olabilirim. Denemeye değer. 



Bu evde benimle bir hapis tutulan diğerlerinin köstebek olduğuna dair kuşkularım her geçen gün artıyor. Köpek bizi esir tutanlara şirin görünmek için sürekli onlara yaltaklanıyor. Aptal, yediklerine bakıyorum benimkinden iyi bile değil. Her gün dışarıya çıkartıyolar. Pencereden izledim; zincirlerini çözüyorlar, hızla bir aşağı bir yukarı koşup, koşup geri dönüyor. Beni öyle serbest bıraksalar, koşarım, geri dönmem. Acaba, ne yapıp ne edip güvenlerini mi kazansam acilen?  Emin olduğum bir şey var köpek hem hain hem geri zekalı. Gözlerimle görmedim ama bence, benimle ilgili sırları sahiplerine taşımaktan işi yok. Geçen gün kadınla, adam evde yokken koridorda pusu kurdum, mutlu mutlu gezerken kıstırıp üzerine atladım. Aptal şeyin korkup bağıra bağıra, bir kaçışı var, Cüssesinden utansın kazık kadar köpek olmuş minicik bir esir kediden korkuyor. 

Kuş ise tam bir muhbir. Sürekli kadınla konuşuyor, hatta onların dili ile de bir şeyler söylediğini duydum. İşte o zaman tam olarak emin oldum aslında ne kadar tehlikeli bir casus olduğundan. 

Kuşun hain olduğunu anladığımdan beri onu korumak için yerden oldukça yüksek bir hücreye kapattılar. Oradan her şeyi gözetleyebiliyor, attığım her adımı onlara rapor ediyor. Sinir oluyorum, sinir... 



5 yorum:

  1. off bir önceki yazıyla süper bir devam olmuş.beklemekteyim devamını :)
    Aa bu arada tweetledim ben bunları.

    YanıtlaSil
  2. Korkulur senden pardon kediden :))

    YanıtlaSil
  3. Şerafettin diyesim geldi kediye:)

    YanıtlaSil
  4. İlk kez girdiğim sitede çok güzel bir yazı okusdum . Tebrikk ederim :)

    YanıtlaSil

Yorumlar