Bitmesin istiyoruz, güzel olan hiçbir şey sona ermesin istiyoruz. Ama olmuyor işte. Güzel olan şeyler elimizden kayıp gidiyor. Durdurmak için kaybetmemek için seyirci olmaktan fazlasını yapmıyoruz. Anılarımızda sadece soluk izleri kalıyor.
Sinemalar elimizden gidiyor mesela.
Daha öncekileri geçelim ama kendi kişisel tarihimizde izleri olan sinemaları anımsayalım haydi.
İzmir'in sinemalarını mesela.
Doğan, Mehtap, Samanyolu, Yeşilbahçe, İpek, Bahar, Zafer, Cihan, Hayal, Altınuç sinemaları. Bunlar gideli çok oldu...
Mafya hesaplaşmalarına mı kurban gittiler, yangınlarda mı yitirdik, yoksa zamana mı yenik düştüler?
Bizler mi unuttuk yoksa?
Siz daha iyi bilirsiniz.
AVM'lerin birbirine eş ruhsuzluğu içine kıstırıldı sinemalar.
Ya seyirciler? Onlar perdeden ziyade ellerindeki son model oyuncakların ekranına hapsoldular. Sanki etraflarındaki cendereden kaçarak o küçük dünyalara sığındılar.
Artık salonlarda bir gürültü, bir hay huy...
Film böyle mi izleniyordu sahi?
Sema gitti, Şan gitti,
Belleğimde isimleri bile kalmamış Hatay'daki sinema, Buca'daki, Eğitim Fakültesi önündeki sinema...
Bizlere Amarcord'u armağan etmiş Göztepe Sineması...
Adını her andığımda beni alıp "Big Blue"ya, masmavi suların içine atan Köşk Sineması..
Hangisi daha önce gitti anımsanması mümkün olamayacak denli peş peşe çıktılar hayatımızdan.
Konak, Karşıyaka, Deniz, Çamlıca..
Bıyık altından güldüğünüzü görür gibiyim çünkü sıradakiler: Ferah ve Büyük Sinema...
Eminim sizlere de oluyordur.
Televizyonda ilk kez sinemada izlediğim bir filme denk gelsem "bunu Karşıyaka Sineması'nda izlemiştim" diyorum, "bunu Şan'da".
En büyüğüne geldi sıra.
Çınar Sineması...
İlk gösterdikleri filmi anımsarım, film başlamadan önceki yüksek volümlü müziği, disko topunu ilk kez görenlerin düştükleri hayreti anımsarım.
Ya İzmir Sineması'na ne diyeceksiniz?
Peki o yazlık sinemalar?
Murathan Mungan'ın şiirinde;
"ya başka kentlere gitmiş insanlar
ya sokağa çıkmıyorlar"
dediği yaz sinemaları...
Hepsi birer birer kayıp gittiler elimizden.
Bir tek Karaca Sineması kaldı.
Ona sahip çıkmak için bir gün bir şeyler yapsak hep beraber.
Ne dersiniz?
Eski sinemalardan geriye kalanlara sahip çıkmaya var mısınız?
Çok yazık. Sevgili Vladimir, burada (Ankara) da durum aynı. :( Ortaokul son sınıftayken, Ankara'dan İstanbul'a göç etmiştik. 30 yıl sonra ben, annemi alıp tekrar Ankara'ya dönünce çocukluğumdaki sinemaların yerlerinde yeller estiğini görmüştüm. :( Çok kötü bir duygu. Çankaya sineması ? A Nerede???? Kızılay'da kocaman, balkonlu bir sinema vardı ki, babamla İyi, Kötü, Çirkin'i orada hem de 2 kez seyretmiştik. Yok! Üsküdar'da keza. Sunar vardı, İlk Star Wars'ı izlediğimiz yıkıldı.
YanıtlaSilYalnız bir şey var kar etmiyor, zarar ediyorlar diyorlar. Ne dereceye kadar doğru bilemiyorum. Eğer öyleyse o zaman tabii yıkılırlar. :( Herkes evinde internetten film izliyor artık:(
Kalemine sağlık...
İzmir'de artık kala kala bir tane kaldı. Ona sahip çıkabilmek güzel olurdu. Sinemada film izlemeyi seviyorum ama AVMlerin o havalandırma sistemlerinden geçmiş havasını solumak o ruhsuzlukta yer almaktan haz etmiyorum. Eminim çoğu insan da böyle düşünüyordur. SÜpermarketin içindeki sinema yerine mahalle arasındaki bir sinemaya gitmek çok daha keyifli.
YanıtlaSilBir dönem Ankara'da iş sebebiyle uzun süreler geçirmiştim. Ne güzel sinemaları vardı Ankara'nın her seyahatinde en az bir kez sinemaya giderdim. Gitiklerini görmek üzücü.
Çok teşekkürler.
Şenocak, Çiçek, Ünal sineması. Çocukluğumun sinemaları. Yazlık ve kışlık. Çarşambaları kadın matinaları. Yazlık sinemalarda sonbahara doğru esen rüzgarla yerde savrulan çiğdemler. Birbirine bağlı tahta sandalyeler, mis gibi kokan akşam sefaları.
YanıtlaSilKonak sineması, Çınar, İzmir hepsi burnumda patlamış kokulusu bıraktılar.
AVM sinemaları bu anlattıklarınıza dair hiçbir şey vaad etmiyorlar o yüzden ruhsuzlar zaten.
YanıtlaSilSinemaların tadı yok artık gerçekten. Göztepe'deki açık hava sinemasını hatırlıyorum üniversitedeydim o zamanlar. İzmir Sineması'na da en son 19 yıl önce gitmiştim yanlış hatırlamıyorsam, "Ağır Roman" ı izlemiştim.
YanıtlaSil