Amerikan
başkanlarından John F. Kennedy'nin kardeşi, Robert Kennedy başka adayı olarak yaptığı
konuşmalarından birinde; keskin nişancıların kahraman sayılamayacaklarını zira hepsinin korkak insanlar olduklarını söyler. Kaderin garip bir cilvesi, bu
konuşmasından kısa bir süre o da abisi gibi bir suikaste kurban gider.
American
Sniper, Amerikan Ordu'sunda görev almış bir keskin nişancı'nın yaşamında kesitler
sunuyor, onu kahraman olarak kabul ettirmeye çalışıyor ve bu filmi neresinden
tutsanız elinizde kalıyor; sinemasal anlamda da, etik anlamda da büyük gediklere
sahip; ahlaki ve sanatsal tutarlılığı yok denecek kadar az.
Filme
dair notlara geçmeden önce bazı hususları belirtmek isterim. Öncelikle, Amerikan
kanunlarından birine göre katiller kendi işledikleri cinayetler ile ilgili
kitap yazamıyorlar. Cinayet suçunu işlemiş kişilerin bu eylemlerini paraya
tahvil etmeleri geçtiğimiz yüz yıl içinde yasaklanmış.
Film
keskin nişancı Chris Kyle'ın anılarından Scott McEwen ile Jim DeFelice'nin
yazdığı "American Sniper: The Autobiography of the Most Lethal Sniper
in U.S. Military History" (Amerikalı nişancı: Birleşik Devletler
Askerlik Tarihi'nin en ölümcül keskin nişancısının otobiyagrafisi) adlı
kitaptan uyarlanmış. Teksas'lı Chris Kyle'ın sivil geçmişi işlemediği ancak
övünmeyi sevdiği hayali cinayetler ile dolu. Bunlardan en konuşulanı iki
otomobil hırsızını yakalayıp oracıkta infaz ettiğine dair olanı. Ne cesetler,
ne isimler var ortada. Kyle kitabının gelirini savaş gazilerine yardım eden
kuruluşlara bağışlayacağını duyurmuş olmasına ve kitabı ile 3 milyon dolardan
fazla kazanç sağlamış olmasına rağmen toplam 52.000._ USD bağış yaptığı
konusunda ölünceye dek suskun kaldı. Kitap içerdiği yalanlar dolayısıyla bir
çok davaya konu oldu. Bunlardan en bilineni Minnesota Valisi Jesse Ventura'nın
açmış olduğu dava. Kitaba göre Kyle Vali'ye yerel bir barda yumrukları haddini ile
bildirmiş. Mahkeme bunun yalan olduğunu karara bağlayarak Amerikan Tarihinin en
ölümcül nişancısını eski valiye 1,8 milyon USD ödemeye mahkum etmiş. Katilseniz
kitap yazamıyorsunuz ama başka ülke sınırları içinde işlediğiniz cinayetlerden
kahramanlık otobiyografileri çıkarabiliyorsunuz o ülkenin kanunlarına göre.
Gelelim
filme, Clint Eastwood baş rol oyuncusu Bradley Cooper ile prodüktörlüğünü
yaptığı filmin aynı zamanda yönetmeni. Senaryo savaş üzerine bugüne kadar
çekilmiş filmlerde kullanılan bütün klişeleri, bir tekini bile atlamaksızın kullanıyor.
Kyle karakterini insan kılmak, dahası kahramana dönüştürebilmek için sinemanın
bütün olanaklarını kullanılırken, etik değerlerin tümü ayaklar altına alınmış.
Film
Kyle'ın Irak'taki günlerinden biri ile açılıyor. Önemli bir karar anı bu,
gizlediği çatıdan gözlediği yoldaki kadın ve erkek çocuk suikastçı mı değil mi,
ona karar vermesi gerekiyor. Yani tetiği çekmek mi çekmemek mi meselesi. Filmin
bundan sonrası, zamanda bir ileri bir geri giden ve Kyle'ın ne kadar harika bir
insan olduğu, kahramanlığının ne denli göz yaşartıcı olduğunu ispat etmeye
çalışan parçacıklardan oluşuyor. Keskin nişancımız aynı zamanda, kapıları kırıp
içeri giriyor yalancı ıraklıları şıp diye gözünden tanıyor hepsine birer ikişer
hadlerini bildiriyor. Vahşeti dengelemek için onun da aslında ölüm makinesi olmadığını
ispat için sıklıkla; evde bekleyen hamile eş, minik sevimli bebek, karşısına
çıkan savaş gazileri ve sallantıdaki evlilik manipülasyonlarına baş vuruluyor.
Kyle'in
karısı (Sienna Miller) ilk göründüğü sahnede savaş karşıtı bir kadınken, eşi
Irak'a gönderildikten sonraki telefon görüşmelerinde vicdanında kuşku
uyandıracak konuları asla açmıyor. İlk başta Clint Eastwood acaba bu karakter
ile izleyiciye meselenin farklı boyutlarını da vererek, sorgulayan bir gözle mi
anlatacak filmin geri kalanını diye kısacık bir an umut uyandırsa da böyle bir
niyetin olmadığı takip eden sahnelerde netlikle ortaya çıkıyor.
Kyle
ve arkadaşları işledikleri cinayetlerden sonra asla öldürmek kelimesini
kullanmıyorlar, bunun yerine İngilizce'de ölüm anlamına gelecek farklı ifadeleri
kullanıyorlar. Amerikalılar adam öldürmezlerken, kendi askerlerini vahşice
"öldürülüyor". Amerikan askerleri ne zaman kendi kutsal değerlerinden,
uzaklardaki ailelerinden, eş ve sevgililerinden söz ediliyorlar hemen akabinde
hain kurşunlara hedef olup ölüyorlar. Araplar çok kötü insanlar ve yakaladıkları
kadın, erkek ve çocukların uzuvlarını kesip raflarda biriktirdikleri,
kafataslarını matkapla deldikleri yetmezmiş gibi Amerikan askerleri gecenin bir
vaktinde evlerine dalıp alt üst ettiklerinde utanmadan yalanlar söyleyip, silahlarını
gizleyecek kadar sinsi ve güvenilmez insanlar. Film Amerikan Ordusu'nun Bush ve
Cheney'in bir savaş uydurmak suretiyle ülkeyi alt üst ettikleri gerçeğinin
kenarından bile geçmiyor ve ıraklıların ülkelerini korumak güdüsü ile eylemde
bulundukları gerçeğinin üzerini kendince karalıyor. Kyle bütün gaddarlığına,
150 den fazla sayıda saldırganı öldürmekle övüne dursun film onu masum çocuk,
vahşi baba masalı ile çocukluk günlerine döndürerek temize çıkarmaya uğraşıyor.
Eastwood daha önce Iwo Jima ile ilgili çektiği iki filmde
savaşın iki boyutunu da vermeyi başarmıştı, ancak bu kez tek taraflı bile
diyemeyeceğimiz biçimde savaşı ve silahları öven bir filme imza atmış. Başından
sonuna dek Amerikan Ordusu'nun propaganda filmi olamya ümitsiz biçimde çabalasa
da, Kennedy'nin sözlerinde ne kadar haklı olduğunu ispat etmekten başka bir işe
yaramıyor.
Yüzünün üçte ikisini kaplayan şapka ve sakalı ve geri kalan
bölümün yarısını örten silahı ile yani filmin çok önemli bölümünde yüzünün
6/5'i örtülü, vücudu siper almış vaziyette gizli Bradley Cooper'ın bu rolü ile
en iyi erkek oyuncu dalında Akademi Ödülü'ne aday gösterilmesi anlaşılır gibi
değil. Bar sahnesindeki telefon konuşması, bacağını kaybeden eski askerle
karşılaşma sahnesi dışında rol yaptığı kameraya yansımıyor. Ancak yine de
Akademinin prodüktör oyunculara ödül dağıtmayı sevdiğini biliniyor ve bu sene
Reese Witherspoon en iyi kadın oyuncu ödülünü alırsa daha önce iki dalda aday
gösterilmiş Bradley Cooper'ın bu sene en iyi erkek oyuncu dalında ödül alması
kehanet gibi görülmemeli.
Kötü bir film izlemek istemiyorsanız uzak durun.
American Sniper - 2014
Yönetmen: Clint Eastwood
Senaryo: Jason Hall
Oyuncular:
Bradley Cooper
Sienna Miller
Görüntü Yönetmeni:
Tom Stern
Kurgu:
Joel Cox
Gary Roach
Müzik:
Joseph S. DeBeasi
Clint Eastwood (Taya'nın şarkısı)
Meraklısına Linkler:
Chris Kyle yüzünden Bradley Cooper'dan da nefret ettim filmi izlerken, kahramanın üstüne kusmak istedim, bu kadar yanlı film mi olur, pes yav. Umarım nal toplar ödüller dağıtılırken. Adamların yemeğini zıkkımlanıp kurşunladılar yahu :)
YanıtlaSilAnhneannem olsa şimdi, "fim o film, sahi değil" diye dürterdi beni :)
Yabancı dilde aday olanlardan Tangerines'i izlediniz mi? Ben çok beğendim...
Bu kadar taraflı ve tutarsız filmi yazıp yazmama konusunda kararsızdım ama kötü film olduğu da yazılı dursun bri kenarda istedim. Bahsettiğim prodüktörşük yönü sebebi ile ödül kazanma ihtimali var. Yoksa oyunculuk namına bir şey yok filmde. Tangerines i izledim onu ve Ida yı beğendim. :)
YanıtlaSil