Tarih anglosaksonların tuhaf espri anlayışı üzerine şekileniyor ve Marie Antoinette Suçsuz. Aslında neresinden başlayacağıma henüz karar veremdiğim bir konu bu. Ama yazmazsam önce üşenip, ardından boşverip, derken kısa süre içinde unutuyorum ve uçup gidiyor böyle güzide konular zihnimin berrak bölgelerinden karanlık kenarlarına doğru. Sonra bir daha hatırla hatırlayabilirsen.
Öncelikle şu ingilizlerin espri anlayışında zere kadar hazetmediğimi belirteyim. Fransızların ülkemizi kendi dillerinde Turquie olarak adllandırmasının ardından, bu kelime okunduğu zaman duyulan sesin kendi dilindeki hindi kelimesini andırması üzerine ve Osmanlı'nın alay edilecek hale düşerek tarihin tozlu sayfalarına itilmiş olmasının kendisine verdiği hazla ingilizin biri ülkemizi kendi diline Turkey olarak tercüme etmiştir. Ne kadar komik. Biri lafı gerisinden anladı, üzerine espri inşa etti diye onlarca yıldır Turkey aşağı, hindi yukarı. (Fransızca da "grec" kelimesinin hem "yunanlı" hem de "hırsız" anlamına gelmesi yunanlıları çılgına çevirmiş ne yapıp ne edip fransızların dillerinden sözlüklerinden bu kelimeyi çıkarmasını sağlamışlardı seneler önce. Ama nerede bizde böyle bir dirayet.)
İngilizin espri anlayışından nasibini alan bir biz değiliz elbette, avusturyalı bir prenses Marie Antoinette zamanı geldiğinde zamanının usullerine göre bir mantık izdivacı yapmış, sırası geldiğinde Fransa kraliçesi olmuş ardından da boynu giyotin altında ortasından ikiye ayrılmıştır. Kafası hasır sepete, vücudu dizleri üzerinde. Kadına verilen bu insanlık dışı ceza yeterli görülmemiş olsa gerek kendisinin etmediği bir laf da onunla anılır olmuştur; "Ekmek bulmazsanız pasta yiyin!".
Bu sözün fransızcası "Qu'ils mangent de la brioche" gelin görün ki, ingilizin diline düşünce olmuş olan, bu sözü "Let them eat cake" olarak çevirmeyi uygun bulmuş herifin teki. "Brioche", "cake"e dönüşünce edilen lafın anlamı tamamen değişiyor. Nasıl mı? Cake ingilizcede pastaya verilen isim, ancak fransızcada brioche denilen nesnenin pasta ile alakası yok. Bu lafı n biraz sonra açıklayacağım asılolarak edildiği vakit Fransa'da kanunlar uyarınca ekmek fırınlarında iki çeşit ekmek üretiliyor birisi normal ekmek diğeri ise brioche adı verilen yumurtalı ekmek. İkisi de aynı fiyata satılıyor. Ekmek bulamadığını haykıran insanlara "gidip pasta yesinler" demekle "Brioche yani diğer ekmekten yeseler ya" demek arasında büyük bir empati farkı var.
Marie Antoinette'in bu sözü ettiğine dair kayıtlı bir belge yok, bilakis Fransız devriminden bir yıl kadar önce Avusturya'daki ailesine yazdığı mektuplarda un kıtlığı çeken halka ne kadar üzüldüğü onlara nasıl yardımı dokunacağını bilemediğini anlatmakta.
Jean-Jacques Rousseau'nun 1769 yılında yayınlanan "İtiraflar" isimli kitabında geçer bu ifade. Bu tarih Marie Antoinette'in evlenmek üzere Fransa'ya doğru yola çıkışıdan tam bir yıl öncedir. Hatta yazar, M. Antoinette daha on yaşındayken kaleme aldığı mektuplarda da bu hikayeyi anlatır. Rousseau; yaklaşık yüz yıl kadar önce bir ispanyol prensesin bu sözü söylediğini yazmıştır, bu prenses de sonradan Fransa Kralı XVI. Louis'in karısı olan Kaliçe Maire-Therese'dir.
"Let them eat cake" sözü de bir güzel dünyayı sarmıştır, Marie Antoinette'in kesik boynundan aşağıya doğru yafta gibi sallanmıştır. İngilizin espri anlayışı yüzyıllardır değişmemiştir.
Öncelikle şu ingilizlerin espri anlayışında zere kadar hazetmediğimi belirteyim. Fransızların ülkemizi kendi dillerinde Turquie olarak adllandırmasının ardından, bu kelime okunduğu zaman duyulan sesin kendi dilindeki hindi kelimesini andırması üzerine ve Osmanlı'nın alay edilecek hale düşerek tarihin tozlu sayfalarına itilmiş olmasının kendisine verdiği hazla ingilizin biri ülkemizi kendi diline Turkey olarak tercüme etmiştir. Ne kadar komik. Biri lafı gerisinden anladı, üzerine espri inşa etti diye onlarca yıldır Turkey aşağı, hindi yukarı. (Fransızca da "grec" kelimesinin hem "yunanlı" hem de "hırsız" anlamına gelmesi yunanlıları çılgına çevirmiş ne yapıp ne edip fransızların dillerinden sözlüklerinden bu kelimeyi çıkarmasını sağlamışlardı seneler önce. Ama nerede bizde böyle bir dirayet.)
İngilizin espri anlayışından nasibini alan bir biz değiliz elbette, avusturyalı bir prenses Marie Antoinette zamanı geldiğinde zamanının usullerine göre bir mantık izdivacı yapmış, sırası geldiğinde Fransa kraliçesi olmuş ardından da boynu giyotin altında ortasından ikiye ayrılmıştır. Kafası hasır sepete, vücudu dizleri üzerinde. Kadına verilen bu insanlık dışı ceza yeterli görülmemiş olsa gerek kendisinin etmediği bir laf da onunla anılır olmuştur; "Ekmek bulmazsanız pasta yiyin!".
Bu sözün fransızcası "Qu'ils mangent de la brioche" gelin görün ki, ingilizin diline düşünce olmuş olan, bu sözü "Let them eat cake" olarak çevirmeyi uygun bulmuş herifin teki. "Brioche", "cake"e dönüşünce edilen lafın anlamı tamamen değişiyor. Nasıl mı? Cake ingilizcede pastaya verilen isim, ancak fransızcada brioche denilen nesnenin pasta ile alakası yok. Bu lafı n biraz sonra açıklayacağım asılolarak edildiği vakit Fransa'da kanunlar uyarınca ekmek fırınlarında iki çeşit ekmek üretiliyor birisi normal ekmek diğeri ise brioche adı verilen yumurtalı ekmek. İkisi de aynı fiyata satılıyor. Ekmek bulamadığını haykıran insanlara "gidip pasta yesinler" demekle "Brioche yani diğer ekmekten yeseler ya" demek arasında büyük bir empati farkı var.
Marie Antoinette'in bu sözü ettiğine dair kayıtlı bir belge yok, bilakis Fransız devriminden bir yıl kadar önce Avusturya'daki ailesine yazdığı mektuplarda un kıtlığı çeken halka ne kadar üzüldüğü onlara nasıl yardımı dokunacağını bilemediğini anlatmakta.
Jean-Jacques Rousseau'nun 1769 yılında yayınlanan "İtiraflar" isimli kitabında geçer bu ifade. Bu tarih Marie Antoinette'in evlenmek üzere Fransa'ya doğru yola çıkışıdan tam bir yıl öncedir. Hatta yazar, M. Antoinette daha on yaşındayken kaleme aldığı mektuplarda da bu hikayeyi anlatır. Rousseau; yaklaşık yüz yıl kadar önce bir ispanyol prensesin bu sözü söylediğini yazmıştır, bu prenses de sonradan Fransa Kralı XVI. Louis'in karısı olan Kaliçe Maire-Therese'dir.
"Let them eat cake" sözü de bir güzel dünyayı sarmıştır, Marie Antoinette'in kesik boynundan aşağıya doğru yafta gibi sallanmıştır. İngilizin espri anlayışı yüzyıllardır değişmemiştir.
Paylaşımınızı severek okudum.
YanıtlaSilTeşekkürler.
Sözün insana yapışıp öylece kalmasına nefis bir dikkat çekme olmuş bu yazı, bayıldım.
YanıtlaSilYanlış anlaşılmaktan nefret eden benim gibi biri için ise "herkes yanlış anlaşılabilir" veya "birileri herkesin dediğini çarpıtabilir" bağlamında iyi bir teselli oldu tabii...
Ne kadar güzel,gerçekten beğenerek okudum...
YanıtlaSilVe lütfen,üşenmeyiniz yazmaya,atmayınız arkalara böyle yazı düşüncelerini,bizimle paylaşınız...
Sevgili Vladimir !
YanıtlaSilBendeki bir yaraya parmak basmışsın ki sorma gitsin. Türkiyenin bu ilçesinde onlar efendi biz köle durumunda yaşıyoruz. Apartmanlarda 6 ingiliz aileya karşılık 1 yada 2 Türk aile var.
Osmanlıya ve Cumhuriyet tarihine bakın en büyüz zararı bu ingiliz milleti vermiş. Ortadoğuda akdenizde ege de ki türkiyenin sorunlarının sebebi bu millet.
Lübnan, beyrut,musul, kıbrıs, 12 adalarproblemlerinin altında bu kavmin yaptıkları yatıyor.
Burda görüyoruz; bunların köylüsü bile emperyalist, sömürgeci mantığa sahip.
Arkadaşın teki apartmanında bir ingiliz kendini yönetici ilan etmiş illegal para topluyor. Ne yapıyorsun diye sorulunca Türk kat malikine "Siz azınlıktasınız" diyorlar küstahça.
1600-1700 lere kadar Fransızlar ingiliz sarayına damat verme, kız gönderme meselesinden ötürü ingiliz sarayında fransızca hakim olarak konuşuluyor. Fransızcayı anlamayan keltler ise duydukları fransızca kelimeleri kendi lisanları ile mecz edip adına ingilizce diyorlar.
Bir çok dil bilimci bu görüşü paylaşırken, ingilizce fransızcanın keltçeyle metafora uğratılmış halidir derler.
*******
Fransız devriminden önce bir grup ki içinde Danton, Rousseau falanda var. Tahıl borsasında üç kağıt açıp tahılı karaborsa ediyorlar. Marie Antoinette de dediğin gibi yumurta, patates ve çavdar unundan yapılan ekmek-brioche için "O zaman brioche yenilsin" diyor.
Tarih boyunca bizim bu kadar aleyhimize çalışmış millete bu MHP li belediye(fethiye) toprak taşınmaz satışında Türkiyenin önde gideni...
Saygı ve sevgiyle....
Bende büyük bir dikkatle ve zevkle okudum.Paylaşımlarınız için teşekkürler.Öğrenmiş olduk doğrusunu.Yine sabırsızlıkla bekliyoruz yeni paylaşımlarınızı.sevgilerimle.
YanıtlaSilpaylaşımınızı çok beğenerek okudum, devam etmenizi dilerim.
YanıtlaSilbir ek yapmak isterim sadece, biz de fransızlara az takmamışız. ne de olsa sen git onların lö sifili dediği hastalığa frengi de. çok ayıp. sonra efendime söyleyeyim sen git henüz konusunda ustalaşmamış, yeni başlayan kişiye "acemi" de iranlılara laf at. iğrenç bir esprinin içinde "mağribi" kullan...
dil organik bir yapı ne de olsa.