Seksenli yılar denilince akla gelen gruplardan birisi de Duran Duran'dır mutlaka. 1984 yılında dağıldıklarında hayranları karalar bağlamış olmalı. Hayatımın yönünü değiştirecek denli bir grup ya da şarkıcıya bağlanmışığım olmadığı için bu grubun dağılmasına tabii ki üzülmedim. Duran Duran dağıldı ama yokolmadı. Ertesi yıl o gruptan iki adet grup çıktı. Hayranları o zaman bilmiyordu ama Duran Duran dağılmayı başaramadı. Uzun yıllar ittire kaktıra bugünlere kadar müzikal yolculuklarını sürdürdüler. Aslında yolculuk da denmez ya, risk almadan iyi bildikleri sulara dalıp çıktılar.
Grubun iki elemanı bas gitarist John Taylor ve gitarist Andy Taylor, dağılmış olan Chic grubunun davulcusu Tony Thompson solist olarak Robert Palmer'ı alıp Power Station adında bir gruğ kurdu. Aşağı yukarı aynı esnada Simon LeBon, Nick Rhodes ve Roger taylor bir araya gelerek Arcadia isimli bir grup kurdular; vokalde Simon LeBon, tuşlu enstrümanlarda Nick Rhodes ve davulda Roger Taylor. Grubun ismi latince bir cümleden alıntılanmıştı, "Et in Arcadia Ego". Fransız ressam Nicolas Poussin'in bu ismi taşyan iki tablosundan seçilmişti grup ismini rivayete göre. Anlamı hayli yüklü latince bir cümleydi bu.
Sayıca mütevazi üç kişilik grubun albüm kayıtlarına katılan sanatçı kadrosu ise hayli zengindi. Geri vokallerde: Island Records'dan o sene en iyi şarkılarının drlemesi çıkmış olan Grace Jones ve henüz ilk albümünü çıkarmamış olan ancak Police sayesinde uluslararası ünü yakalamış Sting. Gitarlarda David Gilmour, tuşlu enstrümanlarda Herbie Hancock, saksofonda Andy Mackay, bas gitarda Mark Egan olmak üzere her biri kendi enstrüanında virtüöz sanatçılardan oluşturuan kadronun ortaya çıkardığı iş ise So Red The Rose oldu. 1985 yılı kasım ayında yayınlanan albümün şarkı listesi şöyle;
1 - Election Day
2 - Keep Me in the Dark
3 - Goodbye Is Forever
4 - The Flame
5 - Missing
6 - Rose Arcana
7 - The Promise
8 - El Diablo
9 - Lady Ice
Daha çok The Promise için intro olduğunu düşündüğüm Rose Arcana'yı da çıkartırsanız sekiz şarkıdan oluştuğunu söyleyebileceğim aşbümde boş olan hiç bir şarkı yok. Hepsi dinledikçe derinlik kazanan şarkılar. Albümden ilk çıkan ve tutulan parça election day, ancak bu şarkını diğer Duran Duran şarkılarından büyük farkı yok, ancak pop albümü olmasına rağmen albümün diğer şarkılarında hem güzemli ve kasvetli bir hava var. Alışılandan uzun çalma süreleri diğer pop şarkları ile arasına bir başka fark ilave ediyor. Müzik eleştirmenleri bu albüm için "Duran Duran'ın yapmadığı en iyi Duran Duran albümü" ifadesini kullanmışlardı.
Bu albümü ilk kez kaset olarak dinlemiştim. O zavallı kaset alkmenimde benimle gezmekten ne hallere düşmüştü en sonunda. O zamanlardaki kasetler ülkemizde kalan müzik firmasının tamamen insafına kalmıştı zaten. Daha önce satışa sunulmuş satmamış kasetlerin üzerine kaydedildiğine dair kuşkularımı kuvvetlendirecek delillerin izleri hala kulaklarımda. Yine de kaseditakıp müziği duyduğumda ilk şarkıya "bu Duran Duran ya.." dediğimi ancak devamının hiç de öyle olmadığını görerek mutlu olduğumu hatırlıyorum. İkinci yüzü dinler dinlemez geri sarıp ilk önce Lady Ice ve ardından Rose Arcana ve The Promise'ı tekrar tekrar dinlemiştim.
Her bir şarkısı ayrı güzel ve baştan sona dinlendiğinde bütünlüğü olan, ayrı ayrı da defalarca dinlenebilecek şarkılardan oluşan bu albümden sonra grup dağıldı. İnternetin nimetlerinden yararlanırken bu albümdeki şarkıların farklı versiyonlarını yıllar içinde sabırla toplamıştım. Bir dakikayı bulmayan Rose Arcana'nın bile uzun versiyonun bulduğumda hayli mutlu olmuştum. u sene 2 CD ve br DVD den oluşan bir kopyası yayınlandı.
Benim için 80'li yılların en güzel albümlerinden bir tanesidir So Red the Rose.Vay be yıllar nasıl geçiyor.
Grubun iki elemanı bas gitarist John Taylor ve gitarist Andy Taylor, dağılmış olan Chic grubunun davulcusu Tony Thompson solist olarak Robert Palmer'ı alıp Power Station adında bir gruğ kurdu. Aşağı yukarı aynı esnada Simon LeBon, Nick Rhodes ve Roger taylor bir araya gelerek Arcadia isimli bir grup kurdular; vokalde Simon LeBon, tuşlu enstrümanlarda Nick Rhodes ve davulda Roger Taylor. Grubun ismi latince bir cümleden alıntılanmıştı, "Et in Arcadia Ego". Fransız ressam Nicolas Poussin'in bu ismi taşyan iki tablosundan seçilmişti grup ismini rivayete göre. Anlamı hayli yüklü latince bir cümleydi bu.
Sayıca mütevazi üç kişilik grubun albüm kayıtlarına katılan sanatçı kadrosu ise hayli zengindi. Geri vokallerde: Island Records'dan o sene en iyi şarkılarının drlemesi çıkmış olan Grace Jones ve henüz ilk albümünü çıkarmamış olan ancak Police sayesinde uluslararası ünü yakalamış Sting. Gitarlarda David Gilmour, tuşlu enstrümanlarda Herbie Hancock, saksofonda Andy Mackay, bas gitarda Mark Egan olmak üzere her biri kendi enstrüanında virtüöz sanatçılardan oluşturuan kadronun ortaya çıkardığı iş ise So Red The Rose oldu. 1985 yılı kasım ayında yayınlanan albümün şarkı listesi şöyle;
1 - Election Day
2 - Keep Me in the Dark
3 - Goodbye Is Forever
4 - The Flame
5 - Missing
6 - Rose Arcana
7 - The Promise
8 - El Diablo
9 - Lady Ice
Daha çok The Promise için intro olduğunu düşündüğüm Rose Arcana'yı da çıkartırsanız sekiz şarkıdan oluştuğunu söyleyebileceğim aşbümde boş olan hiç bir şarkı yok. Hepsi dinledikçe derinlik kazanan şarkılar. Albümden ilk çıkan ve tutulan parça election day, ancak bu şarkını diğer Duran Duran şarkılarından büyük farkı yok, ancak pop albümü olmasına rağmen albümün diğer şarkılarında hem güzemli ve kasvetli bir hava var. Alışılandan uzun çalma süreleri diğer pop şarkları ile arasına bir başka fark ilave ediyor. Müzik eleştirmenleri bu albüm için "Duran Duran'ın yapmadığı en iyi Duran Duran albümü" ifadesini kullanmışlardı.
Bu albümü ilk kez kaset olarak dinlemiştim. O zavallı kaset alkmenimde benimle gezmekten ne hallere düşmüştü en sonunda. O zamanlardaki kasetler ülkemizde kalan müzik firmasının tamamen insafına kalmıştı zaten. Daha önce satışa sunulmuş satmamış kasetlerin üzerine kaydedildiğine dair kuşkularımı kuvvetlendirecek delillerin izleri hala kulaklarımda. Yine de kaseditakıp müziği duyduğumda ilk şarkıya "bu Duran Duran ya.." dediğimi ancak devamının hiç de öyle olmadığını görerek mutlu olduğumu hatırlıyorum. İkinci yüzü dinler dinlemez geri sarıp ilk önce Lady Ice ve ardından Rose Arcana ve The Promise'ı tekrar tekrar dinlemiştim.
Her bir şarkısı ayrı güzel ve baştan sona dinlendiğinde bütünlüğü olan, ayrı ayrı da defalarca dinlenebilecek şarkılardan oluşan bu albümden sonra grup dağıldı. İnternetin nimetlerinden yararlanırken bu albümdeki şarkıların farklı versiyonlarını yıllar içinde sabırla toplamıştım. Bir dakikayı bulmayan Rose Arcana'nın bile uzun versiyonun bulduğumda hayli mutlu olmuştum. u sene 2 CD ve br DVD den oluşan bir kopyası yayınlandı.
Benim için 80'li yılların en güzel albümlerinden bir tanesidir So Red the Rose.Vay be yıllar nasıl geçiyor.
Gençliğimin idolüydü Duran Duran.. Paylaşım için teşekkürler. Sevgilerimle :)
YanıtlaSilRica ederim, ne demek. Ben o grubun dağılıp birleştikten sonraki albümlerini sevdim daha çok 1986, 1993.. Notorious, None of the Above ve de ve de özellikle en sevdiğim şarkıları... Come Undone..
YanıtlaSilhttp://www.dilay.net/duran-duran/come-undone-6581.html