Önce gelincikleri yolduk,
Nar ağaçlarını tuttuk kurşuna,
Ardından andızları devirdik
Aptallık, bilinçsizlik, bir hiç uğruna.
Sonra sıra ormanlara geldi,
Yüz binlerce dönüm ateş yaktık,
Sivas'a kadar gidip bulduk,
Dikili tek ağaç bırakmadık.
Şimdi damlarda yanıp söner
İsli lambalar gibi insan gözleri.
Daha çok atılacak, it gibi sokaklara
Delik deşik insan ölüleri
Cahit Külebi
1917 – 1997
Cahit Külebi
1917 – 1997
Uzun zamandır mim gelmiyordu, gelenlerin bir bölümünü de zaman içinde unuttum sanırım. Oysa kafamdan geçirdiğim düşündürücü birkaç mim de vardı bunların üzerine. Akşam eve giderken ya da sabah işe geçerken aklıma yazıya dökülecek o kadar konu geliyor ki, bunların yarısından fazlası beynin tuhaf yangınları, fırtınaları, sakinlikleri arasındaki yerlerini alıyorlar, ta ki hatırlanıncaya kadar unutmanın emin ellerindeler.
Sevgili Beenmaya diyor ki; “bir şiir sitesinde daha evvel çok da aşina olmadığımız bir şairi seçiyoruz ve karşımıza çıkan şiir adlarından birine tıklayıp, şiiri paylaşıyoruz, istersek birkaç cümle sarfediyoruz şiir hakkında...'. Şiirle aram pek iyi değildir, kelimelerin şifresini çözecek kadar sabrım yok belki de. Bir kaç şiir kitabı satın alıp okumuşluğum vardır ama, okuduklarım arasından beğendiklerimi seneler sonra tekrar ziyaret ettiğimde değiştiklerini görüp hayal kırıklığı yaşarım. Bu mimden sonra epey bir şiir sitesi dolaştım. Ne çok şiir sitesi varmış?
Şiir Cahit Külebi’ye ait, “Çürüyen Otlar” ve “Hikaye” şiirlerini biliyorum sadece, onları da Alpay’ın bir albümünde dinlemiş yllarca mırıldanmıştım, Hikaye’yi bir de Doğan Canku besteledi daha sonra, farklı melodi ile dinledim sayesinde. Ama hangisi önceydi onu netleştirmek güç.
Cahit Külebi’nin şiirindeki yangını biliyoruz. Başka ne söylenebilir ki. Yangınlarda neler kaybettik biz?
Peggy Lee’nin bir şarkısı vardır, “Is that all there is?” Martin Scorcese’nin rahatsız eden komedi filmi “After Hours”un olmadık bir anında film senaryosuna büyük katkıda bulunur. Peggy Lee ülkemizde pek bilinmeyen bu şarkısında kendinden emin ve biraz da alkol ve tütünden çatlamış sesi ile çok uzak bir geçmişte kalmış hatırasını dile getirmek için konuşur gibi söyler; "Hatırlıyorum, çok küçük bir kızdım, evimizde yangın çıktı. Babamın beni kollarına alıp yanan evden apar topar can havli ile dışarıya kaçırıken ki yüzünü asla unutmayacağım. Kaldırımda pijamalarımın içinde titreyerek tüm dünyanın alev alev olmasını izledim. Her şey bittiğinde kendi kendime şöyle dedim, yangın dedikleri bu muymuş?" Şarkıyı geçtiğimiz yıllarda Bette Middler da yorumladı Peggy Lee için yaptığı albümde ama, Peggy Lee'nin sesindeki yangın isi onda yoktu.
Ne yangınlar çıkıyor ve sönüyor hem de ne hayatlardan, küllerini yanında taşıyan insanlar, küllerini rüzgara bırakan insanlar, küllerini hatırlamayanlar bir de.
peki ya hiç sönmeyen içimizdeki yangınlar diyesim geldi şimdi...
YanıtlaSilhele de şu dizeleri okuyunca;
Şimdi damlarda yanıp söner
İsli lambalar gibi insan gözleri.
Daha çok atılacak, it gibi sokaklara
Delik deşik insan ölüleri
ne güzel bir mimi olmuş böyle aksini düşünmemiştim de zaten...
sağolasın...
şiirle benim de aram pek iyi değildir de, bir konuda bile yazında binbir farklı bilgi görmek çok hoşuma gidiyor. şiirden girip martin scorsese'ye kadar gitmişsin :)
YanıtlaSilsende friendfeed e gelsen güzel olmaz mı :)) hadi dostum.
YanıtlaSilCahit Külebi severim. Aslında bakarsan ben şiir yazan herkesi çok severim. Duygularını mısralara dizildiği inci taneleri onlar. Çok var şiir siteleri. Okumak ayrı bir keyif veriyor.
YanıtlaSilArkadaşım nerelerdesin. Sıkıntın yok değil mi?
Gitmeden frieendfeed vaktinin çoğunu alıyor. Her türden insan var sinirlerine bazen hakim olamıyorsun. Bazen sevdiğin dostların başka şeylerini orada görünce hayal kırıklığı yaşıyorsun. Yaşadım :) Eskisi kadar takılmıyorum bende. Blogum için facebook hesabı açtım onu geliştiriyorum :)
YanıtlaSilBeenmaya;
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Çınar;
YanıtlaSilÇok ilgilenmediğim bir konu olunca bildiklerime dönüyorum eninde sonunda :))
Sewimsizbilgin;
YanıtlaSilBir ara uğrarım arkadaşım, çok teşekkürler. Twitterla haşırneişirim şu an. AMa o bitmek üzere :)
Neslihan,
YanıtlaSilMerak ettim şu friendfeed'i :)
Twitter ile bir post yayınlayacan galiba. şuan öyle anlıyorum. güzel bir yer sevdim ben orayı. Geçen ünlü birine laf soktular. Bir gör twiterim o mesajlara doldu. Ağızım açık kaldı çekirdek aldım yanıma izlemeye başladım.
YanıtlaSilAslında ben senin blogun için facebook hesabı açmanı yeğlerim. Ama sen sevmezsin facebooku. Geçen ay japonlara abone oldum. Habire bir bana bir şey göndediler ben kabul ettim. Ondan sonra ben bir şey gönderdim kabul etmediler. Bende hepsini şutladım. Bir amacım kurumumuzda açtı onları orada takip etmek hoşuma gidiyor laf sokmaları görünce, içime su serpiyor. Çok fenayım dimi.
Frieendfeed geldiğin zaman ne demek istediğimi anlayacaksın.
Vladimircim facebook'da bloğumun ismini aldım gerçi yasadikca almışlar. Ben de yasadikcaa olarak aldım. Artık benim blogumun resmi olarak facebook hesabı var :))
YanıtlaSil