Seneler önce, bir gece, İzmir'den işyerinden 3 kişi birlikte Ankara'ya gitmemiz gerekiyordu. İş seyahatiydi, her iş seyahati gibi ayaklarımız geri geri gidiyordu. Çanta hazırlamakta tecrübeliydik o bizlere artık dokunmuyordu. Ama uçakla seyahat etmek, otelde konaklamak bizler için cazibesini çoktan kaybetmişti.
İzmir'de kar tutmuştu, bu pek olağan bir şey değildi. Saat 19:55 kalkması gereken uçağımız saat 1:00'da kalktı, saat 2:00 sularında bembeyaz bir Ankara sabahına kondu. Bir arkadaşımız uçmaktan korktuğu için hayli votka almıştı. Üzerinde kırmızı bir gömlek, onun üzerinde yeşil süveter vardı. Gömleğinin düğmeleri siyahtı. Uçakta üç kişi yanyana oturduk, bizim yeşilli ortada kaldı. Hostesler "kemer nasıl takılmalı" gösterisini yaparken; "ben karpuza mı benziyorum?" diye sordu. Ben "Kesinlikle evet" dedim diğer arkadaş "a neden öyle dediniz?" dedi. Giysilerinin renk seçimi itibariyle sahiden karpuzu andırıyor olmasına rağmen benim teyit etmem canını sıkmıştı, yol boyunca surat astı. Zaten keyfimiz yoktu bet beniz atık biçimde otele vardığımızda saat 3:00'ü bulmuştu.
Otel Ulus'taki bir oteldi. O yıllardaki Ulus otellerinden ne bir eksik ne bir fazlaydı. Sabahın ilk saatleri olmasına rağmen Rus kadınlar otel sakinleri ile resepsiyonda samimiyet tesis ettirme girişimlerinde bulunuyorlardı. Ankara'ya ulaşmakta problem yaşayan yalnızca İzmir'den gelenler değildi, farklı şehirlerden gelen arkadaşlar Resepsiyonda çantaları ve uykulu gözleri ile birikmeye başlamıştı. Kızlar hayli tedirgin erkekler etrafta olan bitenle gereğinden fazla alakadardı. Bu durum tedirgin kızları sinirli kıza döndürmeye başlamıştı.
Odalarımıza dağıldık. Gördüğüm en küçük otel odasıydı, banyonun kapısını yarım açınca yatağa çarpıyor, duş almak için klozetin üzerine oturmak gerekiyordu. Odada da, banyoda da hareket olanağı son derece kısıtlıydı. Gecenin o saati omalsa, enerjim yerinde olsa kendimi kafese kıstırılmış bir afrika beyaz kaplanı gibi hissedebilirdim. Ama ben kendimi uykulu hissetiğim için kendimi yatağa bıraktım. Başımı yastığa koyunca resepsiyondaki rus hanımlarının tek kişinin zor sığdığı şu daracık odalarda türk kaplanlarını nasıl dizginledikleri sorusu bir an aklımın ucundan geçse de hemen uykuya daldım. Derken saat 4:00 gibi oteli polis bastı. Bir taksi şoförü reşit olmayan bir kızı alıkoymuş, aile şikayetçi olup yer tespit olunca basma eylemi gerçekleşmiş. Bu bize sabah kahvaltıda konuşacak çok şey verdi. Birbirlerinden nefret eden kızlar aynı tek kişik yatakta sabahı etmişler, birlikte yatacak kız bulamayan kızlar kapılarının arkasına sandalye, sandalyelerinin üstüne valiz koyup sabahlamışlar.
Uykusuz geçen o gecenin sabahında işyerinde o otelden ayrılmak istediğimizi dile getirdik. İsteğimiz o gün makul bulunmadı. Otel yönetimi gönüllerimizi almak için odalarımıza birer sürpriz hazırlamış. Odamıza çıkınca sürprizlerimizi gördük.
Aynanın önündeki çıkıntının üzerine bir kase oturtup içine bir mandalina, bir portakal, bir elma ve muz koyup kırmızı jelatinle sarmışlar. Yakından incelemek için meyva sepeti görünümündeki sürprize yaklaştım. Kayda değer tek şey muzun yarım oluşuydu. Diş izi aradım ama kabuğu varken tam ortadan ikiye kesilmişti. Hemen diğer odaları aradım hepsinin muzu yarımdı, hatta son konuştuğum kişinin ağzı dolu gibi geldi bana. Gece yeni başlıyordu, kızların bir kısmı Ankara'daki uzak akraba veya çok eski arkadaş evlerine dağılıp kendilerini güvenceye almışlardı. Bu o oteldeki son gecemiz oldu.
Ankara için güzel birsey yazmani bekliyorum.Daha öncede böyle bir otel anını yazmıştım.:)
YanıtlaSilkeşke kaldığım otellerle ilgili anılarımı not düşseydim dedim. seninkisi gibi anlatmaya değer değil, ama unuttum çoğunu. hatta bir gün bir otelde kaydım çıktı, orada kalmışım ama ilk kez geldiğime, hiç görmediğime emindim.çoğu çıktı hafızamdan.
YanıtlaSiluçaktaki karpuza çok güldüm.. puhahuaaha..
YanıtlaSilbir de izmir abi.. işte bi cm kar yağar, uçak 5 saat rötar yapar.. keşke o uçakta seninle olsaydım dedim.. çok gülerdik...
kusura bakma vladamir. fotoğraf yarım muzdan daha çok ilgimi çekti ve bunu çalıyorum.
YanıtlaSilçalıyorum
çalıyorum
çaldım
Sevgilie Arkadaşlar;
YanıtlaSilBrajeshwari,
Ankara için yazıbileceğim güzel şeyler var, bir ara kesinlikle oturup toparlamam lazım.
Arzu,
İnsan bir sürü tuhaf olayla karşılaşıyor ama not almak kesinlikle o anda aklımıza gelmiyor, hep hatırlanır sanıyoruz. Gerçekten güzel, tuhaf, neşeli, ilginç olaylar yaşanıyor özellikle iş seyahati ise.
Abi,
Adam kendinikarpuza benzetti ben ne yapayım, haklıydı.
5 santim kar oldu mu hayat dururu burada. Neme lazım, tedbirli olalım.
:))
Gregor,
N'olucak canım, ben de çalmadım ödünç aldım, aylar önce bir e mail ekinde gelmiş ilginç fotolardandı. helali hoş olsun. Bence de çok ilginç bir resim. :))
hayat herkese nasıl da farklı gösteriyor odaları..
YanıtlaSilbazı kadınlar için ekmek parası kazanılacak bir mekanken o odalar, bazı kadınları nefret ettikleriyle aynı yatağa kilitliyor..
Nefret ettiğin kişi ile sırt sırta yatmak da, para için bir yabancı ile yatmak da çok zor olmalı. Üstelik vatandaşımız üç kuruş hesap ödedi diye mekanın sahibi zannederken kendini, hayat kadınlarının karşılaştığı muameleyi hayal etmek bile zor bence.
YanıtlaSil