Masa baaşı kahramanlıklarına pek düşkün bir ulusuz. Uluslararası platformda atılan adımlar ülkelere bir konuda mutlaka bir takım kazanımlar sağlamalı. Arkasında kaybetmek olsa da düşünüp taşınıp ona göre hareket edilmeli ki şuurlu biçimde atılmış adımların neticelerine bilerek katlanılsın. Yine diğer uluslar tarafında aklı başında ve şuurunu kaybetmemiş bir ülke gibi algılanabilmek için söylediklerimiz ile yaptıklarımızın birbirleri ile çelişmemesi gerekir ki insani boyutta da anlaşılabilir bir erdemdir. "Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol", "kendine yapılmasını istemediğin şeyleri başkalarına yapma" sözleri erdemli olmayı hedefleyenlerin kulak arkası etmemesi gereken önem verilmesi gereken sözlerdendir. Atılacak adımlar asla kısa vadede getireceklerine göre değil uzun vadede getireceklerine dair enine boyuna fikir yürütüldükten sonra yapılmalıdır.
Kendisine komşu bir ülkenin sınırları içinde uzun zamandır askeri harekatlar düzenleyen bir ülkenin askerliğin yan gelip yatma yeri olmadığı beyanatını yapmış başbakanı, aralarındaki ateşkesi bozmuş olan komşu ülkesine bombalar yağdıran ülkenin cumhurbaşkanına posta koyuyor.
Kendisini terörist aktiviteler ile ifade etmeyi seçmiş bir grubu ülke yönetimine demokratik yöntemler ile taşımış olan Gazze halkının çektiği acılara, mağdur edilmesine, çocukların, insanların öldürülmesine karşıyım. Masum insanların öldürülmesine, savaşların olmasını elbette istemem. Her sorun insanların da ülkelerin de kendi içilerinde başlıyor, çözüm için atılan adımlar da kendi içinde gelişiyor. Öncelikle gerçekten çözüm isteniyor mu, uzun yıllar boyunca çözüme ulaştırma yönünde hiç bir adım atılmış mı ona bakmalı.
Başbakanımız posta koydu, kahraman oldu. Gazze halkının elinde türk bayrakları yollara döküldü kameralar önünde sevinç gösterileri yaptılar. Ben komşum bile olmayan, arada bir ülke kadar mesafe olan başka ulusun bayrağını iki saat içinde bulup da yollara dökülüp gösteri yapamam, aniden bayrak bulma imkanım yok. Gazze halkının elinde türk bayrakları, birileri onları düşünüyor diye minnettar.
Ermenilerin 1915 yılında bir Anadolu'nun bir köşesine sıkıştırılıp katliama tabi tutuldukları iddiasına farklı bir çok ülkenin vatandaşlarınca kanıtlanmış bir tarihi gerçek olarak kabul ediliyorken, gazzelilerin durumu ile anadoluda yaşamış olan ermenilerin durumu arasında paralellik kurulması için ne kadar zaman geçecek hep beraber göreceğiz.
Ulusumuzun geçmişine dair bir soykırım iddiası var, komşu ülkenin sınırlarına askeri harekatlar düzenleyip bombalar yağdırıyoruz. Bu yapılanların aynısını yapan bir diğer ülkeye kızıyoruz. Durun bir dakika, dürüstçe mi bu? Kendi kendimizi nereye doğru çektiğimizin farkında mıyız?
Kendimiz yapacağız ve sonra da başkalarının yaptıklarına kızacağız. Bu yanlış, bu işlerin, bu yersiz öfke nöbetlerinin arkasında başka hesaplar yatıyor, türk halkı gene önüne sunulan yemeği yiyor. Çocuklara uygulanan şiddete sessiz kalmamak çok insani bir duygu, bu duyguları üstü şimdilik örtülü kalmış hesaplara alet etmek ise hiç de duygu işi değil. Bunlar ağır hesaplar, hesapların faturasını ödeyecek olanlar malesef olan bitene daima seyirci.
Gazzeliye hassas insanlar "anam ağladı" diyen çiftçiyi kovalıyor, dağın tepesine hastane açılışına kurdele kesmeye giden sağlık bakanı, buraya nasıl ulaşacağız diyen vatandaşı provakatörlükle itham ediyor. Kendi iç sorunlarımıza kulak tıkayıp başka mağdur uluslara kucak açacağız anlaşılan. Masum insanların öldürülmesine, savaşların olmasına elbette karşıyım. İnsanların en insanca duygularının kişisel menfaatler uğruna kulanılmasına da karşıyım. Gerçekleri görmek için bir on yıl daha bekleyeceğiz yine hep öyle olmadı mı? Olaylar oluyor, piyonlar seyrediyor. On sene sonra adamın biri "aslında böyle böyle böyleydi o gün söyleyememiştim" konulu bir kitap yazıyor. "Ya öyle miymiş" diyoruz.
Bir kaç gün önce posta koyarcasına atılmış adımlar ülkemize bir şey getirmeyecek bilakis, örtbas edilip kulak tıkanmış olan konular ileride önümüze bizlerin istemi dışında gündem oluşturacak biçimde açılabilir. Emin olun ki açılacaktır da. Bu adımlar bize yarar sağlamayacak, peki kime yarar sağlayacak, gazzeliye mi, türklere mi, israilliye mi? Hiç birisine değil? Peki kime? Elma dersem cevap ortaya çıkar mı?
Önceden haber vermişmiydin ''ELMA DERSEM ÇIK'' diye. Ben öyle bişey hatırlıyorum çocukluğuımdan kalma.
YanıtlaSilGerçi ELMAAAAA diye bağıranların ya mikrofonlarını kapatmışlar ya da üç maymundan birinin rolünü üstlenmişler gibi geliyor bana. ÇIKMAYACAKLARDIR.
Gerçekten de zayıf ihtimal..
YanıtlaSilBirileri rollerini oynayacak birileri de ahval ve şerait ne olursa olsun alkış tutmaya devam edecekler.
Bir gün bilgenin biri dervişlerine "boynunuzu öyle uzun öyle uzun yapın ki deve gibi, söyleyeceklerinizi pat pat atmayın manda boku gibi"demiş.Çünkü bülbülün çilesi dilinden...Biz şimdi atıyoruz, bakalım görelim gerçek ne zaman ortaya çıkacak?
YanıtlaSilKörlük... Kendine bakmadan başkalarına çekidüzen verme çabası!
YanıtlaSilKörlük... kendine bakmadan ucuz kahraman yaratan yığının bakışı!
"kendi bahçesinde dal olamayan biri girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor" diye özetlemiş güzide bir şairimiz zamanında bu tür insanların durumunu. Katılıyorum
YanıtlaSileline/diline/kalemine sağlık..
YanıtlaSilnuray mert geçen gün ne güzel yazmış;
YanıtlaSil"Türkiye’nin bugün muhafazakâr bir partide buluşan İslamcıları, zannedildiği kadar ‘maceracı’, ‘içten pazarlıklı’ falan olmadıkları gibi fazlasıyla pragmatiktir. Uluslararası konjonktür ön vermese, Filistinliler için de hiçbir halk için de, iktidarlarını tehlikeye atmayacakları gibi, sokaklara da dökülmezler. Bakın, Irak’ta işgal sonrasında 1 milyona yakın insan öldü, kimsenin kılı kıpırdamadı."
+ tayyip bey ırak'a amerikanın yanında dalalım diye az kıvranmadı...