Sabahları Gazetelerdeki köşeleri dolaşa dolaşa köşe kapmaca oynardım blog dünyasına dalıncaya kadar. TVde haber diye yutturulan pespaye saptamaları, "bak ne kötü laf dedi demek ki çok kötü", "oyumuz zottirivistan partisine bunlardan alası Şam'da kayısı için ilk hedefiniz Halep ordaysa Arşın burda, yerse"leri hayatımdan atalı çokça zaman olmuştu zaten, gazetelerde de köşelerine tırnaklarını sıkı sıkıya geçirmiş yıllar boyunca aynı yazıyı yazan adamların varlığı hafiften canımı sıkmaya başlamıştı bile. Blog deryasına dalışım o zamana denk gelir. Ağlak, şiirsel yakınışımlarla paaylaşmaya başladı insanlar sonra bir çoğu yolunun şirden geçmediği farkederek arındı, bir kısmının içinde vardı zaten yazmak ama yazma konusunda tembeldi. Sebebi ne olursa olsun insanlar yazmaya başladılar işte, içlerinden geçenleri, görüşlerini, düşüncelerini samimi biçimde paylaşmaya koyuldular. Onları okurken sayfaların çevrilme sesini duymuyorum ama satır aralarında kaleme alanın egosu, parasal hesaplar, santimle ölçülmüş ilişkiler zincirlerinin şıkırtısını da duymuyorum öte yandan.
Samimi paylaşımların olduğu blogları takip etmeyi seviyorum, kendi bloğumun sağ yanına okumasını, yazdıklarına şaşırmasını sevdiğim kişileri topladım. Issız bir adaya düşmek zorunda kalsam aynı adayı paylaşmak isterim onlarla, hem ada ıssız kalmaz hem de yazmaktan kurtulur akşamlara kadar adamızı kurtarırız, şiir, öykü, masal, anı, felsefe, neşe, keder, roman adası yaparız o adayı.
Sevdiklerimin hepsini sağ yanıma toplamışken son günlerde bir kaç arkadaşın bloğundan aldığım mim dalgasına ben de kapılıyorum sonunda. Beni bu oyuna davet eden arkadaşlarım; Sanana Aki Bananesan, Aydan Atlayan Kedi, Karōshi, Beenmaya, Barış, Oyunun kuralları da şöyle.
1) Seni ödüllendiren blog yazarının linkini vermek
2) Bu ödülü başka 7 blog sahibine linklerini vererek göndermek.
3) Seçilen blog yazarlarını durumdan haberdar etmek.
Blog ödüllerimi şu yedi arkadaşıma veriyorum.
Her yeni başlığını gördüğümde acaba ne yazdı diye merak ettiğm, duyarlı izlenimlerini kendi duygusal süzgecinden geçirerek özenle seçilmiş kelimelere süsleyip bizlerle paylaşan, belki yüzlerce kez görüp de dile getiremediklerimizi dile getirmeyi başaran Aydan Atlayan Kedi.
Baktığında herkesin gördüğünü gören ama üstüne bir de kimsenin göremediğini farkeden Abi'miz. Yorumlarda yaptığı tespitleri dahil her yazdığı hayat dersi niteliğinde.
O çok güçlü bir insan, kararlı, kararlarını hayata geçirebilen, sade ve etkileyici yazılarını okuduğum gün ya işe giderken ya eve dönerken onun bazı cümleleri kafamda oluyor Karōshi'nin.
Sevdiği için, kendini bu yolla ifade edebildiği için yazıyor, ufak direnişlerini okudukça bazen boşuna bu direnişin diyorum onlardan o kadar çok var ki, her zaman da onlar kazanacak, farketmesi yıllarını alıyor insanın; Haccecan.
Sanki nefes alıp verircesine yazıyor, o nefes alıp verdikçe satırlar ekrandan akıyor akıyor, satırlardan imgeler, sıfatlar, hayatın türlü şekilde tarifi okuyucunun tarafına damlıyor sızıyor. Kırmızı Gün/lüğe yazdıklarını okumasını seviyorum Beenmaya'nın.
Günlerin ardından sevgiyle bakıyor hayata, bir gün bitiyor, bir yenisi başlıyor. O da bilmiyor günlerin ne getireceğini, her günü ne getirdiğini ondan öğreniyoruz, merakla bekliyoruz bir sonraki günün getireceği yansıma ve yanılsamayı, Brajeshwari'den.
Birdenbire, hayattaki küçük işaretlere dikkat ediyor, belki herkesten daha fazla dikkat ediyor ve görüyor ve yazıyor.
Yediyi çoktan geçtiğimi onuncuyu yazarken farketim ve buraya koymadım. Bazen oyun bozan olduğumu biliyorum ama bu kez uymaya karar verdim. Aslında yedi niyetiyle başladığım sonradan ipin ucunu kaçırıverdiğim belirlemeyi yapmak cidden çok zor oldu, seçimimi yaparken yazma sıklığı yoğun olanlara ağırlık verdiğimi söylemeliyim. Ben bu mimi epeydir sesi soluğu çıkmayan Gülçin'e yollamak istiyorum, son yaptığı ayva tatlısı tarifi ile midemin nasıl guruldattı tarif edemem size.
:)) kabul ettiğin için teşekkürler mutlu oldum
YanıtlaSil:)
YanıtlaSilNasıl mutlu oluyorum böyle..
sessizce girdiğim blogunda, yazılarının arasında seni tanımaktan ve kelimelerinle kurduğum dostluktan inanılmaz bir keyif alırken, şimdi cümlelerin içinde geçmek mutlu ediyor..
Madonna'nın öptüğü Britney gibiyim adeta...:)
Teşekkürler..
Mutlu oldum ve şu cümleye bayıldım :)
YanıtlaSil"Issız bir adaya düşmek zorunda kalsam aynı adayı paylaşmak isterim onlarla, hem ada ıssız kalmaz hem de yazmaktan kurtulur akşamlara kadar adamızı kurtarırız, şiir, öykü, masal, anı, felsefe, neşe, keder, roman adası yaparız o adayı."
Sevgiler Vladimir'e...
:) teşekkür ederim vladamir. ben de sizlerle aynı adaya düşmek isterdim.ne güzel olurdu.
YanıtlaSilpreviously on LOST...
YanıtlaSilsevgili Vlademir.
şimdi ben tam napıcağımı anlamadım.
Vladamir'in derdi benimi gerdi, onu da tam anlayamadım ama..
Vlodimir dedikçe iyice saçmalamaya başladım.
Vladomir. Ben en iisi bu yazıyı tekrar okuyayım...
bak adada harbiden çok eğlendiririm sizi..
tekrar sağol vledamir.
ada fikri süper bence de :)
YanıtlaSilen güzeli ve değerlisi de sanırım bu hislerin karşılıklı olması...akıldan ve yürekten geçiyor olmak aklımdan ve yüreğimden geçtiğin gibi...
YanıtlaSilsağolasın...
bu sayfada, sayfanda adımın geçiyor olması bile benim için büyük bir onurdur arkadaşım.
iyi ki varsın...
not: sahi adaya ne zaman düşeceğiz :)))))
Ben de çok mutlu oldum Vladimir.. İyi ki hepiniz varsınız.. Sonsuza dek okumak istiyorum senin yazılarını ve yazılarını sevdiğim tüm blog yazarı arkadaşlarımın.. Tanrı hepimizi korusun.. komik bir dilek ama içimden bunu söylemek geliyor..
YanıtlaSilGergin bir günün ardından yüzümde kocaman bir sırıtma hali belirdi sayende... sağolasın... var olasın. hep olasın... hep bizimle olasın...
YanıtlaSilşu ıssız ada fikrine bayıldım... ıssız adada ince ruhlu, düşünceli insanlarla bir olmak ne keyifli olurdu...
sevgiler...
çok mutlu oldum şu an.. satırlarımda bunu belli edimiyorum ama çok mutlu oldum sağol yaa :)))