Joan Crawford Holywood'un nevi şahsına münhasır aktristlerinden biriydi. Kendi yoktan var etmeyi başarmış, dahası inişe geçtiği dönemleri her seferinde, küllerinden doğduğu dönemler izlemiştir.
Bette Davis ile süregelen rekabetinde her atağı en gürültülü golleri atarak sonuçlandırmayı başaran taraf hep kendisi olmuştur. Mürekkep yalamış Davis, alaylı rakibesinin oyunculuğunu da, geldiği sınıfı da hor gördüğünü her daim belli etmiş ve bir türlü alt edemediği Crawford'a diş bilemekten asla vazgeçmemiştir.
Her ikisinin de artık orta yaşlı birer kadın oyuncu olarak yeniden, beraberce küllerinden doğdukları, iki kız kardeş rolünü canlandırdıkları "Bebek Jane'e n'oldu?" filminin çekimlerinde ve sonrasında birbirlerine tahammül etmekte zorlandıklarını ele güne ayan beyan göstermişlerdir. Crawford ile çalışan yönetmenler ve teknik ekip onun çalışmalar esnasında asla kapris yapmadığı, Hollywood hiyerarşisinin en alt kademesinde yer alan görevlilere dahi asla sesini yükseltmemiş, her daim nazik davranıp, güleryüz göstermiş (bir nevi Türkân Şoray), bu haliyle de beraber çalışması kolay bir yıldız olmuştur.
Crawford'un Bette Davis ile imtihanı bir ömür sürmüştür. İkinci imtihanı ise ölümünden sonradır asıl sanatçının. Zira kariyerine odaklanan sanatçı çocuk sahibi olabileceği yaşları geçirince bu arzusunu evlatlar edinerek tatmin etmeye çalışmış ve nüfusuna aldığı Christina, 1977 yılında kaybettiği ünlü analığına olan duygularını 1978 yılında "Mommie Dearest" adlı kitapta cümle aleme haykırmıştır. Amerikan tarihinin bugüne kadar en çok satan biyografi kitabı olması kaçınılmaz olarak Holywood'un iştihasını kabartmış ve Joan Crawford ölümünden sonra, 1981 yılında, Fay Dunaway'in suretinde beyaz perdeye düşmüştür. Kitapta anlatılan Joan Crawford çocuklardan nefret eden, onlara eziyet eden, dengesiz, sürekli aklını yitirmenin sınırlarında gezen, fettan, fitne fücur, hatta bir nevi şartefelânın tekidir.
Franco Zeffirelli kendisine yapılan filmi yönetme teklifini Crawford'a bakışı Christina ile zıt olduğu için red eder. Başrolde oynamak üzere Crawford'un yakın arkadaşı Anne Bancroft seçilse de senaryonun arkadaşının anısına saygısızlık içeren öğelerle dolu olması sebebiyle o da oyuncu kadrodan ayrılır. Başrolü alan Dunaway Joan Crawford hakkında yazılmış ger kitabı okur ve çevirdiği bütün filmleri izleyerek rolüne hazırlanır sonrasında ise sete sabaha karşı dörtte gelerek, üç saat süren makyaj sonrasında çekimlere geçer. Faye Dunaway kitapta ne yazıldıysa aynen kamera önünde Frank Perry yönetiminde sergiler.Faye Dunaway'in geçirdiği transformasyon inanılmazdır. Crawford'a benzerliği dudak uçuklatacak türdendir. Ancak filmin çekim aşamasında canlandırdığı kişinin aksine kaba, huysuz, saygısız, sürekli başkalarını suçlayan tutum ve davranışlarıyla sette görevi olan herkesi aylar boyunca yıldırmıştır. Bir ropöstajında onunla beraber geçirdiği zamanlar hakkında filmin kostüm tasarımcısı Irene Sharaff şu ifadeyi kulanmıştır "Elbette Bayan Dunaway'in soyunma odasına girmek mümkündü, ama evvela dikkatini dağıtmak için odanın uzak bir köşesine çiğ biftek atmanız kaydıyla."
"Tel Askılar" sahnesi sayesinde film kült statüsüne ulaşır.
Bu rolüyle Oscar Ödülü alacağına inanan Dunaway filmin beğenilmemesi üzerine dahası Paramount Stüdyosunun film "Camp Filmi" (abartılı oyunculuk sebebiyle gülünç algısı yaratan film) olarak lanse etmesi üzerine çılgına dönmüştür. Hayatı boyunca, söz konusu film hakkında iki kez ve sadece ikibinli yıllardan itibaren konuşmuş, otobiyografisinde "filmin yönetmeni keşke daha deneyimli olsaydı" cümlesi ile geçiştirmiştir. Kendisi ile yapılacak ropörtajlara bu film hakkında soru sorulmaması kısıtlamasını getirmiş, bu filme dair minik bir ima bile olsa görüşmeyi anında keserek oradan uzaklaşmıştır.
Ne tuhaftır ki 1971 yılında yayımlanan otobiyografisinde Joan Crawford "yüzlerce yıldız adayı arasında yükselebilmek için gereken yetenek, klas ve cesareti bir tek Faye Dunaway'de görüyorum" yazmıştır.
Diğer evlatlık Cathy Crawford kitapta yazılan anne figürünün kalbini kırdığını, annesinin öyle biri olmadığını ve kitap ile film hakkında konuşarak annesini hatırasını karalamak niyetinde olmadığını söylemiştir.
Tel askılara gelince.... 2006 yılında yapılan Mommie Dearest: Joan Lives On" adlı belgeselde fakir bir aileden gelen yıldızın ailesinin sefaletin dibine vurduğu dönemde annesinin tel askılarla dolu bir kuru temizlemecide çalıştığı ve kendisini de annesine yardım ettiği, tel askı sesinden ömrünün sonuna dek nefret ettiği anlatılmaktadır.
Meraklısına Linkler