Kayalıkların çevrelediği kuytu bir koydaydık. Arkamızda kayalıklar, kayalıkların önünde kumlu bir alan, kumların denize kavuştuğu noktada irili ufaklı, rengarenk çakıl taşları. Denize girmek isteyenlerin önce minik taşları aşmaları gerekiyordu. Çıplak ayakla bu taşların üzerinde yürümek bazıları için acı verici olabiliyordu. Taşlar, taşlar. Sonra suyun içindeki kayalar ve kayaların diplerinde adeta tedbirsizlerin ayaklarına batmak maksadıyla gizlenmiş; deniz kestaneleri. Onlar ki en çok ayak parmaklarını ve topuklarını severler insanların. Boya yakın yerlerde gezenlerin arada attıkları çığlıkların nedeni çakıl taşları değil bu deniz canlılarıydı.
4 Kasım 2016 Cuma
Çakıl Taşları
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar