Kentimizin noksanlıkları birer birer gideriliyor.
Artık editörlük seminerimiz de var.
Arkadaşlarımızdan bir tanesi böyle bir seminerde hangi konuların aktarılabileceği hususuna kafayı takıp, seminere katılmayı aklına koyunca geyiğin ortasına düştü. Aslında bir seminere katılıp da editör olmaya yetecek alt yapıya konacağını sanmak sanırım saflık olmalı. Bir yerde saf varsa orada açık göz de olur. Açık gözün niyetini çözmeye çalışmak en doğrusu olur kanısındayım. Editörlük yoğun çalışmayı gerektiren meşakkatli bir iş, ayrıca okumayı sevmek ve bilinçli okumayı bilmek de gerekir diye düşünüyorum. Ayrıca kişilik sahibi olup, yazılardaki kişilikleri de okumayı becermek lazım. Bunların hiç birisi kursun verebileceği şeylerden değil.
Biz dönelim geyiğimize.
Artık editör oldun bizi beğenmezsin...
Bizimle gezmez, bizimle tozmasın, bizimle selamı da kesersin sen.
Editörlerin en sevdiği renk, şarkı, şiir, yazar, çizer, bozar, dahası araba modeli nedir?
Editörün tuttuğu futbol takımı hangisisidir?
E peki siz editörler nasıl diyorsunuz?...
Editörlerin yazar aday adaylarıyla birlikte görülmesi caiz midir?
Yumurtadan çıkmış, editör olmuş, kabuğunu beğenmemiş.
Sanırım bu en sonuncuyu dememeliydik. Bu kadar çabuk pes edeceğini hesaba katmamış olmalıyız ki, arkadaş seminere katılmaktan vaz geçti. Ama emin olun, niyetimiz onu caydırmak değildi. Biz azıcık makara yapalım dediydik.
editörlerin böyle bir seminere ihtiyacı var bence. kesinlikle gitmeliler :)
YanıtlaSil