Kitabın hazırlık aşamasında kapağı ilk önce Tijen arkadaşım tasarladı. Öykülerden birinde gizlenmiş olan meleği yakaladığı için nasıl mutlu olmuştum anlatamam. Sonra ilk yaptığı kapaktaki renkleri azalttı ve turuncu tonlar o meleğe çok yakıştı. Sonra, her işte olur ya bizimkinde de pürüz çıkmazsa olmazdı. O kadar beğendiğim melekli kapak olmadı, kısa zamanımız kalmıştı başkasının hazırlayacağı kapakla uğraşamazdım. Oturdum kendim birkaç tane kapak hazırladım. Çocuk, El ve Bacaklar isimleri ile özetleyeceğim üç kapak arasında kararsız kalmıştım aslında. Yine de bütün seçenekleri yaklaşık 30 kişye sundum. Gelen yanıtlardan "Bacaklar" adını verdiğim kapağı seçmem kolay oldu. Kırmızı perdenin altından görünen bacaklar çoğunun ilgisini çekmişti.
Kitap tanıtımında elediğimiz kapaklar, kitabın asıl kapağı ve sonradan kitap kapağının parodilerini yaptığım resimlerden hazırladığımız afişleri, Kanguru Sanat Merkezi'nde toplantının yapılacağı yere sıra sıra astık.
Yaptığım afişlerden bir tanesinde, kitabın içeriğini yemek tarifi gibi anlattım. Toplantımıza Aydın Şimşek'in açılış konuşması ve afişte yazılı olanların okunması ile başladık.
Gölge Falı'na Bir Bakış:
Malzemeler:
Saklanan bir çocuk,
Yıllarca gizlenmiş bir melek,
kaybedenlere adres soran bir kayıp,
Hatıralarını ütüleyen bir ev hanımı,
Tüm suretlerini yok etmiş bir kadın,
Yüzlerdeki gölgeleri okuyan bir adam,
Falında çıkan kadını bekleyen bir talihsiz,
Bir rüya koleksiyoncusu,
Kuyruklu yıldız bekleyen bir genç,
İçinden tren sesleri geçen bir korkak,
Adresini şaşırmış bir mektup,
Evlerinde gönüllü hapis insanlar,
Dİkenli teller,
Menekşeler,
Unutulmuş çocuklar
ve karamel kokan bir ada.
Hazırlanışı;
Hepsinin üzerine bir tutam zaman ekleyin...
Karamel kokuları gelmeye başladı mı burnunuza?
Kürdili hicazkar bir şarkı koyun kasetçalara, ya da Alpay'dan Çürüyem Otlar'ı ve rahat bir koltuğa yerleşin güzelce.
Yanı başınızda bir kadeh kırmızı şarap vardır umarım.
Işıkları da azaltın en iyisi.
Açın Gölge Falı'nın on birinci sayfasını...
"Mazide kalmış kentleri, bir daha görmeyeceğin insanları unutmanın zamanı geldi..."
Epeydir topluluk karşısında konuşmamıştım... aslında masa arkasında oturarak ilk kez konuştum. İyi fikir değilmiş hemen anladım. Blog dostlarımdan Lezzetli Geziler, Mavikalemdekiler, Ege Mavisi, Tutsak oradaydı. Tutsak ile bu vesile ile tanışmış oldum.
Beni dinlemeye gelenler arasında Melih Ergen, Emel Kayın ve Tülay Güzeler gibi yazarlar ile çiçeği burnunda yazar arkadaşlarım Turan Horzum ile Evrim Ocakçı da vardı. Senih Özay'ın toplantı başladıktan kısa bir süre sonra kendine özgü tavırları ile salona girmesi sürpriz oldu. Çoğumuz onu Gupse Özay'ın (Yalan Dünya'nın Nurhayat'ı) babası olarak biliyorsunuz.
Salonda eski dostları, yeni ahbapları görmek, tanımadığım insanlarla karşı karşıya gelmek çok keyifliyfi.
Öykülerimden bir tanesinde Sevim Burak gizliydi. Konuşmanın bir yerinde Mavikalemdekiler onu yakaladığını söylemesin mi? Nasıl mutlu oldum. Heyecan, meyecan kalmadı o dakikada.
Keyifli bir konuşma oldu. Önceden yazmak nedir, neden yazılır başlıklı bir konuşmam vardı. Ancak aynı yerde dah abir kaç hafta önce Melih Ergen'in aynı başlıklı bir konuşması olduğunu öğrenince hele de kendi karşısında aynı konuya girmeye kalkışmadım. Serbest bırakınca bence daha iyi oldu.
Sorular güzeldi, daha rahat solu alıp vermeme neden oldular en azından.
Neden yazarız nereden hareketle yola çıkar once öyküye geldiğimde bir sırrımı açıkladım.
Ben öykülerimi fotoğraflara, resimlere bakarak yazıyorum.
Mesela aşağıdaki fotoğraflardan 13 öykü çıktı.
Bunlardan da 15 öykü...
Sıra kitaplarımı imzalamaya geldiğinde, imzaladığım her kitabın içine bir zarf verdim, içlerinde birer kartpostal vardı. Her birinin ön yüzünde bir öyküme ilham vermiş resim arka yüzünde ise kitap kapaklarımın parodisi ve kitaptaki tuhaf rus yazar V. Paskov'un şimdili hayali kitaplarının birer kapak resmi vardı.
Heyecandan mıdır, kalabalıktan mıdır yakınarkadaşlarımdan bazılarının isimlerini imza atarken anımsamayışım günün espri konusu oldu.
Sanırım yüzümün akı ile çıktım bu günden.
Artık rahat bir nefes alabilirim.
Yorum ve e mailleri ile deste veren tüm blog arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Haftaya Cumartesi ve Takip eden Pazar Günü Öğleden sonra Tüyap İstanbul Kitap fuarında, Kanguru Yayınları standında olacağım. 2. Salon, 212A.. Saatlerini daha sonra duyuracağım.
Çok sevindim, orada olmak isterdim. Napalım, biz de teeee Beylikdüzü'ne geliriz :)
YanıtlaSilsevgiler
not: şu imzandan kaşe yaptır diyorum, dinlemiyorsun :)
Kaşe iyi fikir inci gibi yazım oldu bir bulamaç :) kim inanır öykülerimi dolma kalemle ve hafif italik bir el yazısı ile yazdığıma? İmzalatanlar değil elbette :D
SilYarın kaşe yaptırıp öyle gelicem İstanbul'a :) telif hakkı istemezsin her halde :)
tebrik ediyorum...
YanıtlaSilÇok teşekkürler Cem.
SilHe he, heyecanını yakaladım ne kadar masanın arkasında gizlensen de :p
YanıtlaSilSanırım bana verdiğin kartta en sevdiğim hikaye saklı : Odanın Birinde ?
Demek sonradan gelen "o beyaz amca" tanınmış kişiymiş, bak ben araştırayım bunu, bilmemek değil, öğrenmemek ayıp :))
Bence de iyi kıvırdın söyleyişiyi :p sonuna kadar kalamadığım için tekrar özür diliyorum.
Beğendin mi o öyküyü, eğer tiyatrocu arkadaş gelseydi ya o ya da Kayıp okunacaktı.
SilKart dağıtma işi çok ilginç oldu biliyor musun? Kişilere uygun özelliklerde kartlar da çıkmış içinde. Ne garip bir tesadüf. beğendiğin öykünü kartının çıkmasına çok sevindim. Öyküdeki tanlodaki kuş dansçı kızın ayakları ile aynı hizada zeminde duruyor gördün mü? :)
Yok ya özür dilemene gerek yok konuşmuştuk arkadaşım. Gelmen, orada olman yeter. Bana güç verdin. Teşekkr ederim :)
tebrikler,ne güzel bir maceraymış bu!
YanıtlaSilgönlünüze göre ilerlesin herşey umarım.
Çok güzel yazmışsın:)Gitmiş kadar oldum ama keşke gelebilseydim.Kısmet.inşallah bundan sonraki imza günlerine geleceğim:)Tekrar tebrik ederim Vladimir.Harika öyküler.Tekrar tekrar okunacak öyküler.Yavaş yavaş okuyorum bitmesin diye:)blogunda okuduğum kadar zevk aldım.Tekrar tebrik ediyorum.Sevgiler.
YanıtlaSilBeğendiğine sevindim, bir dahakine inşallah. Sevgiler :)
Sileh bostanlı'ya da bekleriz. biz gelemedik sen gel, diye yazarı ayağına çağıran bir insan olarak utanmalıyım tabii ama sen yabancımız değilsin :p
YanıtlaSilbu arada kitabı aldım, imza isterim. ama el ile... kaşe kabul etmiyorum arkadaş! :))
buluşmanın keyifli geçmesine sevindim. iyi bir ısınma turu olmuş senin için :)
Ha ha! :D
SilAslında el yazısına çok benzeyen bir kaşe olsa, mesela her birinde ayrı, şık bir cümle yazılı olsa.. Haldır haldır yazmaktansa mesela.. Yok ya ben kaşe yaptırmaya da üşenirim zaten. :)
Çok teşekkürler aynen öyle oldu. :)
Kazasız belasız geçmiş. Ne güzel. İkincisine daha deneyimlisiniz artık. :)
YanıtlaSilTekrar tebrikler ve yolunuz açık olsun.
Çok teşekkürler evet kesinlikle bir dahakine daha deneyimliyim :)
SilYazdıklarını okudukça havalara uçuyorum sanki.
YanıtlaSilÇok heyecan verici.
Yolun hep açık olsun.
Umarım Ankara'ya da ulaşır kitapların.
Çok çok teşekkür ederim :)
SilUlaşacak sanırım :)
Orada olup heyecanınızı paylaşmaya o kadar hazırdım ki , kızımın kurs programı değiştiğinde yapacak birşey kalmamıştı, katılamadım ..
YanıtlaSilEn kısa zamanda kitabınızı, öykülerinizi okuyacağım.
Kaleminize sağlık..
Oluyor aksilikler ne zaman bir iş için program yapılsa beklenmedik bir şey kesin çıkar.
SilÇok teşekkür ederim, sevgiler.
Vladimir tebrikler tekrar, gerçekten çok sevindim, kendimi senin kitap çıkarma serüvenine ortak olmuş gibi hissediyorum ve bu bana ayrı bir heyecan veriyor. Bu arada kitapların arasına kartpostal koyma fikrine bayıldım. Tüyap'ta olmayı çok isterim:)
YanıtlaSilÇok teşekkürler, yazma hevesi blogdan bulaştı, sonra karşı konulamaz hale geldi. Yazmasam olmayacaktı. Beni blogcuların dostluğu çok heyecanlandırıyor, samimiyetiniz, burad abir çok şeyi paylaşmış olmamız o kadar keyif veriyor ki.
SilÇok teşekkürler.
O güzel gün için tekrar teşekkür ederim. Bir sürü yeni şey öğrendim.
YanıtlaSilBu arada bitmesin diye tane tane okuyorum hikayeleri. :)
Geldiğin için ben teşekkür ederim. Bu haftam biraz yoğun geçti ve haftaya da İstanbul'da olacağım. Ama ondan sonraki hafta buluşuyoruz tamam mı? E mailden haberleşiriz. Salı, Çarşamba hangisine ayarlayabilirsek ve sen uygun olursan tabii. Askerlik tüyoları verelim sana.
SilÖyküleri beğenirsin umarım. :)
Tamamdır, beklemedeyim. :)
SilSenin adina cok sevindim deniz. Hep boyle guzel seylerle karsilasman dilegiyle. Sevgiler
YanıtlaSilTeşekkür ederim Leyla, güzel dileklerin için sağol :)
SilBlogla ancak kaçamak buluşmalar gerçekleştirince ben bu durumdan yeni haberdar oluyorum tabii. Aferin bana. Hayırlı olsun. Tebrik ederim. ;)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Darısı başına diyorum çünkü blogunda öyle güzel yazıyorsun ki, ete kemiğe bürünür gibi, lağıda mürekkebe bürünmelerini isterim. :)
SilBursa'da kitap fuarı şubat ayında yapılıyor. Umarım sizde gelirsiniz. gelirseniz sizi tanımak hoş olacak. :)
YanıtlaSilBiliyorum ve bir aksilik olmazsa bir günlüğüne oraya geleceğim :)
SilKitabı okumaya başladım ve bir çırpıda üçte birini hallettim. Çok beğendiğimi söyleyebilirim ama asıl düşüncelerim kitap bitince blogda yer alacak. Devamı gelsin dilerim...
YanıtlaSilÇok teşekkürler.
SilHeyecanla bekliyorum. Bu ara PC erişimi konusunda sorunum var. Dönüşte pğroblem olmasın diye İstanbul'a PC almaksızın geldim de :)