26 Ekim 2009 Pazartesi

Pazar

Ortaokul ve liseyi yatılı okumuş olanlar için hayatlarının sonuna kadar kasvetli ve hüzünlü ve özlem dolu gündür.

Yatılı okuyan çocuk her pazar öğleden sonrası, elinde çantası, içinde temiz çamaşırları, kitapları, biraz kurabiye veya börek ya da çerez okulun yolunu tutar. Aklı evdedir, pazar akşamı evde olmayı bilmez, kapıdan dışarıya adım atar atmaz evini özler. Bu özlem bir ömür bırakmaz yakasını.
Öte yandan yatılı okulda okumanın eğlenceli yönleri çok fazladır. Oyun oynamak, derslerden kaytarmak için yanınıza her zaman en az bir kişi bulmanız mümkündür. Dersten kaytararak atıldığınız her macerayı sizden başka hatırlayacak bir anı arkadaşınızın olması demektir bu.
Ben pazarları okula doğru olan yolculuklarımı hep birer serüven gibi yaşamak isterdim. Aynı sokakta benden bir üst sınıfa giden bir arkadaş vardı. O otobüse atlar, Taksim'de bir otobüs değişikliği ile okulunun dibine kadar varırdı en güvenli yoldan. Ben ise yağmura, kara bakmaz güvenli yolu seçmezdim. Dolmuş, otobüs, tren gibi farklı araçları değiştire değiştire deniz kenarına gelir oradan vapura biner Moda'ya varırdım.
Özellikle kış aylarında ggüneşin batmasına yakın saatlerde, vapur güvertesinde olmaktan, şehrin belirmeye başlayan ışıklarına, gökyüzüne bakarak seyahat etmeyi severdim. Rüzgarın serinlikten, soğuğa değişsen ısı farklarını yüzümde hissetmek bana büyük haz verirdi.
Pazar gecelerinin etüd saatleri eğlenceli olurdu. Dolambaçlı yollardan, hüzün içinde geçerken, vardığım yerde beni pazar etüdünün eğlence dolu saatlerinin beklediğini bilirdim.

4 yorum:

  1. eğer güvenli yolu şeçseydin şaşardım zaten :)) peki hani ya okul maceraları ne zaman okuyacağız :))

    yatılı okul maceralarım yok ama benimde yurt maceralarım var belki bir gün anlatırım :))

    YanıtlaSil
  2. senin bu anılarının oluşmasından sanırım epeyce önce, boğaz köprüsünün ayakları yapılırken, 1972 - 73'te, pazar günleri, geç saatlerde yeşilköyden çıkıp beş günlüğüne kabataş erkek lisesine kendi başıma gittiğim güzel zamanları, etüdleri, yemekleri hatırlattın bana. teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Yıllar geçse de üstünden... Yatılı okuyan çocuğun kalabalık yalnızlığına dönüş saatini, hüznünü ve hüzünden kaçma adına kendini keyiflendirme çabalarını ne güzel anlatmışsın. Bir de ne güzel bir fotoğraf seçmişsin yazına eklemek için, kesinlikle batmakta olan bir kış güneşi bu evet.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Tarsus Amerikan'da biz gündüzlüler gibi Ptesi sabahları okula giderdik.

    "Yatılı Otobüsü" sınıfa göre ayrılan otobüslerden farklı olarak ortaokul ve lise diye ayrılırdı. Yatılılığın herşeyi gibi o otobüs de eğlenceliydi.

    Orada okulda hüzünlendiğimi hiç hatırlamıyorum.

    Lisede ise okul değiştirdim. Orada nedense (okul İstanbul'a uzak mı sayılırdı?) Pazar akşamları gitmeye başladım.

    Otobüs, servisti sonuçta o yüzden fena değildi ama nedense Pazar akşamarı tasarruf tedbiri gibi okulda ışıkları tam açmazlardı.

    Karanlık, seslerin yankılandığı soğuk koridorlarda bahsettiğin o yanlızlığı hissederdim.

    YanıtlaSil

Yorumlar