Huzur içinde, gökyüzünün altında, uçsuz bucaksız yayılmış bir çayırdan geçersiniz. Çayırın tüm sükuneti içinde ayni sakinlikte inek sürüleri yayılmış amaçsız bakınmakta zamanın çarkları altında mevcudiyetlerini muhafaza etmek dışında gaye gütmeden durmaktadırlar. Bakarsınız; saatlerce yüzlerinde aynı melankolik bakış ile kıpırdamadan geviş getirirler. Sanki yüzyıllardır oradadırlar. “Bunlar bir kaç yüzyıl daha orada kalır dersiniz. Mamafih kazın ayağı öyle değildir. Şimdi; başımdan geçmiş bir hadiseyi satırlara dökmem gerekiyor, kendimi mecbur hissettim.
Vladimir, adına Foça denir bir deniz kenarı kasabasından Menemen denir bir menem kasabaya gitmek üzere yola çıkmıştır. Henüz on dakika geçmiştir. Yola çıktığı yer Foça'nın eski olanıdır. İlk tepeden aşağıya direksiyonu kırmıştır, müzik setinde bir locust "master and servant" versiyonu, sol kolunu camdan atmış, ağzında bir kürdan, sağ eli direksiyonu kavramış, yolun kenarındaki ineklere bakmaktadır. Arabadakilere "bunlar sabah gelirken de buradaydı" der, arabadakiler bir şey demez. Vladimir'in susmadan saatlerce konuşmasına alışmışlardır. Arka sağda oturan eleman kendini; gözlerini döndürürken aynı anda kahküllerine ağzıyla hava üfleyerek onları harekete geçirecek önemli bir işe adamıştır. Karşı istikametten gelen bir minibüs, ineklere huzur veren sessizliğe savaş açmış, kornasını "allah allah" şarkısının melodisine göre bağırttırtmaktadır. Yol kenarında mesut ve gamsız biçimde vakit geçiren bir inek bu duruma aniden sinirlenir, zıplar, hoplar, hendekten uçar, ayni bir ayraniç ineği tavır, eda, ve de hamlesi ile koskoca cüssesine bakmaksızın kendini yola atar. Gürültücü minibüsün ineğe çarpması kaçınılmazdır. Çarpar da. Vladimir'in ağzından şu sözler çıkar: "şimdi bu çarpmanın etkisi ile inek uçar da bizim tepemize düşerse sıçtık cümleten". Arabanın içindekiler hala sessizdir, sadece gözleri dehşetle irileşmiştir. Korkulan olmaz, inek çarpıldığı ile kalır. Minübüs sanki uçacak gibi olur ama sadece yerinde bir oynar. Kaza göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir süre içinde vuku bulmuştur. İnek minübüse nefret dolu bakışlar atmakta, hazin, ama öfkeli bir "mööö" sesi çıkarmaktadır. Minibüsün ön tarafında ineğin anatomik yapısına benzeşik bir çukur hasıl olmuştur.
Vladimir bu olaydan, bundan böyle aklına ilk geleni söylememesi gerektiği dersini çıkarmamıştır ama, şunu anlamıştır: İnekler çeviktir, yol kenarındaki en masum inek bile gün gelir hissettirmeden zıplar ve önünüze konar.
Vladimir, adına Foça denir bir deniz kenarı kasabasından Menemen denir bir menem kasabaya gitmek üzere yola çıkmıştır. Henüz on dakika geçmiştir. Yola çıktığı yer Foça'nın eski olanıdır. İlk tepeden aşağıya direksiyonu kırmıştır, müzik setinde bir locust "master and servant" versiyonu, sol kolunu camdan atmış, ağzında bir kürdan, sağ eli direksiyonu kavramış, yolun kenarındaki ineklere bakmaktadır. Arabadakilere "bunlar sabah gelirken de buradaydı" der, arabadakiler bir şey demez. Vladimir'in susmadan saatlerce konuşmasına alışmışlardır. Arka sağda oturan eleman kendini; gözlerini döndürürken aynı anda kahküllerine ağzıyla hava üfleyerek onları harekete geçirecek önemli bir işe adamıştır. Karşı istikametten gelen bir minibüs, ineklere huzur veren sessizliğe savaş açmış, kornasını "allah allah" şarkısının melodisine göre bağırttırtmaktadır. Yol kenarında mesut ve gamsız biçimde vakit geçiren bir inek bu duruma aniden sinirlenir, zıplar, hoplar, hendekten uçar, ayni bir ayraniç ineği tavır, eda, ve de hamlesi ile koskoca cüssesine bakmaksızın kendini yola atar. Gürültücü minibüsün ineğe çarpması kaçınılmazdır. Çarpar da. Vladimir'in ağzından şu sözler çıkar: "şimdi bu çarpmanın etkisi ile inek uçar da bizim tepemize düşerse sıçtık cümleten". Arabanın içindekiler hala sessizdir, sadece gözleri dehşetle irileşmiştir. Korkulan olmaz, inek çarpıldığı ile kalır. Minübüs sanki uçacak gibi olur ama sadece yerinde bir oynar. Kaza göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir süre içinde vuku bulmuştur. İnek minübüse nefret dolu bakışlar atmakta, hazin, ama öfkeli bir "mööö" sesi çıkarmaktadır. Minibüsün ön tarafında ineğin anatomik yapısına benzeşik bir çukur hasıl olmuştur.
Vladimir bu olaydan, bundan böyle aklına ilk geleni söylememesi gerektiği dersini çıkarmamıştır ama, şunu anlamıştır: İnekler çeviktir, yol kenarındaki en masum inek bile gün gelir hissettirmeden zıplar ve önünüze konar.
Boğaların kızgınlıklarını bilirdim ama inekleri yeşil çayırlarda ki sakin halleriyle bildiğim için, bu ineğin verdiği tepkiye şaşırdımm. Umarım minibüscü için unutulmayacak bir ders olmuştur.
YanıtlaSilbenim için de acaip ders oldu. öyle inek görmedim bir daha. umarım görmem de zaten :))
YanıtlaSilBen inekleri çok severim. Buna benzer bir vakayı tavuk kardeşlerden biriyle yaşamıştık bir seferinde. O bile iyi ders oldu bize. Yol kenarında herhangi bir hayvan varsa daha dikkatli gideceksin. Neticede hayvan. Sakin görünse de bir anda zıplayabilir!
YanıtlaSilAh Vladimir, demek Foça. Hem de eskisi.. Ne kadar severim..
Çayır çimen geze geze hoooooohoho..
YanıtlaSilAsıl yazmak istedigim şarkı sozusu bu degildi Sayın Vladimir. Benim içimden 'Adalardan bir yar gelir bizlereee, bizlereee hohoytt, aman allah gozlere bak gozlere' geçiyordu. Ama konsepte uymayacaktı derken yine de şişmemek adına yazmış bulundum. (:
İnegin düstügü durum pek feci ama sizin ilerisi için yaptıgınız yorum daha da korkunç. Ya düserse hohohoho.. Herkezin içine bu yorumla su serpilmiştir kesin. O saniyelik gidiş gelişte ve şokta birde inegin hoppadanak ustunuze gelivermesi gerçekten gereksiz olurdu. Neyse ki piyyffff ucuz atlatmışsınız. İnek şanssızmış ama. Agresif inek. Sevdim ben kendisini.
Hah ha hay güldürdü bu yazın benim akşam akşam, doğrusu ineğe yazık olmuş, durup dururken inanoğlu tarafından hem ürkütülmüş hem de koca minübüse çarpıp canı yanmış, eee inek, koyun, tavuk deyip geçmiycen, teknoloji ilerledikçe onlar da daha bir ürkek, vahşi ve komik oluyorlar :))) Rahatı kaçmiş çayır mı, rahatı kaçmış inek mi, ya rahatı kaçan koca bir inek sürüsü olsaydı, yaa ozaman vay halinize :)))
YanıtlaSilSevgili arkadaşlar o çayırdan geçerkenki kısa an dilimi benim de hayata bakış açımı değiştirmişti. Böyle çeviklik bir daha görmedim desem yeridir. ha belki olimpiyatlarda.. o kadar.
YanıtlaSilÇeviklik ve ineklik. Yan yana düşünemiyorum. :)
YanıtlaSilYalnız ineklerle ilgili benim de şöyle bir anım var. Yer, Hindistan. Trafik soldan, bu zaten yeterince tuhaf geliyordu bana. Bir de sağda solda inekler var. Bir tanesi yolda yürürken, arkadan gelen korna sesi ile tamamen sola yanaştı, yürümeye devam etti. Araç gibi. Bana da bu inanılmaz gelmişti.
Şule;
YanıtlaSilGözlerimle görmeden önce ben de senin gibi düşünüyordum. İnanılmaz seri hareket edip çılgınca koşabiliyor o kaç tonluk ağırlık. Ciddi zarar veriyor.