James Ponsoldt'u yönettiği az sayıdaki filmlerinden, "Off the Black", "Smashed", öyküsünü göstermedikleriyle, sezdirerek anlatan olağanüstü "The Spectacular Now" ve 2015 yılının sürpriz filmlerinden " David Foster Wallace ile The Rolling Stones dergisi için yapılmış efsanevi bir ropörtajı anlatan "The End of the Tour" adlı filmleri ile anımsıyoruz. Yönettiği filmlerin çoğunun senaryosunda da emeği geçmiş Ponsoldt genç neslin merakla izlenen sinemacılarından. Elbette yetenekli ve genç sinemacıları bekleyen tehlikelerin en büyüğü, Hollywood'un sunduğu parasal olanaklar için sanatından ödün vermek Ponsoldt'u da bekleyen tehlikenin ta kendisi. Sektörü ona büyük bütçeli gişesi garanti bir film yönettirmesi kaçınılmazdı.
Bazı filmler iyi eskimiyor çevrilmelerinden birkaç sene sonra izleseniz dahi yavan gelir, bazıları ise üzerinden geçen onlarca yıla rağmen çevrildikleri dönem sonraısnda doğmuş olan sinema izleycisini cezbetmeye devam eder. Disclosure, The Cable Man gibi filmler birer baş yapıt değiller ama seçtikleri konular itibariyle bugün bile yeni kalmış filmler.The Circle Dave Eggers'ın aynı adlı romanında uyarlanmış ve senaryoda Ponsoldt ile kendisinin de imzası var. Kitabı okumadığım için kıyaslama yapmam mümkün değil. Ancak seçtiği konu itibariyle The Circle'ın daha şimdiden eskimiş bir film olduğunu söyleyebilirim, enteresan olabilmesi için en az 15 sene evvel çekilmiş olmalıydı.
Film daha ilk dakikalarından Hollywood klişeleri kitabının, "genç kadın büyük bir şirkette işe girer ve kariyerinde önemli bir sıçrama yapar, ancak şirkette hiçbir şey göründüğü gibi değildir" başlığı altında yazan ne varsa tekmilinin bu filmde bulunacağı izlenimini veriyor ve bir tek bu konuda hayal kırıklığına yol açmıyor. Filmin bütününe yayılmış on dakika sonra olacakları da finali de biliyorum duygusu rahatsız edici. Böyle olunca bir yerden sonra filmde olan bitenlerle dalga geçmeye başlıyor insan.
"The Circle" şirketinin iç ve dış dizaynı böyle bir şirketten beklenebileceği gibi tasarlanmış, bu haliyle izleyiciciye çok şey vaad ediyor. Ancak filmin içinde (ekran görüntüleri içinde değil) aniden açılan bilgi ve iletişim kutucukları gereğinden fazla kullanılmış ve bu tarz hinlikler çok uzun yıllardan beri yapılıyor, yenilikçi bir uygulama değil. Filme doğru anlamda hizmet eden bir unsur da Dany Elfman'ın müziği. Özellikle Tim Burton ile olan işbirliği ile tanına müzisyen bu filmde kolaya kaçmamış, kendi alameti farikası olan yoğun yaylıları kullanmıyor. Başka filmlerde müzisyenin kim olduğuna bakmadan yalnızca kullanıla sesler ve melodi yapsıından ismini anlamak mümkündür.
Mae Holland (Emma Watson) The Circle adlı yüksek teknoloji firmasında işe başlar. Şirketin bulunduğu yerleşkede cennetten bir köşe gibidir. Yapay göller, ağaçlarla çevrili şirket yerleşkeside femç çalışanlar sanki üniversite yaşamlarını hala deavm ettirmektedirler. Öasöavi gökyüzünün altında capcanlı gülüşleri ile sürekli devinmektedirler. üzerlerinde ise sürekli kayıt hakideki droneler uçuşmaktadır. Şirketin patronu Eamon (Tom Hanks) çalışanlarını oditoryumda toplayarak yeni keşiflerinden bahsetmektedir. İlk toplantısında Mae'yi keşfeder, genç kız artık şirketin yeni yüzü olacaktır. Şirketin yeni, yıldız ürünü olacak mini kamerayı kendi üzerine, evine ve sık kullandığı mekanlara takacak ve tamamen "şeffaf" bir hayat sürecektir. Bu şeffafiyet hali onu ve diğerlerini bir "bütün" haline getirecektir. Doğrudan "Truman Show" filmini anımsatan sahnelerden anladığımıza göre kazandığı popülerlik ve iş yaşamındaki ani yükseliş genç kızı çok mutlu eder. Meğerse şirket internet üzerinden uluslararası bir iletişim ağı kurarak internet üzerinden üye olanların bütün kimlik bilgilerini, beğeni eğilimlerini toplayarak olara daha çok mal pazarlanmasını sağlamak hedefi gütmüyor muymuş? (çok şaşırtıcı) Mae, gamsız gailesiz cıvıldarken eski sevgilisi Mercer (Ellar Coltrane) bu şirketin göründüğü gibi olmadığını söyler ve sırra kadem basar. O andan itibaren Mae'nin de içini huzursuzluk basar. Bir seri hepsi önceden tahmin edilen olaylar cereyan eder ve film biter.
Senaryonun tamamiyle önceden kestirilebilir olması, benzeri filmlerden falası ile esinlenmiş hali, klişelerin sıkıntı verecek denli yoğun kullanımı filmin inandırıcılığı önündeki en büyük engeller değil. Oyuncuların yönetmen tarafında yanlış yönlendirildiği çok belli, öncelikle filmin kötü adamı Eamon'ı Tom Hanks son derece babacan ve esprili bir şekilde canlandırıyor. İnandırıcılık kaybı işte tam da buradan başlıyor. Emma Watson'ın işi gerçekten sor, koca bri sahnede devasa görüntülerin önünde büyüyen bir edişe sergilemesi gerekirken şaşkınlık ve çaresizlik içinde sağına soluna bakınıyor. Sonuç: gerilimin giderek yükselmesinin gerekli olduğu bir sahnede hedeflenmediği halde izleyicinin ilgisinin dağılması. Filmin kilit kişilerinden biri olan Mercer karakterini Ellar Coltarane son derecek kötü bir oyunculukla veriyor. Halbuki "Boyhood" filminde bir çocuğun 5 yaşından 17 yaşına kadar olan yaşamından kesitleri başarıyla canlandırabilmiş bir oyuncu. The Circle'daki oyunculuğu taöaöem yönetmenin hatalı yönlendirmesi. Geçmişteki başarılı filmlerine karşın senaryosuna kadar filmden mesul Ponsodt'un bu filmde iyi bir iş çıkardığını söylemek güç.
The Circle - 2017
Yönetmen:
James Ponsoldt
Senaryo:
James Ponsoldt & Dave Eggers
(Dave Eggers'ın aynı adlı romanından)
Oyuncular:
Tom Hanks, Emma Watson, Ellar Coltrane,
Glenne Headley, Bll Paxton, Patton Oswalt, Beck
Görüntü Yönetmeni:
Matthew Libatique
Kurgu:
Lisa Lassek, Franklin Peterson
Müzik:
Danny Elfman
Meraklısına Linkler: