28 Ocak 2017 Cumartesi

The 9th Life of Louis Drax

Anthony Minghella'nın ölmeden önce çekmeye hazırlandığı "Louis Drax'ın Dokuzuncu Canı" Alexandre Aja'nın ellerinde hayat buldu. İzleyeni her anlamda şoke eden Haute Tension ile korku filmi meraklılarının ilgi alanına girmeyi başaran Aja'yı büyük bütçeli Mirrors, The Hills Have Eyes ve Horns adlı gerilim, dehşet ve kanın oluk oluk aktığı sahnelerden beslenen filmlerinden anımsarsınız. Kısa sürede büyük sinema şirketlerinin projelerinde yer almayı başarmış bu yönetmen ile ilgili olarak hayret ettiğim bir husustan bahsetmek istiyorum. Haute Tension adlı filmin Dean R. Koontz'un Intesity (bizde "Şiddet" adı ile yayımlanmış) adlı romanının ilk yarısından birebir alıntılandığını söz konusu filmi izlerken farketmiş ve sonundaki künyeyi dikkatle okumama rağmen esere ve yazarına dair bir tek ibareye rastlamamıştım. Enteresandır ki daha sonra aynı filme dair okuduğum hiçbir yazıda filmin özgünlüğüne dair bir tek imaya dahi denk gelmedim. Ta ki bu satırları yazana dek. Wikipedia'nın bir köşesinde Koontz'un "konuya itiraz ederek kendi kitabımla filmin arasında bir bağ oluşturmak istemedim" sözleri artık yer almakta. Haliyle Aja'nın ilk filmi üzerindeki muamma üzerinden geçen senelere rağmen merakımı cezbetmeye devam etmekte. Lafı daha fazla dolandırmadan Drax'a döneyim. Aja bu filmde alamet-i farikası olan öğelere sırtını yaslamak yerine bir çok janra sığınmayı denemiş. Film; komedi, aile filmi, duygusal, gerçeküstü, polisiye, korku, psikolojik gerilim ve indie türleri arasında gidip geliyor. Zekice buluşlar ile farklı türler akışa zarar vermeyen biçimde birbirine eklemlenmiş. Ancak bu durum filmin hem güçlü hem de zayıf yanını oluşturmakta. Türler arasında 108 dakika boyunca savrulan izleyicinin kafası biraz karışabiliyor ve finalde beklenen etki gerektiği kadar güçlü olmuyor. 



Louis Drax yıllardır hayati kazalar geçirmektedir. Dokuzuncu yaş gününde çıkılan bir piknikte uçurumdan düşerek komaya girer. Çocuk intihar mı etmiştir, yoksa yakınlarından biri onu uçurumdan mu atmıştır, kazadan sonra üvey baba Peter nereye kaybolmuştur? Ortada bu kadar soru varsa bu polisi ilgilendiren bir meseledir elbette. Dahası hastanede Louis'i tedavi etmekte olan doktor da meseleyi kendince ele alır.



Karşımızda meraklılarının alışık olduğu bir Aja yok, sinemadan keyif aldığı belli olan bir adamın türler arasında mekik dokuyuşu bu. Aja kendisinden fazlasıyla etkilenmiş olmalı ki filmin bütününde bir Guillermo del Torro eli değmişlik hakim. Hitchcock filmlerinden fırlamış gibi duran soğuk, gizemli kadın (anne) filmdeki kilit arakterlerden biri ve efsanevi yönetmenin tercih ettiği kamera açılarından yararlanılmış. Kaptan Cousteau'nun işlerini andıran deniz görüntüleri de dikkat çekiyor. Louis'in geçmişte yaşadığı talihsiz kazalarını anlatışı ile açılan film araya giren anlatıcıların farklı bakış açılarından detaylar ve geçmişe dönüşler ile devam ederek izleyicisinin merakını diri tutuyor. Konunun akış yönünü değiştiren, şaşırtan bir kaç sürprizli an da mevcut. 



Bakış açısının sürekli değişmesi hoş bir fikir gibi görünse de filmin ana karakterinin kim olduğuna dair bir tavır koyulmadığı için bir sre sonra dezavantaja dönüşüyor. Gerçeklik anları ile büyülü gerçeklik anları fazlası ile birbirine karıştırılmış. Neyin gerçek, neyin hayal olduğu bazı anlarda kuşkuya yol açıyor ve bu belirsizlik halinin de filme katkısı yok. Finale gelindiğinde ise film boyunca bilinçli olarak bırakılmış ipuçları mantıklı olarak yerlerini buluyor, mamafih içlerinde geçtikleri bölümlerde yeterince öne sürülmedikleri için gözden kaçması kolay detaylar bunlar. Bu arada filmin adını zevksiz bulduğumu söylemeliyim, komadaki bir çocuk ile kedilerin dokuz canlı oluşuna dair çağrışımın kurulması bana itici geldi. 



Bir anlamda; ismi belli bir tür ile anılmakta olan bir yönetmenin farklı türlerde de rüştünü ispat ederek mesleki anlamda büyüme telaşı da diyebileceğimiz bu film, popüler sinemanın temiz ürünlerinden biri. Sinema sanatına yeni bir şeyler katmayan, denenmiş ve başarılı bulunmuş bir çok fikir ve uygulamanın aynı vücutta bir araya getirildiği, izleyende hayal kırıklığı yaratmayan bir pop corn filmi. Şu soğuk günlerde vakit geçirmelik bir şeyler izleme arayışında olanlara öneririm. 


The 9th Life of Louis Drax - 2016

Yönetmen: 
Alexandre Aja

Senarist: 
Liz Jensen'in romanından uyarlayan 
Max Minghella

Oyuncular: 
Jamie Dornan, Sarah Gadon, Aiden Longworth, 
Oliver Platt, Molly Parker, 
Barbara Hershey, Aaron Paul

Görüntü Yönetmeni: 
Maxime Alexandre

Kurgu: 
Baxter

Müzik: 
Patrick Watson

Meraklısına Linkler:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar