Türk kahvesi, baklava, Hacıvat ile Karagöz, şiş kebap, bozuk saz, döner... Anlamsızlık denizinde boğulup gitmiş basınımızın ifadesine göre bunları zaten kaptırmıştık. Mirasyediler gibi çarçur ettik; ne kahvenin tadı kaldı, ne gölge oyunlarını anımsayan, ne de dürümlerin içinde dönere rastlayan. Son yıllarda adını duyduğumuz ama kendisini görmeyeli hayli uzun zaman geömiş bulunan misafirperverlik de Ege'nin öbür yanına transfer oldu. Dilimizi konuşmaya çalışırken gözlerinin içi gülen, yorulanları evinden, dükkanından içeri buyur eden, alışveriş ettiğinizde bir hediyeyi poşetinize ne yapıp edip ekleyenlerden bu diyarda pek kalmadı. Unutulan, unutturulan ne varsa hepsi, suyun öbür yanında.
Topakas ailesinin evi.
Eleni ve güleryüzlü ailesine unuttuklarımızı anımsattığı için teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar