Geceyarısı. Karanlık. Havada bulut sıcağı var. Ay ve yıldızlar görünmüyor. Yüksek binaların arasından karşılıklı evlerin penecereleri arasında zigzaglar çizerek ilerleyoruz.. Evlerden birisinin ışığı yanıyor. Yaklaşıyoruz. Işıkların geldiği pencerenin camı açık, perdeler oynuyor. Yakınına geldiğimizde, bir kadının konuşmakta olduğunu duyuyoruz. Yandaki pencerede meraklı bir kadın karaltısı varç Komşu pencerede bir kadın konuşulanları dinliyor besbelli. Perde rüzgarla aralandığında çift kişilik bir yatak görüyoruz. Kadın cam kenarında kendi yastığına sırtını vermiş, yatağın içinde oturuyor. Işık kadının tarafındaki abajurdan geliyor. Adam sırtını kadına dönerek yatmış. Pencereden içerisini görmemizle bir kadının söylediklerini net olarak işitiyoruz.
Kamera pencereden yatağa ilerliyor, kadının ayaklarından yüzüne yükseliyor konuşmanın “çiçek” ile ilgili bölümüne geldiğimizde, kamera kadından adama dönüyor. Önce uyumakta olan adamın vücudunda üstünkörü geziyor, ardından adamın yüzüne yaklaşıyor.
- Hep yanındayım.
- …..
- Hep ama hep yanındaydım, her zaman sana destek oldum.
- …..
- Benim de bir şeyler isteyebileceğim hiç mi aklına gelmez senin?
- …..
- Benim de isteklerim var, hayallerim var.
- …..
- Benim de bir hayatım var.
- …..
- Hiç düşündün mü, bana ne olacak?
- …..
- Bana ve benim hayallerime ne olacak? Anlatsana.
- …..
- Sadece senin arkadaş grubunla değil de başkalarıyla da ahbaplık etmek istediğim hiç mi aklına gelmez senin?
- …..
- Hayallerimi, isteklerimi, her şeyimi aldım ve senin içine gömdüm ben. Onlardan umudu kestim ama senden umudum vardı. Sanki bir tohum eker gibi hepsini sabırla sana ektim herşeyimi, geleceğimi. Büyüsünler diye kendi hayatımla suladım onları. Boy atsın, bir çiçek açsın diye bekledim.
- ….
- Büyümedi, açmadı o çiçek.
- …..
- Üç yılımı verdim sana. Üç kocaman yıl. O ççek neden büyümedi biliyor musun?
- …..
- Susarsın, hep susarsın, yatar uyursun böyle.
- …..
- O çiçek açmadı. Çünki o toprakta iş yok. O kadar sert, o kadar kendi içine kapalı ki o toprakta asla yeni bir çiçek büyümez.
- …..
- Bunu anlayıncaya kadar her şeyimi sana verdim.
- …..
- Sıkı sıkıya tutundum sana, o hiç açmayacak çiçeğe, Neden biliyor musun?
- ….
- Çünkü seni seviyordum.
- ….
- Ama artık bitti. Senden artık bir şey beklemiyorum. Ben yokum. Bitti.
- …..
Adamın gözleri açık uyumuyor. Dizleri karnına çekilmiş iki eli yastığının altında kıpırdamaksızın yatıyor. Konuşmuyor. Dinliyor. Susuyor.
Fotoğraf(Detay(: For Lempicka - Katerina Belkina
Dokunaklı bir yazı... Resim de çok hoş:)
YanıtlaSilkonuşamayan, cevap veremeyen adamlar pek acıtır içimi.
YanıtlaSilne kendilerini savunurlar, ne akıllarından geçeni isteyebilirler, ne de daimi suçlu rolünden sıyrılabilirler.
yazıktır onlara.
ve dahi onlarla vakit kaybedenlere.
Tek kişilik düeti çok iyi anlatmışsın.Yüreğine sağlık.
YanıtlaSilEren;
YanıtlaSilYastık sohbetleri etiketli yazılara bir süre daha devam edeceğim bakalım daha neler çıkacak, Teşekkürler.
Seden;
YanıtlaSilKarisındakini insan yerine koymuyorlar gibi geliyor bana, kabahat işlemiş çocuk gibi pısarak karşısındaki insanı deli eden tiplere ben de deli olurum, kadın ya da erkek farketmez :)
Kamikaze;
YanıtlaSilSağol canım.
insan yerine koymamak değil
YanıtlaSilbir acizlik hali o
hani anlat desen, tasvire ben yetemem
40 senede ben de rast geldim 1 kez.
önce bir kendime üzüldüm, sonra baktım, ı ıh, gerek yok.
Aciz olanlar onlar
Konuşmak bir yetenektir bence. Konuşamamak da yeteneksizlik. Karşısındakini insan yerine koymadigindan konuşmayan da var elbet ama büyük cogunlugu yeteneksizlikten gibi geliyor. Güzel bir yazı olmuş. Eline saglık.
YanıtlaSilben de 'sana sunu verdim, bunu verdim' diye karsilik bekleyenlere, suclu hissettirenlere deli oluyorum.
YanıtlaSilyazı da güzel,yorumlar da ayrı destek olmuş:)
YanıtlaSilKimisi konuşmayı beceremiyordur da adam yerine koymayanları yargılayıp hayattan çıkarmak daha kolay sanki...Bilemedim pek:)
İki gündür sana yorum yazmaya çalışıyorum.
YanıtlaSilKadın için üzgünüm diyecektim. Kimse için hayallerden vazgeçilmez. Vazgeçersen de senin seçimin, bunun için kimseyi suçlayamazsın.
Bu tip davranışlar bana fedakarlık gibi gelmiyor. Hele de sonradan başa kakılacaksa...