Her evin bir öyküsü var. Her insanın olduğuna göre, evlerin de olacak elbette. Gece olunca ışığa bürüneninden karanlıklara göümülü kalanına kadar her birini ayrı öyküsü var. Bazen bir çığlık sesi yükselir o sarı odalardan, bazen afedilmesi mümkün olmayan bir müzik. Hiç dinlemediğiniz, duymadan önünden geçtiğiniz sesler bazen yolunuzu keser. Günaydın veya gülümsemeye selam vermeyenlerin dalgınlıklarında, insan sevmezliklerinde gizlenmiş öykülerine bir ucundan tanıklık edersiniz bir gün. Çok sevecen ve dışa dönük, dost canlısı insanların aslında maskelerden oluşutuğunu görüp de şaşırabilirsiniz. Aldatıldığınızı hissedersiniz bazen. Ama hayat bir aldatmaca zaten. İnsan çoğu kez kendini aldatır kısa vadede başkalarını kandırdığını zannederken.
ve o evler, özellikle de o duvarlar içinde bir zamanlar yaşamış olanlardan, hala yaşayanlardan yana ne çok izler taşır öyle değil mi...
YanıtlaSilHer evin bir öyküsü vardı. geçen gece sigara içmek için balkona çıktım. bazılarının ışıklarını yanıyor bazılarının ki sönüktü. kimbilir o evlerde neler yaşanıyor. ben sigaramı içerken o evlerde ne acılar ne hüzüntülerini ne mutlulukları yaşanıyor. kimbilir dedim o evlerde birilei yaşamının son nefesini veya en güzel anılarını yaşıyorlar ve bunu sadece o duvarlar şahit oluyor..
YanıtlaSilBu yorumu yazarken evsizler aklıma geldi. Onlarında sokaklarda, parklarda, köprü altlarında öyküleri vardı. Onların yaşadıkları her evin öyküsündeki sarı odakilerden daha acıdır.
Vladimir, sezen aksunun sarı odalar şarkısı aklıma geldi.
"Ben senin hayatından gittim oğlum, Hadi dur o sarı odalarda durabilirsen..Ben seni yudum yudum içtim oğlum, Hadi ol eskisi gibi olabilirsen"
Ben geceyi severim çünkü o maskeler gecenin karanlığında görünmüyor. Maskeleri benim çevremde çok var. Aldatılmak hayatın en acı duygusu. insana koyuyor. bazen inanmak istemiyorsan yok olmaz yapamaz o bunu bana diyorsun kabullenemiyorsun.. aslında sadece sen kendini kandırılyorsun tatlı bir uykuya dalıyorsun. sonra o tatlı rüya sana kabus olarak dönüyor. uyanıyorsun kalbini elinin içine almak istiyorsun, gözlerinde su damlası değil, kan akıyor. işte aldatılmak acıdır.
Canım dostum bu yazında anladım kadarıyla dost gördüğün biri seni çok kırmış, üzmüş seni... Yazlarını google readerden takip ediyordum bu yazının okuyunca üzüldüm hemen bloguna geldim. elim ile yüreğindeki üzüntünü silmek istedim..
Senin yazını okuyunca fonumda Ümit Yaşar Oğuzcanın çalıyordu. çok dokundu ikisi bir anda.
Acıların denizi.
Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana;herkes içime dökmüş artıklarını
Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını...
http://vimeo.com/7090566
Hoşçakal dostum.