Edward Hopper'ın 1925 yılında yaptığı bir yağlıboya tablo: "Demiryolu Kıyısındaki Ev".
Psycho ve peşinden gelen üç devam filmini izleyenler de, Bates Motel isimli TV dizisinin takipçileri de şıp diye tanımıştır.
30 Nisan 2014 Çarşamba
29 Nisan 2014 Salı
O gün, O Falcı...
Norma
Jean Baker henüz küçük bir çocukken, annesinin akıl hastanesine yatırılması
üzerine önce yetimhaneye gönderildi, ardından 11 farklı ailenin yanında yaşadı.
Oyuncu
olmaya karar verdiğinde az kalsın Jean Adair ismini seçiyordu ki Marilyn Monroe'da
karar kıldı. Başarılı olunca, yasal olarak da bu ismi aldı.
Menejerinin
ısrarları üzerine burun ve çenesinde değişiklik yaptırmayı kabul etti, iki
estetik ameliyat geçirdi,.
Zeki
bir kadın olmasına rağmen "aptal sarışın" tiplemesinden nefret
etmesine rağmen bu rol üzerine yapışıp kaldı.
Oyunculuğu
her ne kadar beğenilse de asla Akademi ödüllerine aday gösterilmedi.
Arthur
Miller "The Misfits" filmindeki rolü o dönem eşi olan Monroe için
yazarak Sevgililer Günü hediyesi olarak senaryoyu verdi. Yıldız rolü hiç
sevmese de oynadı, eleştirmenler bunun en iyi performansı olduğunu söylediler.
Miller'ın 1964 yılında yazdığı "After the Fall" isimli oyununda yıldız
ile olan evliliğinin izlerine rastlanmaktadır.
Ella
Fitzgerald henüz tanınmazken onun hayranı idi, Hollywood'un revaçtaki gece
kulüplerinden Mocambo'da sahne almasını sağladı. Derisinin rengi nedeniyle
orada sahne alması normal koşullarda imkanzsızdı. Ella Fitzgerald her fırsatta
ona şükran duyduğunu dile getirdi: "Mariyn Monroe'ya borcum büyüktür. 50'li
yıllarda Mocambo'da sahne aldıysam bu onun sayesindedir. Kulüp sahibini arayıp beni
o sahnede görmek istediğini söyledi. Sözünü dinletti. Her gece gelir ve en ön masada
oturur, beni dinlerdi. Basın bu sayede farkıma vardı. Onun sayesinde bir daha
asla küçük caz barlarında sahneye çıkmak zorunda kalmadım. Zamanının
ilerisinde, sıradışı bir kadındı ve bu halinin farkında bile değildi."
Joe
DiMaggio'dan eğer ilk kendisi ölürse mezarına her hafta çiçek göndereceği sözünü
almıştır. Ölümünden sonra DİMaggio 20 sene bıyunca haftada üç kez mezarına 6 adet
kırmızı gül göndermiştir.
Şöhertinin
zirvesindeyken senarist arkadaşı Ben Hecht'in yardımı ile hayatını kaleme
almıştır. "My Story" adını taşıyan bu otobiyografi ölümünden on yıl
sonra yayımlandı.
O gün ziyaret ettiği falcı, bütün bunların yıldızın avucunda yazılı olduğunu görmüş
müdür acaba?
18 Nisan 2014 Cuma
Anılar, Düşler ve Önemsiz Şeyler
Yazdık, yazdık, yazdık... kuyruğuna geldik. En sonunda anılarımızı, düşlerimizi ve önemsiz şeylerimizi bir araya getirdik ve...
Tüyap 19. İzmir Kitap Furarı'na yetiştirdik.
Tüyap 19. İzmir Kitap Furarı'na yetiştirdik.
O kadar kısa bir sürede yayına hazır hale getirdik ki...
Yukarıdakiler esas ve alternatif kitap kapaklarımız.
ve biz...
Aydın Şimşek,
Demet Aksu,
Özer Alptekin,
Müge Buluç,
Utkun Büyükaşık,
Figen Uğur Dölek,
Oktay Esgin,
Caner Fidaner,
Ege Güçlü,
Ahu Güzeldiyar,
Özgün Kabacaoğlu,
Deniz Moralıgil,
Burcu Metez,
Gönül Ocak,
Onur Özer,
Erhan Söğüt,
Sabri Şiriner,
Naime Taşdöğen,
Gülbahar Tofan,
Pınar Üretmen.
14 Nisan 2014 Pazartesi
Anılar, Düşler ve Önemsiz Şeyler'den...
Zarf
...
...
"Yüzüklerin her bir turunda başka bir anı parçasına tutunur gibiydi.
Ağladı, güldü, hüzünlü gözlerle boşluğa baktı.
Saatler sonra yerinden kalktığında dudağında bir ıslık vardı..."
...
...
"Yüzüklerin her bir turunda başka bir anı parçasına tutunur gibiydi.
Ağladı, güldü, hüzünlü gözlerle boşluğa baktı.
Saatler sonra yerinden kalktığında dudağında bir ıslık vardı..."
Parkta/D.M.
(Sahaflardan bulunmuş dört sahipsiz fotoğraftan kolaj)
12 Nisan 2014 Cumartesi
İki Mükemmel Boşluk
İlişkileri bulmaca gibiydi. Her yerden boşluklar çıkıyor, bir türlü dolmuyordu. Zira erkek geçmişinden bahsetmeyi sevmiyordu. Manisa’da doğup büyüdüğünü kaçırmıştı bir keresinde ağzından. Hepsi bu. Gelecekle ilgili bir planı yoktu. “Yarın ne yapacaksın?” diye sorulduğunda omuzlarını silkerek “Ne önemi var?” diyordu. Kızı evinin kapısına kadar getirir, içeriye asla adımını atmazdı. İşi gücü yoktu ama hep bir yerlere yetişir gibi kalkar, giderdi. Erkeğin evinde buluşuyorlardı. Fotoğraflarla dolu bir kutusu vardı. Hepsi kendi resimleri… Güneşte otururken, yürürken, denize bakarken, içki içerken yaz fotoğrafları… Ceket, pantolon, süveterli, bond çantalı kış fotoğrafları… Yüzünün olması gereken yerde ise hep mükemmel bir daire. Her biri için bahanesi hazırdı: yok burnuna sinek konmuş, yok gözleri şaşı çıkmış. Kesip atıyordu kendini fotoğraflardan.
Bir gün, “ne bekliyorsun hayattan?” diye sordu adama. Öyle bir baktı ki kıza, kız yanıt geliyor zannetti. Oysa adam kızın sol gözünün içine bakmıştı o an. Cevap yerine “ya sen?” diye sordu. Kız, göğüs kafesinin orta yernde bir ayaz başladığını o an anlayamadı. Zor bir soruydu, düşünür, taşınır; bir cevap verebilirdi, ancak adam; “gitmem lazım” dedi. Gideceği bir yer yoktu. Bunu ikisi de biliyordu. Yine de gitti.
Kolaj: İki Mükemmel Boşluk/D.M.
(Sahaflardan bulunmuş 8 fotoğraf bir gazete üstüste)
11 Nisan 2014 Cuma
Hafif
"Evde birşeylerin kaybolmaya başladığını fark ettiğinde
günlerden çarşambaydı. Evvela yiyecekler dikkatini çekti. Mutfak masasına
koyduğu kutuda üç dilim üzümlü kek olduğuna adı gibi emindi, ama arkasına
dönüp baktığında iki dilim kalmıştı. Oturma odasındaki sehpaya bir bardak
gazoz ile kekleri bıraktı. On dakika sonra geri geldiğinde bardak yerinde
değildi. Evde ne bir aile üyesi vardı suçlayabileceği, ne de bir sevgili. Umut
yalnız yaşıyordu.
Perşembe sabahı kızartma makinesine iki dilim ekmek koymuştu ki, az evvel
doldurduğu bir bardak çay kayboldu. Mutfakta dört dönerken tost makinesi tık
etti. Makinenin iki gözü de boş boş bakıyordu ona. Söylenerek işe gitti. Akşam
eve dönünce bol mantarlı, bol salamlı, orta boy bir pizza ısmarladı. Sekiz
dilim pizza şiir gibi kokuyordu. Üzerini değiştirip televizyon karşısına geçti,
yalnızca üç dilim kalmıştı kutunun içinde. Gece yatarken mutfak kapısını
kilitledi.
Ertesi akşam eve döndüğünde erzak dolabındaki makarna ve pirinç yokolmuştu.
Sinirleri boşandı, oturma odasında yere oturup hıçkırarak ağladı. Zira
koltuklar da kayıptı. "Bir dilim üzümlü kek olaydı" diyerek gözlerini
sildi...."
"Anılar, Düşler ve Önemsiz Şeyler"deki bir öykümden kısa bir alıntı,
Hafif... (DM/9 fotoğraf üstüste bindirilerek kolaj)