12 Ocak 2016 Salı

Pawn Sacrifice

Benim kuşağımdakilerin orta okul yıllarından üniversite bitinceye kadar en önemli eğlencelerinden bir tanesi satrançtı. Bazı akranlarımızı arada okey adlı bol şıkırtılı kısır döngünün efsununa kaptırmış olsak da, onlar da eninde sonunda yeniden satranç tahtasının başına dikilmiş bulurlardı kendilerini. Gazetelerin ve dergilerin satranç köşeleri olurdu. Satranç problemlerini masaya yatırır kaç hamlede matın mümkün olduğunu tartışır dururduk. İşte o yıllarda dilimize doladığımız en büyük isim Bobby Fischer idi. Bu satranç dehasının kazandığı oyunları kitaplardan dergilerden takip eder, hamlelerini satranç tahtasında bıkmadan tekrarlardık. 

Küçük Fischer

Pawn Sacrifice (piyon feda etmek) Bobby Fischer'ın çocuk yaşlarda satranç oyununa tutku ile bağlanmasını ve bir gün mutlaka Dünya Satranç Şampiyonu olma takıntısını ve bu yolda adım adım ilerleyişini göstermeye çalışan bir film. Ancak ne yazık ki dünyanın bir çok ülkesinde satranç eskisi kadar ilgi gören bir oyun değil ve filmi ilginç kılmak için senaristin olsun yönetmenin olsun seçtiği yöntemler yenilikçi değil. Bilhassa sahne geçişlerini sağlayan ses kullanımı deneyimli izleyiciyi irite edecek denli klişe tercihlerin hayata geçirilmesinden ibaret. 

Fischer Spassky'ye karşı.

Filmde bir dahinin şampiyonluğa ağır ve emin adımlarla ilerlerken paranoyaya yenik düşmesi anlatılıyorsa da, filmin adında yer alan piyon fedasının anlamlarının tamamı üzerinde durulmuyor. Piyon fedası, satranç oyununda önemli taşlara hareket sahası açabilmek için yapılan bir hamle. Fischer yirminci yüzyılda Dünya Satranç Şampiyonu olabilmiş tek amerikan vatandaşı. Satranç oyununda o güne kadar denenmemiş atakları, stratejileri kazandırmış bir deha. Birinci olabilmesi için piyon konumuna getirilen kişinin Fischer'in ta kendisi olduğu filmde es geçilmiş. Kendisi de bir yahudi olmasına rağmen anti semitik ve anti amerikan açıklamaları nedeniyle amerikan pasaportunu yitirişi, o ülkeden o ülkeye savruluşu, vatansızlıktan dolayı japonya'da hapse düşüşü ve nihayetinde İzlanda'nın vatandaşlık vermesi sonucunda yerleşik düzene kavuşabildiği gibi önemli detaylar filmde yer almıyor. Filmin finalinin Fischer'in ileri yaşlarında kaydedilmiş görüntülerden oluşması ve onu zavallı bir kaçık gibi gösteriyor olması anti semitik sivri konuşmaların asla cezasız kalmayacağı gibi düşünceyi izleyicinin aklına getiriyor. Satranç oyununun en önemli kurallarında bir tanesinin filmde sıklıkla ihlal edilmesi gaftan ziyade ciddi bir hata olarak nitelendirilebilir, satrancın en önemli kurallarından bir tanesi oyuncuların en sağında en altta yer alan karenin beyaz olması zorunluluğudur. Filmde siyah kare sıklıkla sağda kaldığı gibi afişte dahi aynı hataya yer verilmekte. Malesef iyi bir konu vasat bir filme dönüştürülerek harcanmış diyebilirim bu film için. Pawn Sacrifice yerine, 2011 yapımı "Bobby Fischer Against the World" adlı belgeseli yahut satranç oyunu etrafında şekillenen başka bir gerçek hikayeyi aktarma derdinde olan yetkin bir sinema diline sahip 1993 yapımı "Searching for Bobby Fischer" filmini izlemenizi öneririm. 


Pawn Sacrifice - 2015

Yönetmen: 
Edward Zwick

Senaryo: 
Steven Knight

Oyuncular: 
Tobey Maguire, 
Liev Schrieber, 
Peter Sarsgaard

Görüntü Yönetmeni: 
Bradford Young

Kurgu: 
Steven Rosenblum

Müzik: 
James Newton Howard

Meraklısına Linkler:

3 yorum:

  1. Satranç bildiğini bilmiyordum Vladimir. Benim okulumda mesela çok kişi bilmezdi. Bilenler ve oynayanlar en fazla üç beş kişiydik. Piyon fedasının Fischer'in kendisi olması yorumuna çok şaşırdım. İçten içe düşündüğüm bir fikirdi. O filmi görmedim, Bobby Fischer against the world'ü izledim ve bendeki izlenim tam olarak buydu. Önce soğuk savaş dönemi sonrasında sırf bir yıldız yaratmak için adamın dengesizliğini sömürüp sağlığını feda etmişler, sonra da rüzgarlar ters dönünce komple adamın kendisini gözden (ve vantandaşlıktan) çıkarmışlar. Benden başka da kimseye anlatamam bunu sanıyordum.

    Ama bir amerikan filmi asla böyle bir bakış açısına sahip olamaz. Olsa da söylemez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyorum ve malesef stranç ve briç oynayabileceğim insan sayısının giderek azalmasına da ayrı bir üzülüyorum. Ama zamanında belki de şanslıydım satranç. o dönemler revaçtaydı, kendi ssatranç setlerimiz olsa da okuldaki satranç odasında ya da üniversite kantinlerinde boş satranç masası bulduğumuzda kendimizi şanslı sayardık, geer oynardık hemen. Fİlm enteresan konuya sahip ama filmin adına Pawn Sacrifice deyip de adamın hayatının en önemli bölümlerini dikkate almamaları dürüst gelmedi bana. Ödül sezonu için yapılmış suya sabuna dokunmayan bir film. Oyunculuklar falan iyi ama filmin kendisi boş olmuş. Yok ama nadir de olsa Amerikan filmlerinde bit şeyler söylemek isteyenler var ama sonra sistem tarafından aforoz ediliyorlar.

      Sil
    2. Hala oynayabilirsin, online hele günün her saati ama senin dediğin başka anladım ben onu. Artık o kadar yaygın oynanmıyor çevremde diyorsun. Bizim okulda satranç odası diye bir şey bile yoktu. Ne de Fransa'daki Üniversitenin kantininde, ne de başka bir yerinde. Sadece nerede gördüm biliyor musun? Adanın havuzunun lokalinde. Haha. Hatırladım. Bir kere tanımadığım çocuklar vardı. Kızlar satrançtan anlamaz demiş ve yenilmişlerdi bana. Dağılmış suratlarını görmek çok şahaneydi. Küçük maçolar.
      Demek bir nesil böyle yetişmiş. Muhtemelen abimlerin nesli.

      Sil

Yorumlar