17 Ocak 2015 Cumartesi

Whiplash

Bunun Jazz müziğinden hoşlanmayanların ve bilhassa "Big Band" ve nefesli çalgı icralarını uzun süre dinlemekten rahatsız olanların ilgi duyabileceği bir film olmadığını en başından söylemek lazım.  

Film; adını Justin Hurwitz bestesi Whiplash'den alıyormuş gibi görünse de, bütün önemli anlarında kelimenin İngilizce'de (argo dahil) taşıdığı bütün anlamları barındırıyor.

François Truffat yönetmenliğe başlamadan iki sene kadar önce kaleme almış olduğu, geleceğin film yönetmelerini konu edinen bir metinde şuna benzer ifadeler kulanır:
"Yıllar sonra yönetmenler kendi hayatlarını ve kendi kişisel deneyimlerini çekinmeksizin filme aktarmayı başaracaklar ve bunların çekmiş olduğu filmler izleyiciye alışık oldukları kurgusal olay örgüsüne sahip olanlardan daha cazip gelecek.
Yönetmen Damien Chazelle kendi müzik eğitiminin ona kazandırdığı deneyim ve gözlemleri, dram türüne giren filmine tıpkı Truffut'un seneler evvel öngördüğü biçimde katmayı başarıyor.

Damien Chazelle


Whiplash ilk kez JK Simmons'un da içlerinde yer aldığı kadro ile 2013 yılında kısa film olarak çekilmiş. Gördüğü ilgi üzerine uzun versiyonu hazırlanmış. Filmin senaryosu, Damien Chazelle'e ait. Müzik filmin içinde önemli bir yere sahip, Alfred Hitchcock'un "The Man Who Knew Too Much" filminin ikinci versiyonunda filmin finaline doğru çalınacak müziğin önemli bir anına izleyicinin dikkatini çekebilmek için yaptığı cambazlıklara başvurmadan seyirciyi notaların arasında gezdiriyor. Ayrıca geçtiğimiz yıl izlediğimiz Grand Piano filminin kotaramadığı gerilimi filme ustalıkla katmış. Film başarılı sayılmak için ne kadar ileri gidilebileceği sorusuna yaıt arıyor, soruya her cevap bulduğunuzda gerilim çıtası bir miktar daha yukarıya çıkıyor. İki ana karakter arasındaki çatışmanın gerilimi, son sahnede davulun son notayı vuracağı ana kadar tırmanıyor.  

İlk gençlik yıllarında davul çalmış olan Miles Teller filmin baş karakteri davul öğrencisi Andrew'ün yolculuğunu başarıyla canlandırıyor. 2013 yılının sürpriz filmi;  artık bir klişeye dönmüş konusunu, seyircinin gözüne batmayan sağlam oyunculuklardan destek alarak kendine has bir dille aktarması ile "The Spectacular Now" olmuştu ve daha evvel canlandırdıkları rollerde rüştlerini ispat etmiş ancak adlarını fazla duyuramamış iki genç oyuncusunu ana akım sinemanın aradığı yıldız adayları arasına taşımıştı. Bunlardan biri Shailene Woodley, diğeri Miles Teller idi. Bu filmden sonra canlandırdığı karakterlere farklı yorumlar katmayı başaran Woodley'in yıldızı giderek parlarken. Teller aynı karakterin versiyonlarını canlandırmaya devam etmiş ve iki yıl içinde kendini yeni "John Cusack" olarak adlandırabileceğimiz bir şablona dönüştürmüştü. Ancak bu filmde Teller önceden canlandırdığı tiplere dair en ufak benzerlik taşımadığı gibi fiziksel olarak geçirdiği değişimin de rolüne katkısı büyük, zira çekimlerin yapıldığı sırada 27 yaşında olan aktör 19 yaşında bir müzik öğrencisini canladırmalıydı. Miles Teller rolünün altından vücut diline ağırlık vererek kalkıyor, ki bu ana akım sinemada erkek oyuncuların fazla yararlandığı bir teknik değil. İyi bir müzisyen olma hayallerini hayata geçirmeye azimli Andrew karakteri filmin başından finaline kadar bir takım testlerden ve değişimlerden geçerek, hırsının farklı boyutlarını açığa çıkıyor. Filmin yükü Andrew adındaki öğrenci ile Fletcher isimli müzik öğretmeninin sırtında. J.K.Simmons ekonomik oyunculuğu ile: gözlerini ve ellerini kullanarak; insanları manipüle edebilen, yalancı ve aynı zamanda iyi müzisyen olan baskın Fletcher katrakterini inanılır kılıyor.



   
Baş karakterinin hayallerine yaklaşma ve uzaklaşma öyküsünü tıpkı başarılı bir davul solosu izlettirir gibi seyircisine sunan filmin konusuna kısaca değinecek olursak; Andrew (Miles Teller) ülkenin en iyi müzik okulunda öğrencidir, bir gece geç vakitlere kadar davul çalışırken efsanevi öğretmen ve okulun yarışmaarda derece almaya odaklı büyük caz orkestrasının şefi Fletcher ona çaılışı ile ilgili bazı öğütler verir. Kısa bir süre sonra da orkestraya yedek davulcu olarak dahil eder. Fletcher iyi bir müzisyendir ancak çalışılması zor bir öğretmendir, orkestradakilere sürekli hakaretler yadırır, hata ihtimaline bile toleransı yoktur, yetenek kırıntısı sezdiği öğrencilerinin sınırlarını zorlamak için seçtiği teknikler ise psikolojik işkence seanslarını andırmaktadır. Film sürekli sınanan Andrew'ün başarılı bir davulcu olarak kendini ispat edip edemeyeceği sualine odaklanır. 



Filmin en önemli kozu Fletcher karakterinin başarısı ancak bu rolün aslında bir zamanlar hayli sık kullanılmış bir şablon olduğunu da anımsamakta yarar var. Kameranın askeri eğitime döndüğü her filmden kolaylıkla anımsayacağınız eğitim başçavuşu tiplemesinde görürüz bunu. İyi bir askere dönüşmesi gereken baş karaktere hayatı zindan eder bu baş çavuş karatekteri, onunla o denli uğraşır ki, karakterimiz nihayetinde çok başarılı bir asker ya da subaya dönüşür (Subay ve Centilemn, Full Metal Jacket, vb). Film başarılı anlatım diline rağmen zaman zaman klişe görsellerden yararlanmakta. Rocky ve Kızgın Boğa filmlerinden ödünç alınmış anları dikkatli gözler kolaylıkla yakalayabilir. 

Öykünün başarısı içine sızan gerçek yaşamdan alınma öğelerin yanısıra, diyaloglara fazla yer vermeyen senaryosundan geliyor. Sinemanın özü olan, görsel öğelerin ustaca kulanımı öykünün akışına ivme kazandırıyor. Diyaloglardaki ekonomik hal filmin en önemli artılarından bir tanesi. Bir diğeri de görüntü yönetmeni Sharone Meir'ın kamerasını ustaca planlanmış bir kareografiden milim aydırmaksızın gezdirmiş olması. Böylelikle izleyici olaylara orkestranın içindeki müzisyenler kadar yakından tanık oluyor. Filmdeki çatışmanın ritmini de belirleyen kurgu, Tom Cross'un eseri. İzleyicinin Fletcher'ı da, Andrew'u da ete kemiğe bürünmüş biçimde hissetmesini kurgunun cesur haline borçlu. Gerekmediği halde üstüste yapılan bindirmeler filmi bir anda MTV müzik klibine döndürebilecekken, giderek yükselen tansiyon ve baş karakterin kişiliğindeki başkalaşma ritimde aksamalr olmadan ekrana yansıyor.



Daha en başından farkına vardığımız gibi Fletcher gerçekleri işine geldiğince kullanan, dahası her konuda acımasızca yalanlar uydurabilen bir kişi.  Filmin bir yerinde Andrew'a Charlie Parker'ın öyküsünü anlatıyor. "Parker henüz tanınmamış ve genç bir müzisyen iken bir gece aralarında Count Basie Orkestrası'nda çalan ünlü davulcu Jo Jones'un da olduğu tanınmış müzisyenlerle bir "jam session"a katılıyor. Charlie Parker o kadar kötü çalıyor ki Jones sinirlenip zilleri aldığı gibi ona doru fırlatıyor. Eğer denk gelse bir uzvunu kaybedebilecek olan Parker bunun üzerine çok hırslanıyor. Aylarca pratik yapıyor, bir sene sonra aynı yerde aynı grupla çalmaya başladığında efsanevi "Bird" doğuyor. Eğer o gece Jones Parker'a "aferin" deseydi jazz müziğinin tarihi başka türlü yazılabilirdi."

Filmin içinde durduğu yere baktığınızda çok hoş bir zamanlamaya sahip olan bu öykü aynı zamanda anlatılanın gerçek olmadığını bildiğinizde apayrı bir işlev kazanıyor. Filmin geldiği o noktada karakterin böyle bir yalan söylemiş olması dahiyane bir buluş ve finalin tahmin edilmesi demek aynı zamanda. Mamafih gidilecek yolun bilinmesi, seyirciyi bu kez başka bir gerilimli bekleyişin içine sokmakta. Yalan yahut değil, öykünün geldiği o noktada atılan adım filmin keyfini öldürmüyor. Yalanı yakalamış olmak sadece bir hediye diyebilirim.     

Bir iki cümle dışında diyalog içermeyen finaldeki performanslar olağanüstü, seyircinin film boyunca dinlemeye alıştığı klasik bir Juan Tizol bestesi Caravan; kimin av, kimin avcı olduğunun birbirine karıştığı kedi fare oyununa eşlik ediyor. J.K. Simmons'un Fletcher karakterinin zihnindekileri son bir jest ile açığa vurması ve kameranın Andrew'e ani dönüşündeki zamanlama için söylenebilecek tek şey var: mükemmel.    

Damien Chazelle bu filmi ile izlenmesi gereken yönetmenler hanesine adını yazdırmayı başarıyor. J.K. Simmons'un bu rolü ile en İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Akademi Ödülü'nü almaması büyük sürpriz olur. Miles Teller'a gelince iyi yönetmenler ile buluştuğunda ilginç işlerin altından kalkabilecek, ilerisi için ümit veren bir oyuncu olduğu artık kesin diyebilirim.


Whiplash - 2014

Senaryo: Damien Chazelle
Yönetmen: Damien Chazelle

Oyuncular:
Miles Teller
J.K. Simmons
Paul Reiser
Melissa Benoist
Nate Lang

Görüntü Yönetmeni:
Sharone Meir

Kurgu:
Tom Cross

Meraklısına Linkler:


8 yorum:

  1. Çok güzel anlatmışsın Deniz.Emeğine sağlık.Çok etkileyici filme benziyor.Sayende film dağarcığımız artıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim Sanem. Vakit bulursan görmeni tavsiye derim.

      Sil
  2. Altın Portakal sırasında her izleyen çok beğendim diyerek çıkmıştı salondan ama ben bir türlü saatini denk getirememiş, meraktan çatlamıştım. Neyse ki izledim, gerçekten izlenesi imiş, siz de şahane anlatmışsınız...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, film hafızasında yer edecek filmlerden bir tanesi daha. İçinde bazı ilkleri barındıran filmleri seviyorum.

      Sil
  3. Artık gitmeyecegim demektir bu filme:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen bilirsin fekat yazıda filmin olay örgüsünü ele veren bir kısım yok. :) Yalan kısmını bilmek filmin son bölümüne doğru biçmde bakmayı sağlayacaktır diye yazdım.

      Sil
  4. Bugünle birlikte iki gün gittim sinemaya.Bilet bulamadım.Tıklım tıklımdı.Hemen doluyormuş seanslar..Bir taraftan güzel sinemaseverlerin ilgi göstermesi.İnşallah bir gün hep birlikte Sinema Kulübünde izleriz.Netten izleyeceğim şimdilik.

    YanıtlaSil

Yorumlar