10 Nisan 2013 Çarşamba

Böyle mi Başlar Öyküler?

Sana da olur mu hiç, hani uzanmış yatıyorsundur,  aniden boşluğa düşermiş gibi hisseder insan?

Başındaki siyah beresi, üzerine siyah kaküllerin döküldüğü siyah güneş gözlükleri, siyah kabanının içinden görünen siyah bluzunun yakaları ve dizlerini örten siyah etekliği ile kapıdan içeri adım atar atmaz şık görünse de gözüme; karşımda masallardan çıkıvermiş gibi duran siyahlığı darmadağın eden kırmızı rugan çizmelere gözlerim takılınca yüksek sesle gülüvermişim, gayrı ihtiyari.

İlk duyuşta “ne nefret şarkı” dersin, bir de bakarsın yarım saat sonra diline dolanmıştır; dilinden atsan, kafandan çıkartamazsın; aynı nakarat döner döner, başa sarar.

“Ya kazanırsa?” diye düşündü kadın “Nasıl gücümüz yetecek o pahalı okula?”

“Ne yazıyor burada?” diye sordu “Okuyamıyorum”

“Ne güzel tişört gözlerinin mavisini daha da çekici kılıyor” demesiyle kalbi pır pır atmaya başladı.

Tiksinmişti kadının burnunun ucundaki ıslaklıktan, ama kibarlığı elden bırakmaması gerekiyordu.

Artık yüzünü bile görmek istemiyordu.

Bankacıların hayal dünyası çorak olur derler…

Karşıma geçmiş inanması güç hikayeler uyduruyordu yine.

“Soğanları hafiften öldüreceksin hayatım” diyen cırlak sesi duyduğu anda pişman oldu sorduğuna, soracağına.

Havadan sudan konuşurken aniden bana döndü ve “Neden bu kadar öfkeyle dolusun?” diye sordu.

Güle koşa tepede ilerlerken piknik alanının çok gerilerde kaldığını da elindeki papatya demetinin ne kadar irileştiğini de fark etmemişti.

“Hop!” diye bağırdı arka tarafta duran yaşlı adam “Ağır ol da molla desinler.”
 


Kolaj: Thomas Allen

2 yorum:

  1. Öyküler bir şekilde başlarda nasıl devam eder bilinmez..En önemliside nasıl sonlandığı..Güzeldi Vladimir..Her zamankisi gibi:)

    YanıtlaSil

Yorumlar