18 Şubat 2013 Pazartesi

Akışı Olmayan Sular

Leyla İçin Şiir
......
"Anne babama baksana. Masanın üstüne kapandı. Uyuyor mu?"

Küçük kızım bu. 

"Uyumuyor. Saklanıyor. Uyumuyorsun değil mi Levent?" Bu da karımın sesi. 

Başımı kaldırmasam rahat vermeyecekler. Başımı kaldırsam, ense kökümde duran kızım bir saattir çiziktirdiğim kağıtların üzerinde Leyla’ya şiir yazdığımı görecek. Çaresizim. Hep çaresizim bu insanlara karşı. Ama kaldırmayacağım başımı işte… Kaldırmak istemiyorum…

Bir anda yok oluvermek… İstediğim bu. Bir sineğe dönüşmek ya da… Bir arıya, bir kuşa, yakalayamayacakları bir şeye… Vızıl vızıl uçup gidivermek avuçlarının içinden… Pırrr… Bir vardı, bir yok… Ya da başımı hiç kaldırmadan, kağıtlarımı da sıkı sıkı göğsüme bastırarak, yavaş yavaş masanın altına kaysam. Orada görmezler beni, son derece akıllı karım ve çocuklarım. Rahat bırakırlar… Kıpırdayabilsem…

Ah, Leyla… 

Leyla deli falan değildi, küskündü yalnızca. Herkese. Canından bezdirmişlerdi onu. Saçına, başına, süsüne özen göstermeyişi küskünlüğündendi. Yüzünün yuvarlaklığını yitirmesi, gözlerinin derinlere kaçması, o ışığın kararması, başının öne eğilmesi, çenesinin eskisi gibi gövdesinin önünde gitmemesi. Hepsi küskünlüğündendi. Ne var ki bunu benden başka kimse bilmiyordu anlaşılan. Deli diye bellemişlerdi onu bir kez. İnatla inanmışlardı buna. Her davranışı, başkasında olağan karşılanan davranışları bile deliliğinin bir belirtisi sayılıyordu. Bense bunun tersini bas bas bağıramayacak, ona yaklaşamayacak, ona elimi uzatamayacak kadar küçüktüm. Gizli gizli şiirler yazmayı sürdürüyordum yalnızca... 




Merdiveni indik. Üç adım daha attık, durdu. Başını kaldırdı yüzüme doğru. 

“Evet ama” dedi, “Güzel ama… Benim istediğim sevgi bu değil.” 

Bir şey demediğimden, ağzımı bile açmadığımdan o kadar emindim ki, korktum. Sesimi çıkaramadım. 

Aklımdan geçenleri okumuş olması mucizesini değerlendirecek bilinç yoktu bende. Korktum. Geriledim. 

“Görüyorsunuz ya…” Bu kez neredeyse güldü. “Size umut bağlayamam. Benim istediğim sevgi bu değil.” 

Çok ilerdeydi benden, çok ilerdeydi. Sesinin kalınlığına bile güvenemeyen, aptal ve hantal bir oğlan çocuğu olarak bıraktı beni. Yürüdü gitti. 

Seslenemedim ardından. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar