26 Aralık 2012 Çarşamba

Çiçek Kokan Odalar

Bir odaya ilk girdiğimde sırası ile, pencerelere, duvarlara, sandalye ve koltuklara, duvar asılı resim ya da objelere bakarım. Girdiğim odada birisi varsa sıra bozulur; ilk önce onun yüzüne, ellerine ve sonra pencerelere, duvarlara ve diğer şeylere bakarım. İnsanlar odanın önünde geçer, sıralamam değişir. Sıralamamı bozan bir diğer şey de canlı çiçeklerdir. Girdiğim odada çiçek varsa, çiçek kokuları odaya attığım ilk adımda gelir burnuma. İnsanı canlandıran, neşelendiren, tazelik yüklü çiçek kokuları ile beklemiş çiçeklerin kokuları farklıdır. Girdikleri vazoda günlerce beklemiş çiçeklerin kokuları hafiften bir hüzün kokusu salar odaya. Çiçekten fazla anlamam, hediye edilecek bir buketin içindeki çiçeklerin manalarını bir yerlerden okumadıkça anımsamam güçtür. Dahası çiçek isimlerini de pek bilmem. Aklımda tutabildiğim görüntüleri ile eşleştirebildiğim çiçek isimleri; nergis, papatya, gül, karanfil, gelincik, zakkum, orkide ve kasımpatıdır. En sevdiklerimden olan zambağı gördüğümde "lily" kelimesi daha evvel gelir aklıma. En sevdiğim çiçek ismi ise kasımpatıdır. Patadanak bitmesi hoşuma gidiyor olabilir, emin değilim. Dafodil ve oleander ise türkçe isimlerini aklımda tutmayı asla başaramadığım çiçekler. 

İsmi ne olursa olsun bir odadan içeriye girdiğim vakit eğer içeride çiçek varsa görüş alanıma girmeden daha içeride çiçek olduğunu hissederim. Gözlerim nerede olduklarını bulmak için gezinir etrafımda. Çiçekleri gördüğümde ise isimlerini hatırlamaya kalkışmam zaten, zarif kokularının burnumdan içeriye girmelerine izin veririm. Odada çiçeklerin olduğunu bilmek beni sanki biraz daha hafif, biraz daha neşeli, biraz daha umursamaz yapar. 

İlk kez gittiğim bir eve mutlaka çiçek götürmeye çalışırım, çiçeklerin havadaki gerilimi azalttığına, kokuları ile insanın kimyasına olumlu etkileri olduğuna inanıyorum.  Geçenlerde davet edildiğim bir evet basit bir demet çiçek ile gitmiştim ilk kez. Evin hanımı yapılan bu jestten çok mutlu olmuştu anlaşılan; bir kaç hafta sonra bir grup arkadaş aynı eve bir akşam üzeri gittiğimizde ilk gidişimde götürdüğüm buketi kurutmuş gelenlere bakın bu çiçekleri Vladimir getirmişti, diyordu. Sanırım çiçekler ile yapılan jestleri unuttuk. Odaları kendi kendine çiçeklendirmeyi düşünecek hal kalmadı insanlarda. Bugünlerde odalarda canlı çiçekleri pek fazla görmüyoruz.  

Ama yine de ne zaman .çiçek kokan bir odaya girsem, gözlerim bütün sıralamalarımdan vazgeçip illaki doğanın bu zarif süslerinin bulunduğu köşeyi arayacak biliyorum. 



7 yorum:

  1. Çiçekleri ben de çok seviyorum, kesinlikle bulundukları yere pozitif enerji veriyorlar..:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O pozitiflik sayesinde kendimizi daha canlı hissediyoruz :)

      Sil
  2. insanlar artık herşeyin fiyat etiketine bakar olmuş Vladimir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın hepimiz fiyat etiketine bakıyoruz, bütçelerimiz belli. Ben insana etiket takanlardan korkarım. Fiyat etiketine bakan insan iyidir, hesabını bilir. :)

      Aslında - İzmir için konuşuyorum - Bir demet çiçeğin fiyatı 5.- ile 15.- TL arasında değişiyor; haftada bir demet, ayda 4 demet çiçek çok fazla ağır olmaz. Kim bilir nelere o beş 15.- TL lar savruluyorken hele.

      Çiçeklerin suyunu değiştirip, değiştiriken diplerinden azıcık kesildi mi ömürleri daha da zuzuyr çiçeklerin :)

      Nergis zamanı şimdi mesela, mis gibi kokarlar günlerce...

      Sil
  3. Bu yazıyı okuyunca, kalktım aslında "misafir" olduğum evdeki çiçekleri teker teker suladım. Çok susamışlardı, ev sahipleri de unutmuştu onları.. Kesilmiş çiçeğe karşıyım ama mis gibi kokan saksılı çiçeklere, balkonda nergis ve sümbül yetiştirmeye, onları arada içeriye alıp koklamaya varım!

    YanıtlaSil
  4. ben hatırlıyorum ama evde bir çiçek düşmanı kuyruklu varken..nefret ederler denilen fesleğinin bile kökünü kuruttu:)

    YanıtlaSil

Yorumlar