12 Ekim 2012 Cuma

Bugün Günlerden Neymiş Meğer...

Bugün de adı sanı olan günlerdenmiş, bir kaç saat evvel öğrendim. Dolapdere dolaylarında bir sigorta şirketinde çayımı içiyordum. Güvenlik beni içeriye girerken görmemiş, e ben de güvenliği görmemiştim zaten. Girdiğim yerden görünmüyordu. Dolapderede ardına kadar açık bir kapıyı görüp de öyle büyük bir şirkete girmemek olmazdı. Elimi kolumu sallaya sallaya girdiğim yer makam araçlarının çıkış kapısıymış. Gittiğim yere kadar planlasam, istesem kendimi zorlasam aslında giremezdim. Ufak çaplı bir güvenlik krizine sebep olduğum için güvenlikçiden buradan özür dilerim  oradayken dilemek aklıma gelmedi işte. Beşer şaşırır, bilirsiniz. Olaylar hızlı gelişti diyeyim size. Neyse ki niyetim kötü değildi, zaten bir görseniz.kötü birine de benzemem zaten. Kriz tatlıya bağlandı, sonra oturduk birisi bana çay söyledi.. Laflarken oradan Maçka'ya gideceğim ortaya çıktı. Bilmediğim bir yerden yola koyulmak hep zor gelmiştir bana, nasıl gideceğimi sordum, bunun üzerine.. .  
"Taksiye binin" dedi birisi. 
"Kapının önünden binin ama" diye tembihledi öbürü.
Sonra taksiye binmemi öneren ilk kişi "Burası Dolapdere" dedi, "Yolda fazla yürümeyin, insanlarla göz temasından kaçının" diye ilave etti. Kendimi filmlerden bildiğimiz Harlem'e ışınlanmış, yine filmlerde altyazılarda dendiği gibi "kafkasyalı bir adam" gibi hissetiğimden olsa gerek gözlerim gereğinden fazla belermiş olmalı ki. kapının önünden taksiye binmemi öneren kişi;
"O kadar korkmanıza gerek yok, tedbirli olun kafi" dedi.
Sigorta şirketinin içinde olduğuma dualar ettim içimden. 

Çayın bitmesine yakın bu günün "Dünya Yumurta Günü"  olduğunu öğrendik, bilmeyen herkes şaşırdı. Ama günün adını bilen nedenini bilmediğinden bugün neden böyledir onu öğrenemedik.

Sonra toparlandım, vedalandım, kapıyı geçerken güvenliğe el ettim. Endişe ile peşimden bakarken, sol yanımdan gelen taksiye el etti. Şanslı günümdeydim. Karşıay geömeden taksiye binebilmiştim  kmseyle de göz göze gelmemiştim. GÜvenlikçiye döndüm bir baktım taksiye sağsalim bindiğim için rahatlamıştı. Artık görevini tamamladığını hissedebilir, az evvel beni gözden kaçırdığını unutabilir,  bütün bir hafta sonu rahat uyuyabilirdi. 

Sonra o kadar dua ve yumurta lafı geçtiğinden midir nedir, takside aklıma Can Yücel in Dua Başlangıcı şiiri geldi...

Yumurtaya can
Can'a yumurta veren Allahım...!
..........
..........


Yani böyleydi işte bu gün de... Maçka'da ise asayiş herzamanki gibi berkemaldi,  Teşvikiye tadından yinmiyordu, hatta adres sorduğum yaşlı mı yaşlı bir bey sonradan peşimden koşmaya çalışıp, verdiği adresin yanlış olduğundan telaşlandığını, yanlış yere gitmeme sebep olacağı için aklı çıktığını söyledi ya nasıl hoşuma gitti anlatamam. Dünya da iyi insanlar hala varmış. Sonra Nişantaşı filan oralar da pek bir güzeldi. Neyse geçelim bunları da.. 

Dünya Yumurta Gününüz kutlu olsun.. Çift sarılı organik yumurtanız bol olsun... Allah iyi insanlarla görüştürsün..... Daha ne diyeyim?






16 yorum:

  1. Amin diyelim.
    Ne kadar sevimli anlatımla olursa olsun o şehirde yaşayamam ben:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşaması zor şehir kesinlikle, gezmek, tozmak, arada bir uğramak için belki :)

      Sil
  2. şimdi okurken aklıma geldi; niye bazı yumurtalar beyaz, bazıları sarı acaba? içinden çıka çıka aynı civciv çıkıyor.

    iyi gezmeler sana :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de bugun ogrendim, aldiklari yeme bagli oluyormus rengi yumurtanin.. gulme ama ben beyaz tavuktan beyaz, sari kahve tavuktan kahve renkli yumurta cikar saniyordum su yasima kadar... sehir cocugu iste..

      Sil
    2. zenci anneden zenci bebek doğması gibi... :) ben de genetik bir şey olduğunu sanmıştım cerenmus, yemler aklıma gelmemişti :))

      Sil
    3. Hakikaten de ilginç ben de sayenizde bu konuyu zamanınd ane çok düşündüğümü anımsadım.. Bu arada bir de benekli yuöurtalar var. Allahtan tavuk yumurtası değil onlar.. :)

      Sil
  3. Değişik bir gün olmuş :))
    Yine de seviyorum o şehri ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aradığım adrese vardığımda, aradıklarımın o adresten ayrılmış olmasını sevmiyorum. Hayal kırıklığının ete kemiğe bürünmüş hali böyle anlarda yaşanan his öebkleri olsa gerek :)

      Sil
  4. O resimdekiler gibi organik olacaksa olmasın bence :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben deve kuşu yumurtası istiyorum. Ama pişirdikten sonra kabuğunu kırıp içindekine ulaşması hindistan cevizi kadar zorsa onu da istemiyorum :D

      Sil
  5. Happy yumurta günü o zaman, ben hala aldığım yumurtaları dolaba koymadan üzerlerine heyecanlı suratlar çiziyorum. Cumartesi, pazar kahvaltıya neşe oluyor işte..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tuttum bu fikri süper eğlenceli bir şey. :)

      Sil
  6. Amin amin:) Çift sarılı yumurta aslen anomalik bir şeydir, yani tavuk bozuk yumurtlamıştır :) Ama onu da satardık hem de iki katı fiyatına:)

    Demek yumurta günüymüş ha:pp

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben çift sarılı yumurta diye satılanlarından alıyorum hep bugüne kadar içinde çift sarı çıktığını da görmedim. Bir enayilik var bende, derinde :)

      Sil
  7. ee ama Dolapdere diyorsunuz. ben gündüz vakti hınca hınç trafikte Kasımpaşadan pangaltıya çıkan yolda öndeki araba stop ettirdiği için arabasını durdurmuş ve sağ arka camı sopayla indirilip arka koltukta duran çantası çalınmış insanım. Allahtan sadece evrak çantasıydı ve içinde yerine konamayacak evrak yoktu. Haa bu arada 5 m. öncesinde sağda park halinde bir polis arabası ve içinde polisler vardı.Bu yüzden mi acaba yıllardır evim Teşvikiyede işim de Maçkada :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok korkunç bir şey atlatmışsınız. Geçmiş olsun. Sanırım eylem yapanlar, öğrenci gösterieri dışındakilere müdahale de istekli değil polis teşkilatımız. :(

      Teçvikiye, Maçka demek.. Pınar Kür'ün "Akışı OLmayan Sular" ve "Bir Deli Ağaç" öykü kitaplarındaki karakterlerin yaşadığı o meşhur apartmanı biliyorsunuzdur mutlaka. :)

      Sil

Yorumlar