11 Haziran 2012 Pazartesi

Yosunumsu Zibidilere Gülen Bir İç Ses

Mimlere karşı bir tuhafım; bazen hoşuma gidiyor, oturup hemen yazıyorum. Bazen de hoşuma gitse bile unutuyorum gidiyor. Deeptone "iç ses mimini" gönderdi geçen hafta, unutacaktım ki bir başka blog arkadaşımın aynı mimi cevaladığını görünce aklıma geldi. Yazmaya karar verdim. Deeptone'a bu güzel mim için teşekkür ederim. 

Konumuz, "İçinizdeki sesi dinler misiniz?"

Aslında benim içimde filmlerdeki gibi bir kafa sesi yaradılışlı ses yok. Ben aklıma geleni yaparım. Hoşlandığım şeyleri yaparım, yapmak istemediğim bir şeyi ise yaptığım vaki değildir. Kafamda habire bana şunu yap, bunu yap diyen bir ses yoktur ayrıca. Bir şeyler düşünürüm, kafamda yazı ile ilgili bir şeyler kurgularım sürekli, hoş bir fikir yakaladığımda oturur defterime not ederim. Susmayı daha çok seven bir yanım var benim. Susanı enayi sanan İzmir şürekasının ağzının ortalarına def_i hacet gidermeten büyük keyif alırım, açık sözlüyümdür. Oradan buradan lafı koyup en samimi, en yakın ahbaplarına kazık atmayı seven hayli kalabalık bir insan grubu vardır bu kentte kimse bilmemezlikten gelmesin şimdi. Tatlı su kurnazı bunlar. Her bir yanları yosun kaplı. Yosunumsu şeylerin tümü gibi kaygan olur bunlar da. Yalakalıkta yosun kadar kayganlaşmışlardır. Sıkıntıyı görünce kayar/kaçar giderler. Yüzleşince şapa oturur bu dandiktatörler.Sustuğum zaman enayi değilim uzun lafın kısası. Baygın insanların yalanlarına körükle gitmiyorum. Bunalırsam çekip gidiyorum, fazla sıkarlarsa da ortaya döküyorum bildiklerimi.   

Sustuğum vakit kafamın içinde bir sesw bana git şunu yap, yok onu yapma gibi direktifler vermiyor. Arkadaşlarla, ya da özel bir gün için birileri ile dışarı çıkıldığında sonbet eşliğinde yemek yemeyi severim mesela. Ama normal zamanlarda yemek yerken, bir on dakika kadar olsun kendimle kalmak isterim. Yemek yerken konuşmayı da düşünmeyi de sevmem, yemeğin tadını çıkarırım. İçimden o an hiçbir ses çıkmaz. 

Bir de tutarsız insanlara çok gülerim ben. Saçma sapan, tutarsız insanların topluluk içinde ettiği abul sabul afları ne kadar saçma olurlarsa olsunlar bir gıdım daha saçma hale getirmekten keyif alırım. Şöyle insanlar vardır hani; hem samimi görünür hem senden bir menfaati vardır gizlediğini sandığı, hem efendi gözükmek ister hem hangi ortamda olursa olsun bilmediği tam emin olamadığı konuda bile en son sözü kendisi söylemek ister, hem misafişrpğerver gibi dabranır insanı davet eder hem de onun o adamın olmadığı ortamda ucu ona giydirecek biçimde boyunu fersah fersah aşmış laflar eder, kendisinde ve yakınlarında olan kusurları görmez, aynı kusur başkasında varsa atar tutar, hem çalışmak istemez, hem de çalışmakta olanlara il güç sahibi oldukları için diş biler, hem karnı doysun, hem pastası olsun ister, hem hiç bedel ödemesin hem de herşeyi olsun ister. Kel ve fodulken güzel ve yakışıklı sayılsın iseter, ister oğlu ister. Bu kabakistan doğumlu tıfıllara çok gülerim işte. Bendeki iç ses abuk insanların subukluklarına gülen bir ses. 

Saçmalıklara gülerim uzun lafın kısası. 



4 yorum:

  1. :)))
    iç sesin güzel tespitlerde bulunmuş:) e bunca şeyi düşünürken, yemek yerken bi 10 dk susmasını istemek çok değil bu durumda:)

    YanıtlaSil
  2. :)
    Sana samimi gibi davranır, ama senden beklediği birşeyler hep vardır. Şu sıra öyle birini keşfettik, ailecek.
    İnsan gıcık oluyor.

    YanıtlaSil
  3. valla bak gülerek okudum bu yazıyı. iç ses kısmını pek sevdim. sonraki eleştiri kısmında biraz taraflısın gibi geldi. izmirliler hakkında doğru düşünmüyosun benceeeee.
    :)))

    YanıtlaSil
  4. Tahmin ettiğim bazı şeyler var ama umarım düşündüğüm şey değildir Vlad:)

    YanıtlaSil

Yorumlar