14 Ekim 2011 Cuma

Vladimir'e Mektuplar - 5

Selam Vlad;

Ben de sürekli komşularımın konuşmalarını dinliyorum. dinliyorum demeyelim de dinlemek zorunda kalıyorum. Üstelik kadeh gibi bir araca gerek duymadan. Çünkü o evde yaşayan 3 kişi de kısık sesle konuşmaktan bihaberler. Yani ben kulaklarımı tıksam da sesleri zorla kulaklarıma doluyor. Bu nedenle onların bütün hayat hikayelerini biliyorum. Bazen üzüldüklerini duymuşsam eğer, ertesi gün sokakta görünce hafifçe omuzlarını pışpışlayıp "üzülme geçer" diyesim geliyor, o kadar içiçeyiz :D

Bana da şu olmuştu : Hamileydim ve Beşiktaş'tan otobüse bindim. Yer vardı oturdum. Ardından otobüs doluverdi. Benim tam tepemde gencecik bir çift geldi durdu. Biraz gittikten sonra erkek olanı eğilip: “Hanımefendi, arkadaşım rahatsızlandı biraz. Acaba kendisine yer verir misiniz?” dedi. "E ben de hamileyim” diyemedim. Halbuki 6.5 aylık hamileydim.:) Kalktım ve kıza yer verdim. O zaman da komik gelmişti.. Şimdi de komik geliyor. Ben de gökten meteor düşse benim başıma düşer diyen biriyim :) Alakalı mı bilmiyorum ama yazıverdim..

Resim Pakistan'daki bir protesto gosterisinden gibi geldi bana. Sanki oykudeki rukus hatun Benazir Butto, rukus hatuna haddini bildirmek icin sabahi zor eden iskilli adam ise ofkeli Pakistan halki. Allah'im bir oyku ve bir resim beni nerden nereye getirdi:)

Hadi canım! Bu senin başına gelmemiştir artık! :)

İşyerinde bu türlü işlere dayanmak çok güç.. Size takmış bir yönetici yada patron varsa size hayatınızın en acı günlerini yaşatabiliyorlar. Bazen senelerce çalışıp haketmiş olduğunuz tazminatınızın kendi cebinde kalması için aklınıza gelebilecek her türlü şerefsizliği de yapabiliyor insanoğlu..Ya da kendi yükselmek için sizi eziyor.
Yalancı şahitler, gizli saklı tehditler, küçük düşürmeye çalışmalar falan filan. Çağın yeni derdi mobbing. Herkes tutturmuş bir yol gidiyor işte. Hangi işi yapsan tadı tuzu yok... Küçük Büyük nerede çalışırsan çalış sorunlar hep aynı. Sorun insan olmak pardon yada insan olamamak:))

Kadıköyde bir süre arkadaşlarımla kaldığım ev cumbalı, ahşap, hani yürürken bile zangır zangır sallanan bir evdi ki adalar depreminde nasıl bir sağa bir sola şeklinde yaylandığımızı telaffuz etmeme gerek yok sanırım. ama ben en çok pencereden kafamı uzattığımda hani eski tipler vardır ya yukarı doğru açılır ve yanlarından iki mandal(ya da adı her neyse işte) tutar işte o mandalların kırılıp camın kafama inmesinden korkardım. neyse bir akşam arkadaşım ziyarete geldi oturuyoruz alt katta oturan komşu hatun hapşurdu ama sanırsın ki yan odada. ben tv den gözlerimi ayırmadan oturduğum yerden "çok yaşa" diye seslendim. aşağıdan da "sende gör" diye cevap geldi. tabi benim arkadaşın yüzü ise gerçekten görülmeye değerdi. tabi iş sadece hapşırmakla yada kısa süreli sohbetlerle bitse iyi kalan seslerden bahsetmek istemiyorum :))

Yazıyı okurken her satırı gözümün önünde canlandı o derece gerçekçi o derece bilindik bizden ve o derece uzakç Tşk ler paylaştığın için



Bizim 4. katta cafe işleten bir adam var, sanki Nuri Alçonun ruhundan fırlayıp çıkmış bir tip, adamın gece boyu sevişme sesi tüm apartmana gidiyordu, haliyle adamın alt katındaki aile apartmandan taşınmak zorunda kaldı, biz artık adamı yanında pavyon kadını tipli biriyle görünce tamam diyoruz akşama olay var :) Toplu yaşama olayları hakikaten enteresan :)

Blogger olup da, kedi beslemeyenini görmedim daha. Pazarlama araştırmalarında çıkan tüketici tiplemeleri gibiyiz. Hayattan veya tamamen atmosyon olayları, hislerini, düşüncelerini yazmayı severler. Hafif içe kapanık görünür, ama beklenmedik anda çok canlı da olabilirler. Kedi beslerler. Vs. vs. vs.

Kedi için trajedi, benim için komik bir yazıydı... Yazıyı okuduktan sonra bende kedi beslesem diye geçirdim aklımdan. Ama apartman da kedi beslemek çok zor, temiz olmayacağınıda düşündüm, bahçeli evim olsaydı beslerdim her hayvandan...


Haberi okudum. Tüm yorumları da. Sevişmek, yanlış mekan ve ölüm.. Sevişgen çifte atılan "sevişme" alt satırlı yorumlarda, bir kıskançlık seziyorum. (Kendinden geçmek buna deniyor,Bak bak hele fantaziye bak hele demirlerin ustunde gibi) Mekana atfedilen yorumlarda ilginç geldi..Hatta biri tavsiyede bulunmuş. Çimen, kum, çakıl yok mu gibi. Ölüm ise komik mi -üzücü mü bilemedim. Ölmüşler sonuçta.. Ne yapıyorlarsa bize nedir ki, diyemediğimiz için böyle işkembeden yorum yazan bir milletiz..Herkes kendi bildiğini doğru sanar ya..


Seviştikleri için aferin diyorum ben onlara, rayları da yaratıcı buldum, Ölüm ise kaderleriymiş demek..

:) Cennete sevişerek gitmek istemişler kopardı beni :)



Ben de geçenlerde bir gazatede gördüğüm haber karşısında kopmuştum bir de ya. Onun fotoğrafını falan bulup da yayınlamak vardı. Şöyle bir şeydi. İnek önündeki otları yemek için önünde duran sahibinin üzerine çıktı, bunu gören eşek gülmekten bayıldı :)) Foto da hakikaten öyleydi yani. İnek sahibinin üzerinde, eşek yanlarında yerde! Hihihi :)

Tamam o zaman şöyle yapalım; oyuncular birbirlerini döverken "hiyaa haaa" diye bağirırlar di mi? Ha bizde ona uygun bir de müzikal yazalım ne dersin?

Anneannelerimiz gidince bayramlar da gitti galiba.. Mendillerinin kokusu... Ellerinin kokusu.. Biz neden sürdüremedik bu eski insanlar gibi olmayı? İnancımızı kaybettik. Offlayıp dururdum ben misafirler akın akın gedikçe evimize bayramlarda.. Kaçıp odama saklanırdım gitsinler bir an önce diye.. Şimdi ise özlüyorum. En çok da anneannemin kokusunu tabii..


Evinde sessizce ölüp kalan yaşlı amca gibi bir sona sahip olmak.. O koku.. Çıkılan tatiller bittiğinde artık... Çağımızın insanının sonu? Böyle olmasın..

Hem all inclusive hem fake rakı. Olmaz böyle şey. Turizm bakanını istifaya davet ediyorum. Gelir mi bilmem..


Benim anannem de bu bayramdan bir hafta evvel bıraktı gitti bizi.o yüzden yazını okuduktan sonra boğazımda yutkunamadığım bir düğüm oldu Vladimir.O gidince ben birden büyüdüm sanki :( İyi bayramlar...

Şu suç ve ceza konusunda yazdığım yazıya çıktı birileri aksi yöndeki görüşlerini bildirtti. Birilerinin evine girip, hakla edinilmiş malları gasp eden, çalan hırsızın, Vladimir’in dediği gibi benden çok hakkı olmasının demokrasiyle bilmem neyle alakası olamaz. Olaya sosyo-ekonomik bakış açısıyla bakıp, irdeleyenleri de anlamıyorum. Ne yapacağız? Bir de ödüllendirelim isterseniz bu hak düşmanlarını. Burada altı çizilmesi gereken nokta; hırsızlığın niteliğidir. Ben ekmek çalmış bir insana 20 yıl hapis verilsin demiyorum ki. Ama bir gece bütün site hanelerine girip, milleti tarumar eden adamında bu toplumda yaşama hakkının olmadığına inanıyorum... Aksini savunan varsa da bir gece uykudayken tanımadığı biri tarafından, boynuna dayanmış bıçak zoruyla okşanırken ses çıkarmayıp, anın tadını çıkarmasını dilerim..

Merak ettim şimdi hani "doğru yol"a döndürme girişimleri, bu yolu anlatma, ikna çabaları var ya hani. peki tamam bir "doğru yol" var kabul ettim bunu. Peki adam, sen bu doğru yolun neresindesin, sen ne kadar doğrusun bu yol üzerinde de bana göstermeye çalışıyorsun? Hele bir kendinden bahset demezler mi insana yahu?...

2 yorum:

  1. Ne güzel bir seri oldu bu :)

    YanıtlaSil
  2. Ben tanıdım kendi yazdığım yorumu:) Birinden eminim ama sanki bir tane daha var bana ait:) Yani sana ait olanlardan eskiden bana ait olan bir yorum:) N!apmışsın sen böyle arkadaşım yaaa:) Çok sevdim çok:)

    YanıtlaSil

Yorumlar