13 Ekim 2011 Perşembe

Vladimir'e Mektuplar - 4

Selam Vladimir;

Çiçek isimli kadınların hikayelerini dinlemeyi seviyorum. Ve diyorum ki: iyi ki benim adım da bir çiçeğin adı...


Çiçek isimli kadınlar etkiketindeki yazılarına baktım. Ful'u okudum. Ve yine dedim: "İyi ki adım bir çiçeğin adı" :)


Yukarki post'un yorumları neden kapalı, bu durumu esefle kınıyorum ve bu haftaki Leman'ın yeni sayısının kapağını "ekliyorum" :p


İlk kez iyi bir eve geçip herşeyi kendi kafama göre yaptırdığım zamanlarda, evimize gelmek isteyen ve çocukları 2-3 yaşında olan arkadaşlarımız "Yannız bizim oğlan çok yaramaz. Duvarları filan çiziyor kalemle." demişti. "Nası yani? engelliyemiyomusunuz(*)?" diye sorduğumda "Hayır" cevabı alınca, "E, gelmeyin o zaman." demiştim. Bi daha da görüşmedik. (*)engelliyemiyomusunuz'u doğru mu yazdım yav? yazarken çok abuk geldi..

“Dinsizin hakkından imansız gelir”e güzel bir örnek:P


Siz var ya, az degilsiniz. Gerci ben, başkaları rahatsiz olmasın diye dünyayı kendine zindan eden annelerdenim ama, yine de sizinle hicbir otobus yolculugunda karsilasmamayi umarim:)

Unutmadığım ve karşılaşmayı dilediğim bir kişi var sadece hayatta. O'na bitti dediğim günden sonra ne haber alabildim ne de bir gün karşılaştım. Sanırım beni çok güzel cezalandırdı ve cezalandırmaya da devam ediyor.

Benim de aklıma getirdin Kabataş Erkek Lisesi yatılı günlerimi.. Bigün bende yaziim..
bu arada "Pazar akşamları çocuklara evlerini unutturmak için yemekhaneye kurulan dandik bir film makinesinden, rutubet lekeli duvarlara çizgi film görüntüleri yansıtırlardı." cümleni okurken yemin ederim rutubetin kokusu burnuma geldi.

Butun hikayelerinizi severek okuyorum, ama dogrusunu isterseniz, huznu sanki daha guzel, daha zorlanmadan yazdiginizi dusunuyorum. Belki neseli anlarin cok cabuk kayip gitmesinden, huznun ise hayatimiza demir atip kok salmasindan.


Cocuklugunuzun huznu, sanki Yasemin'in draminin golgesinde kalmis gibi geldi bana. Ve sanki bu bilincalti veya bilincustu bir tercih sonucu boyle olmus gibi. Kimbilir belki de baskalarinin bizden daha cok aci cektigini bilmeye cidden ihtiyacimiz var, kendi hayatlarimizi daha dayanilir gorebilmemiz icin. Ellerinize, yureginize saglik Vladimir...


Başından geçen bir olay değil mi bu Vladimir?



O kadar gerçek ki anlattıkların. Sanki film izler gibi seyrettim beynimde anlattıklarını. Hiçbirşeyin unutulmadığını söylemiş diğer arkadaşlar ve herşeyin bir iz bıraktığını da eklemek istiyorum... Hatırlanan şeylerin sendeki hissi o kadar değişiktir ki... Bazen güzel bazen se kötü şeyler bu izler. Anlattığın öyküdeki ise gülümsemeyle hatırlanmış. Hiçkimse Yaseminle arkadaşlık etmezken sen; yani hayali sen belki de, bilemiyorum, onunla dostluk yaptın, o seni hatırladığında ondaki iz ona mutluluk verdi ve gülümsedi. Tebrikler

Pes valla. Sigorta yaptırmadan yangın çıkmış. Geçmiş olsun. Alt kattaki komşularla anlaşma tekniğinize bayıldım, ben de aynısın yapıyorum karşı komşuya baya etkili oluyor. O açıyor son ses mevsimlerden sonbaharı bende ona inat Müzeyyen Senar, derken ses kesiliyor. :) Sevgiler.

Cok guldum :) "E hoş geldin dünyamıza Arda’nın annesi." demek... Bizim de Arda'nin annesinden bir komsumuz vardi, cocuklar geldiginde acmadik kapi, girmedik dolap, cikmadik masa, sehpa ve tirmanmadiklari nesne kalmazdi...annesi "ozgur" uyutulmelerinden yanaydi, aradan yillar gecti, cocuklar o ozgurlukten dolayi olsa gerek simdi asiri sessizlestiler...galiba bir anda herseyi vermemek lazim :) (eski adadanbildiriler, artik tasindim...)


Hoş bi anlatımın var

Geçen gün bir film izledim; “Dağların Hakimi” Dağda kaybolmuş kaçan insanlar ve onları vurmaya çalışan avcılarla ilgiliydi. Avcıların daha sonra 12-13 yaşlarında iki çocuk olduğu ortaya çıktı. Ve bu çocukların oynadıkları oyunları gerçek hayata taşımış oldukları öyle açıktı ki. Bir zaman sonra bu çocuklar insanları ekranda öldürmekle yetinmezlerse? O zaman ne yapacağız? Ki bunun olma olasılığı var. Bu oyunlar, bu çizgi filmler onlar büyürken onlara eşlik ettiği sürece bu kaçınılmaz olacak.

Hocam ben kararımı verdim fırsatım ve naktim olduğu ilk vakit ya müstakil bir çiftlik alacağım:) ya da karavana yerleşeceğim. benim apartman anılarımı anlatmakla bitmez. ve evet bu böyle gitmez.

Unutmak daha karmaşık birşey sanırım. Unutmak için yaşamamış olmak gerekiyor belki de..

Yazınızı bir fotograftan esinlenerek kurguluyor olmanızı çok takdir ettim..Şimdi yazdığınız diğer yazılardaki fotoğraflara bakıp, " bu yazıda bu fotoğraf ile ilgili olabilir mi" diye merak edip, okuyabilirim çoğunu.. Bloguma yaptiğiniz kutlama için teşekkür ediyorum ayrıca.. Sevgiler benden...



Kafanın içinde dönüp doluşan insanların hepsine teker teker içinden geçenleri söyle. Valla ben baktım böyle olmayacak sinir harbi oluyorum söyledim herşeyi, eğer içlerinde arkadaşım olanlar varsa da hayatımdan çıkarttım. Bazısına açıklama bile yapmadım bakışımdan anladılar zaten, Selamsız da geçtim yanlarından oldu bitti.Gerçi bunu da nereye kadar yapabiliriz o da şüpheli. Her zaman öldürmek isteyeceğimiz birileri olacak, belki farkında değiliz ama bizi de öldürmek isteyen insan sayısını yabana atmamalı :)


İnsanların sinirimizi bozmalarına müsade verdikçe bu insan sayısı zamanla artıyor sanki.
Gülümse, aldırma geç gittiği yere kadar.


Kaç defa denediysem hiçbir bilgisayar oyununu 5-10 dk'dan fazla oynayamıyorum, sıkılıp, sinirleniyor ve küfür edip bırakıyorum. Nakhar’ı bir oyuna kafayı takmış 5-10 saat durmamacasına oyun oynarken görünce hayret ediyorum. Sanıyorum birazda boş zaman takıntısı beni oyunlardan soğutuyor, okumak, TV'de adam gibi birşeyler izlemek ve dostlarla muhabbet dışında sadece uykuda geçen zamana acımam, eh kediler uykucu yaratıklardır :p

Nasıl olduğun önemli değil, nasıl anlaşıldığın ve görüldüğün önemli. Olay bu. Yazı güzel, teşekkürler

Daha geçen gün aklımda ada vapuru başlıklı bir yazı yazmak vardı. İyi ki yazmışsın.

"İki düş kaçkını" bayıldım bu cümleye düşler kurarsında fakat kafa dengini bulman çok zor..

Ne gülüyosun Vladimir? Allah allah korkuyoruz işte napalım.Senin de çocukluğunda üstüne kedi fırlatsaydı durup durup manyak bir erkek çocuğu ,seninde üstüne tıslayarak veya cırlayarak bir kedi uçsaydı ummadığın anda ve geçirseydi tırnaklarını eline yüzüne, üstüne başına yapışıp kalsaydı sende biraz korkardın herhalde. Kediden ödüm patlar benim ama severim,kıyamam.Aynen şarkıdaki gibi seni uzaktan sevmeeeeek aşkların en güüüzeliiii ;) Bu arada o kedi bence köpekten kaçmış da çıkmış oralara şimdide inmeye çalışıyor ama biliyorsun kediler için iniş çıkıştan zor uğraşıyor hayvancağız.(yine bu arada kocamın lakabı kedidir pek adıyla çağıran olmaz ne garip tesadüf değilmi:) )

Kedi korkusu çocukluktan kalan bir fobidir bence. çocukken ne ile korkutulmuşsan, ömür boyunca ondan korkarsın. Allah'tan, kediden, böcekten, vampirden, hayaletlerden vs vs. Fobilerle dalga geçilmesinden, insanların korkularını gündeme getirip gülünmesine bende karşıyım. Hayvanların içinde büyüdüğümden, kedi, karafatma vız gelir tırıs gider.

Ağaçtaki o kediyi muhtelemen bir köpek kovaladı... Kovalandığında kedilerin ilk yaptığı iştir, yüksek bir yere tırmanmak.


Bu kedi kendinden korkanlardan, korkmuş olabilir..Bir hışımla ağaca tırmanmış, kendisini insanlardan gelebilecek olası tehlikelerden koruyor. Çünkü kediden korkan -bir kedi görünce çığlığı bastığında unuttuğumuz şey, kedininde korktuğu oluyor..


Bir yanım o korkuyu anlayabiliyor.. Kimbilir altında neler saklı o korkunun. Ne çocukluk travması yada kedinin onları tırmalayacağı şeklinde başlayan korkunç bir hayal gücü. Bilemiyorum..Kedilere bayılan biri olarak bilemiyorum...Yinede herşeye rağmen bu korkuya saygı duyuyor, bazı kediden korkan kişilerin yavru kedileri sevebilmeyi denemesini takdir ile karşılıyorum..Ama kediden korkup, köpek sevenleri cidden hiç anlayamiyorum...

Uzun boylu ve iri yarı adamların kedi görünce zıplamaları ve korkmaları çok komik oluyor :) gülüp, utandırmamak için kendimi çok zor tutuyorum. Ben yılandan korkarım, ama sanırım onu bile belli etmezdim yılan görsem.

Hahahah öldüm yaa... Bir de ne soracaktım hea... Gerçek adın Vladimir mi?...



6 yorum:

  1. son cümleye bayıldım; gerçek adın Vladimir mi?

    :))

    bloga leminde bir akım başlatmış olabilirsin Vladimir demedi deme :))

    bu arada yorumların altına isim verme durumunu ben de düşünmüştüm ama sonradan kaldırman çok daha iyi olmuş bence. bu seride biraz da bildiğimiz için tabi her bölümü/paragrafı ayrı ayrı okuyabildiğimiz gibi hepsini birden bir bütün olarak gördüğümüzde de çok farklı ve güzel oluyor yazılanlar. bu nedenle de isimlerle kısıtlamamak iyi olmuş diye düşünmekteyim nacizane...

    YanıtlaSil
  2. Dördüncü mektup biraz daha ilginçti, teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. ben bu seriyi sevdim .. ve seni yeniden okumak ne guzell ..

    iyi ol lutfen !

    : )

    YanıtlaSil
  4. Beenmaya;

    Yorumların hepsi de güzel, güldüren, d
    üşündüren, üzücü olanlar bile var. Biz hep ziiyaret ettiğimiz blogu okuyoruz. Belki bazen diğerleri de ne demiş diye başka yorumları kendimizi yorum bırakırken okuyoruz ancak o kadar güzel yprumlar var ki.

    Keşke herkes bu işe kalkışsa o güzelim yorumlar arada kaynamasa.. :)

    YanıtlaSil
  5. Ali Zafer Sapci;

    Ben teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  6. Lô - Lâ;

    Yok yok düzeldim artık. Sadece biraz daha fazla dikkat edecekmişim kendime. Ben de cahil cesareti vardır böyle yıllar önce yaz günü zatüre geçirmiş, ayağa kalkıncada arkadaşlarla sırt çantalarımızı alıp, hoşumuza giden yerde çadırla konaklaya konaklaya egeyi arşınlamıştık. AMa artık çılgınlık etmeyeceğime götre düzeldim tabi ya...

    Teşekkür ederim. :)

    YanıtlaSil

Yorumlar