17 Ekim 2011 Pazartesi

Geçer, Gider....

2007 yılında başlamışım burada yazmaya. Daha önce başka yerlerde, başka isimlerle de, Vladimir lakabı ve bu bickin varyasyonları ile yazmışlığım olduğu için buradaki ömrümün bu denli uzayacağını hiç düşünememiştim. Buradan boş düşüncelerimi ve diğer şeylerimi paylaştım sizlerle. Bir sürü de öykü karalamışım, hayatımdan, dostlarımdan, kazandıklarımdan, kaybettiklerimden bahsedip bir haylı kafa ütülemişim.

Blog yazmak da okumak da ayrı bir keyif. Zaman içerisinde kimleri kimleri takip etmişim, sonra unutmuşum. Bazıları yazmayı bırakmış, uzun süredir bir iz bırakmamış kendi bloguna. bazıları hiç durmamış hep yeni birşeyler paylaşmış insanlarla. Kapanmışız bir kaç kez, haksızlığa uğradığımız için üzüntü duymamak mümkünmü ama üzüntü sindirmemiş bizleri öfkelenmişiz, açıldığında sevinememişiz. Hayatımda dört yılda neler neler değişmiş. Ya sizlerin hayatlarında neler değişmiş blog yazmaya başladığınızdan beri? Bütün bunların izleri hep bloglarınızda ve benim blogumda var.

Ben yazmışım, günden güne daha çok paylaşır olmuşum. Bazen bunalınca herşeyden uzakta kalmak istiyor insan. Ben de o bunaltılı dönemlerden geçmişim. İzlerini burada görmek mümkün. Yaşamı kayıt altına almışız burada; bir bölümünü. Aklımdan geçenleri paylaşmışım sizlerle. Ama en güzeli ne biliyor musunuz? Sizler de bana yazmışsınız. Okuduğumuz yazılara bir selam çakmak niyetiyle yorum yazmak da ayrı bir keyif. Yazmayı da okumayı da seviyoruz. Kimselerin dikkat etmeyceğini düşündüğümüz bir ipucu bırakıyoruz yazılarımızın içine, sonra birisi gelip onu yakalayıveriyor. Hayatımın cümlesi gibi bir cümle yazmışım içinden bir kelimeyi özellikle seçmişim, sonra bir blog arkadaşım gelip yakalamış o kelimeyi. Nasıl mutlu olduğumu, o anı o kadar iyi hatırladım ki tekrar okuduğum vakit eski yorumları. Yaşadığım apartmandan bahsetmişim ve "bizim bloğa hırsız girdi" diye yazmılım bir arkadaş, "Nee Bloga hırsız mı girdi diye heyecanlanmış" falan. Bunlar çok tatlı anılar. Anıları ziyaret etmek lazım değil mi? Yoksa unutulup gidiyorlar. Kontrol panelinden yorumlar sayfasına girince hepsini derli toplu bir arada görebildiğimi kelfettim bir kaç ay önce. Öğrenmenin sonu yok işte.

Yazdıklarınızı, yorumlarınızı okudum, bir bir üstüne, dörtbin taneyi geçen yorum olmuş. Binlerce yorumu alt alta okumak sanki zamanda yolculuk yapmak gibi oldu benim için. Yorumları baştan sona okuyunca eski bir dosttan gelen bir mektubu okur gibi hissettim kendimi. Ben hayatımda bu kadar uzun mektup almamıştım hiç. Aralarından seçmesi zor oldu. Her yirmibeş adetlik sayfadan birer tane almaya çalıştım ama bazen daha fazlası da çıktı. Sonunda yılların içinden süzülüp gelen sizin yazdıklarınız 30 sayfayı buldu. Hepsini almak istesem yüzlerce sayfa olurdu. Seçtim, ama kısaltmak istesem de içlerinden bir tanesini bile silmeye kıyamadım. Bir kaç gündür Vladimir'e Mektuplar başlığı altında sizin yazdıklarınızı sizlerle paylaştım.

Bana yazdığınız içten yorumlarınız ve acısıyla, tatlısıyla, hüznüyle ve neşesiyle tüm mektuplarınız için size teşekkür ederim.

Ve dört yıl geçmiş.

Zaman görevini yerine getiriyor. Göğümüzden sabırla geçiyor, bizi sınıyor, sevindiriyor, ve daha bir sürü şeyler yapıyor bize, öyle süzülüp geçerken.

Daha da geçer mi?


Dört yıl içindeki bannerlarımdan ve avatarlarımdan bazıları

16 yorum:

  1. umarım daha çok olur.
    Ve bu yazı çok duygusal.

    YanıtlaSil
  2. Bir an "Haydi bakalım, buraya kadarmış.. Hoşçakalın.. " diyorsun sandım:) Yazının sonuna zor yetiştirdim nefesimi Vladimir.. Alacağın olsun; bu yaşlı Pazartesi insanının yüreğini hoplattın. :)

    P.S. Algılarımda bir bozukluk var da olabilir tabii:)

    YanıtlaSil
  3. Selam Vladimir,
    Mektubun her türlüsünü çok severim:)
    Bu yazdıklarınız da yorum mektuplar.
    Ne hoş düşünmüşsünüz. Blog dünyasında sizin kadar deneyimli olmasam da, sizin bloğunuzu yeni biliyor olsam da, bu mektupların arasında kendi yorumumu görmek hoşuma gitti. Sevindim. Büyük bir uğraş vermiş ve bizimle paylaşmışsınız. Teşekkür ederim. Keyifle devam edeceğiniz yazılarınız olsun.

    Mahsus selam ederim:)

    YanıtlaSil
  4. Hani böyle eski kadınların sabahlıkla geçiverip mutfak köşesinde bir kahve içip sohbet ettikleri komşuları vardır ya Vladimir, sevdiğim Blog yazarları da benim için öyleler...

    YanıtlaSil
  5. Domatessuyu;

    Ekim ayının karanlık gökleri halimden mesuldür. Çünkü hüznümün bir numaralı müsebbibi işte bu aydır. :)

    YanıtlaSil
  6. Karōshi;

    Sen satırları da satırların aralarındaki izleri de şıp diye yakalıyorsun. Bu yazıyı yazarken aklımda gitmek vardı. Böyle bir gidiş fazlası ile şık olurdu aslında. Ama gitme fikri epeydir var. Çoktandır yeni bir bloga başlama niyetim var, Vladimir'i bir kenara koyduğumda kendi gerçek ismimle bir şeyler yazmak istiyorum. Ama tam karar veremedim biraz terazi tembelliği, biraz eskiden çok defa bloglarımı bırakıp gitmişliğim oldu. Hele bir seferinde her şeyi silerek ve kopyasını bile almaksızın üstelik.

    Bu konuda şimdilik netleşmiş bir girişimim yok ama hissettiklerin doğru :)

    YanıtlaSil
  7. Hayal Kahvem;

    Çok teşekkür ederim. Aleyküm selam derim ben de :)

    Yorumları topluca görebilmek çok ghoş oldu. Kısalta kısalta on gönderiye indirebildim anca, daha da kısaltmasını beceremedim. İçim elvermedi :)

    YanıtlaSil
  8. Özgür Ceren Can;

    Bu çok güzel bir söz, çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  9. bir ah dedim oncesinden, acaba mi ..
    okuduktan sonrada baska turlu bir ah cektim icimden sevgili vladimir ..

    insanin omrunden akan o dort yil ne ki .. neler, kimler gelip gecmis, ne badireler atlamisiz degil mi..

    ama yine buradayiz, ve sende buralardasin ve hep burada bizlerle ol .. vazgecilmez yazarlarimdansin sevgili vladimir ..

    iyi ki varsin : )

    YanıtlaSil
  10. Lô - Lâ;

    Evet neler neler olur o sürede :)

    Sen de ben de ve hepimiz iyi ki varız :)

    YanıtlaSil
  11. Dün akşam aklımdan gene logu kapamak geçti benim de. Açıkçası özgür yazamamaya başladım. Kaçmam lazım. Bu kez adıma da sonsuza dek veda ederek... Ne zaman yaparım bilmiyorum. Sen kal ama.. Sen gidersen eğer, arar bulurum ki hem. Sözcüklerini tanıyorum. (Kılık değiştirirse sözcüklerin, bilemem tabi:) )

    YanıtlaSil
  12. Karōshi;

    Gitme, bak. Senin yazman lazım. SOnra bir gidiyorsun birbuçuk sene bulamıyorum. Yazman şart. Başka yolu yok.

    YanıtlaSil
  13. aaaa delirtmeyin adamı bakayım! geçmişler karşı karşıya yok ben gidiyordum yok ben de düşünüyordum diye yorumlaşıyorlar. ne sen Vladimir ne de sen Karöshi bir yere gitmiyorsunuz. tamam ben sizi zaten bulur, görür, bir şekilde okurum o ayrı ama siz yine de gitmeyin kalın buralarda...

    YanıtlaSil
  14. Beenmaya;

    Tamam tamam gitmiyorum. Zaten üşenmessem gideceğim yer kendi asıl ismimle bir blog olur. Yeni bir şey açmaya üşeniyorum sadece :)

    Ama Korashi gitmesin diye kampanya düzenlerim bak

    YanıtlaSil
  15. Benım de sozlerım dusuncelerım olmus bu son yazı :)



    uzunnn cok uzun zamanlar yaz vladımır

    saglıkla
    guzellıkle devam etsın blog hayatın..

    YanıtlaSil
  16. Beenmaya'm,
    Biz hala buluşacağız değil mi? Blogta kaybolmayız canım, o kadar da değil.Açar sorarsın zaten/açar söylerim zaten nerde olduğumu.
    Ve Vladimir;
    Aslında o dönem ben sana maille bildirdim diye anımsıyorum ama belki bir karışıklık olmuştur.
    Ve hepimize;
    Oturun oturduğunuz yerde. Yazın yazdığınız yerde.. ne bu canım açtım kapadım.. açtım kapadım.
    P.S. Beenmaya bağırmış gitmiş blogunda; ben de aynını yapayım dedim. Ofistekilerin dikkatini çekmesem daha bağıracağım ama şimdilik yeterli. Evet.

    YanıtlaSil

Yorumlar