6 Ağustos 2011 Cumartesi

Sahte Bloglar

Sahte blogları niye yaparlar biraz olsun anlamaya çalışıyorum. İnternet ortamında ilgi çekmek isteyen bazı insanlar, gerçek kimliklerini gizleyerek ve bolca da internetten toparladıkları resimler ile bir karakter inşa etmeye başlıyorlar. Bunların sahip olduğu bir özellik de arkalarında bulunan kişinin gerçek kimliğinin gizlenmiş olması.

Sahte blogların ortak özellikleri şunlar;
- Gerçek hazırlayanı belli değil,
- Bloglarını günce gibi tutuyorlar, sözümona başlarına gelenleri anlatıyorlar.
- Büyük bölümü yazılarını başka yerlerden toplamış olduğu kişilere ait resimler ile destekliyor, facebook, ya da fotoğraf siteleri olabilir.
- Güncelre bazen ara verip başka blogların sahipleri ile alay eder tarzda yazılar yazıyorlar.
- Bunları farkedip sahte olduklarına dair yorumda bulunursanız size sardırıyorlar.
- Sizin bogunuza gelip küfür, hakaret içeren notlar bırakıyorlar.
- Kimisi kimliğine dair ufak da olsa izler bırakıyor saldırıya geçince. Mesela sizin üye olduğunuz bir blog hareketinin içinde moderatör olabiliyor. Oradaki görevini ciddi biçimde yaparken sahte kimliği gerçek kimliği ile yapamadığı işlere alet oluyor.
- Bloglarında mutlaka sansasyon yaratma amaçlı yazılar var
- En büyük amaçları ilgi çekmek.
- İlgi çektikleri vakit resim stokları bitene kadar düzenli biçimde yazıyorlar.
- Büyük resim stoğu olanlar ilk başlarda çok sık yazı yazsalar bile bir süre sonra hevesleri sönüyor, blog yazılarının arası açılıyor da açılıyor sonra böyle bir blogları olduğunu unutyorlar.
- Hepsi de başladıkları gibi bitiyor, gerçek blog kişilerinde olduğu gibi elveda, ya da taşındım yazıları olmadan birden bire susuyorlar.
- Hepsine ikinci bir blog pas veriyor. Pası asıl blog asla almıyor. Ya kendileri yapıyor bunu yan blogu ya da onların yaptığını hayranlıkla izleyen ve onların etki alanından kendilerine blog alanı inşa etmek isteyen birisi.

Benim bir dönem denk geldiğim bir kaç sahte kimlikli blog şunlar.

Salih ve Hande: "Gerçek bir aşk hikayesi denen şey yalan değilmiş" sloganı ile geniş bir izleyici kitlesine ulaştı bu blog. Birbirine aşık iki genç, araya giren kıskananlar. Ekşi sözlükteki bir kaç kişinin ilgisini çekince kalabalık bir okur kitlesi yazılanlara üşüştü ve Hande'ye de Salih'e ayrı ayrı akıllar veremye başladılar.


"2. Ayımızda sana bu blogu hediye ediyorum. en sevdiğim. iyiki hayatımdasın. Aşkımızı çocuklarımız burdan okusun. Birbirimizi nasıl sevdiğimizi burdan görsünler. İlk aşkım, ilk erkeğim, ilk öptüğüm dokunduğum, hissettiğim erkek sensin. Sana yemin ederim ölsen bile başka bir erkeğin dudaklarına değmez benim dudaklarım. Böcüşün Hande."

"Seni seviyorum beni bırakma hayatımın aşkı. Lütfen beni terketme senden binlerce kes özür diliyorum. Biliyorum bunu okuyorsun biliyorum terketme beni. Kuzenime biz ailede abi diyoruz. O yüzden sana abim dedim. Abim gibi ama kuzenim o. Bu kez yalan söylemiyorum annemin üzerine yemin ederim ölüsünü göreyim o kuzenimdi. Özür dilerim abim derken aslında kuzen abim demek istemiştim ama sen anlamadın. Ama yemin ederim aramızda birşey yok, sadece geçmişte 2 ay hoşlanmıştık onla. Sonra geçti abim oldu. Terketme beni lütfen. Sana asla yalan söylemedim abim dedim ama ben ona abi derim. elimde ilaçlar var eğer gidersen bunları içerim. Seni ölümüne seviyorum derken ben sana şaka yapmamıştım"

"Kızlar özellikle bu lafım size, ağzı bozuk kadınlar gibi davranmazsanız sizde salihim böcüşüm gibi aşklar bulabilirsiniz. Ama bu halinizle size çöpçüler bile bakmaz."

"Salihimle son zamanlarda biraz aramız bozuldu. Bana haber vermeden marmarise gitti. ne telefonuna ulaşıyorum ne mailine. Halamın kızına dövme yaptı sırtının altına biraz. Halamın kızı bunların evine gitmişti dövme yapması için. Bana dövmesini gösterdi, belinin orasıyla kalçasına yakın biryere ejderha yapmış, ejderhanın kuyruğu kalçasının oraya gidiyor. Sinirlendim halamın kızıda olsa kalçasını görmesinden hoşlanmadım. İkisinede güvenim sonsuz ama o sırada çok sinirlendim, salihle kavga ettik halamın kızının kalçasına baktın diye suçladım onu. oda bana kızdı "pirensesim, dünyanın en güzel sevgilisi benim sevgilimken neden başkasının .... sına bakayım. Sen benim bitanemsin ben pırofösyonel bir dövmeciyim. Orasına gelince gözlerimi kapatarak yaptım. Hiç bakmadım" dedi. Bende inandım ona. "


"O kadar zorluk zahmet sonrasında hayallerim gerçek oldu. Salihle dünya evine girdik. Düyüne kadar başımıza çok şeyler geldi. Babamgiller istemiyordu zaten. Bana hiç yardım etmediler insanın ailesini seçmiyor oluşu çok kötü :( Bunu bir kez daha anladım. Salihimle erkeğimle demirden sert böcüşümle evlenmeseydim ortada kalacaktım ve hayatım boyunca babam denen adama çay pişircektim.

Düğünümüz biraz zor oldu ama, kına gecem salihlerin evinde oldu. Biraz az kişi geldi, mahalledeki kızların nerdeyse hepsi beni kıskanıyordu çünkü. Herkesin isteyip sahip olamadığı bir adamla aynı yatağa baş koyuyorum. dedikodulara mahal vermedik, yok ben subaylarla düşüp kalkmışım kendimi salihe yamamışım, yok salih travestilerleymiş, yok hırsızmış salih, yok annesi babasını öldürmüş beni de öldürecekmiş, yok salihin başka metresleri varmış. Bunlar gibi kenafir gözlü, yobaz, örümcek kafalı insanlar yüzünden böyle oluyor.
Bide düyünde Salih biraz sarhoş oldu bakkal mustafa abiyle birbirlerine girdiler, sonra ayırdılar. bi de benim kırmızı kurdelam takılırken aslı denen o... bağırdı. Dağıttığımız bütün leblebileri de yedi bu kadar görgüsüz birini görmedim hayatımda. senelerce salihimle evlenmek için bi yerlerini yırtan Aslı hanım ben evleniyorum diye kıskançlığından çatladı, gitmiş salihe demişki son defa gel ..... yapalım. Salihte yapmamış tabi canım sevgilim. artık o defterleri kapadı, dediki bir erkek bir kızla evlenmeden önce ... yı herkezle yapabilir. Ama evlendikten sonra sadece karısıyla o işi yapmak istiyordur, ama karısı da herşeyi yapmak zorundadır diye. Salihimi o kadar çok seviyorum ki felesefeci gibi aynı. Çok haklı bence, erkek böcek gibidir her çiçekten bal alır.

Büyük badireler, iftiralar, aldatmalardan geçerek evlilikle sonuçlana bir ilişkinin karikatürize edilmiş haliydi. Başladığı gibi aniden bitti.

Vermiyorum; "Kalpkırıklıkları ile dolu dünyama hoşgeldiniz." diye söze başlayan Hande'nin Salihi'ne gönlü kaymış evde kalmış tombik bir genç kız tiplemesiydi bu. Arada lezbiyen imalarla sansasyon yaratmayı denemiş olsa da uzun ömürlü olmayan bir blogdu. Salih ve hande'nin kararlılığını taçımıyordu.

Yazıları genelde aşağıdaki minvalde seyretti:

"Karaya vurmuş bir sandal gibiyim. Artık gücüm yok. Hiçbir şeye önemvermiyorum. Tükendim. Köşemde ölümü bekliyorum adeta. İnsanların entrikalarından bana ne? Artık n'aparsanız yapın, asla canımı acıtamazsınız. Ümit etmeyi de, ağlamayı da, hayal kurmayı da bıraktım. Sizin tuzaklarınıza düşmeyeceğim, zerre kadar değervermiyorum hiçbirinize. Artık gün batımlarında göz yaşlarında boğulmak yok."

"Düne kadar birisini yeniden sevebileceğimi birisi bana söyleseydi oracıkta benzetir paylardım kendisini.Ama şimdi öylemi bir internet sitesinde kadın adamı öyle bir anlatmış ki görmeden aşık olmak üzereyim. Çok yağız, yumurta gibi çocuk. Sevgilisi olucak kadın da sıçırtmanın teki. O adama asla layık diyil. Şimdi hemen marmarislere kadar gidip onu kendime aşık etmem lazım. Gerekirse büyü yaptırır kendime bağlarım. Çocuk cidden duyarlı ve sanatçı ruhlu bir erkeğe benziyor. onu elde edeceğim. Şimdilik sevgilisi olan karıya zerre kadar şans vermiyorum. Şans dile bana sevgili blok."

"O bira içmeye götürdüğün bitli karı inşallah böyle şişmanlasın. Sen de rezil ol bak bakalım nasılmış. O löpür löpür kolları ile sana uluorta sarılsın, tüpürüklü tüpürüklü dudaklarınla yapşak yapşak seni öpsün. Deodorant kullanmasın, soğan soğan koksun. Kokusu üzerine sinsin de tüm millete rezil ol. Herkes müstehakını bulurmuş sen de buldun sonunda. Beni de bir daha arama ararsan hatrım kalırsın ararsan sana yüz vermiyorum bilmiş ol. Al o şişko karıyı da ne halin varsa gör."

"Burnundan fitil fitil getirteceğim ayaklarıma kapandırtacağım seni. Sen benim kim olduğumu bilmiyorsun. Bilsen korkundan tirtir titrerdin pis öküz. İğrençsin ama bilki sana zerre kadar değer vermiyorum artık. Vermiyorum vermiyorum vermiyorum."

"Şu blog dünyası ile bir ucundan tanıuşma fırsatı buldum. Malesef. Malesef diyorum çünkü bir sürü, yozlaşma sonucunda ağır derecede uyuzlaşmış tipler de var"

"Böyle zarif bir elbiseye bakınca insan ne kadar mükemmel ve muhteşem hayaller kurmaya başlıyor."

"Sabah kalktığımda annem eve temizliğe gelen kadınla benim dedikodumu yapıyordu. Vay öğlenlere kadar yatıyormuşum da ev işi bilmiyormuşum da. tamam hanfendi tamam. Sen beni el bebek gül bebek büyüt şimdi de benden iş bekle, temizlikçi değilim ben diyememedim tabi ondan sonra günlerce somurtsun."

"Bir sürü insanın yoldan çıktığını adının çıktığını duyuyoruz sonra. Ailemi utandırmayı asla istemem. Çünkü ne yapsanız sonunda duyuluyor."

Garabet bir blogdu bu da. İnsanlar seyredilmeyi çok seviyorlar madem, neden kendilerini gizleyorlar onu anlamıyorum. Son dönemelerde bir travesti tiplemesi belirdi, gelip gelip yorumlara ana avrat söven küfürler yazıyor ve kayboluyor, yayınlamıyorum tabi sataşmalarını.

Miss Paradis; Kendisini Show Girl ve Stil Danışmanı olarak takdim ediyor ve şöyle anlatıyor: "Free çalışırın. Hoppa takılırım, gezerim, tozarım, yeni yerler keşfederim, başkaları gibi bir tarafımdan atmam gider görürüm, kendim gibilerle gezerim, başkalarınla gezmem.. Ruhumu özgür bırakırım buna laf edeni azarlarım... Çocukları ve hayvanları severim başkalarının bunları sevmesine tahammül edemem, dengesizin önde gideniyim, bir dediğim bir dediğimi tutmaz, özgürüm dedim ya, Sepsert yazılar yazarım, sep, sert işte, sertliği severim, sert cümlelerimin arasına sert argo kelimeler kaçmış olabilir, ay napiym olur o kadar bunlar size sert gelmesin... Kimseye kendimi kabullendirmek zorunda olmadığım için kendi görüşlerimi illaki onlara dikte ettiresiye kadar hop otururum hop kalkarım, her şeyi ben bilirim... ve kibar olmak zorunda değilim ay... Kendime güvenim tamdır... Bu meslekte kendine güveniceksin hayatım... Sosyal bir kızımdır, kızoğlan kızımdır yanlış anlaşılmasın ve burada makaram sarı bağlar ah hah hayttt... Yazdıklarımdan rahatsız olanlar olabilir, bu umurumda bile deyildir ayyYYY...Herkesin bir hayatı vardır ve herkes kendi hayatını yaşamalıdır... O yüzden herkes illlaki benim dediğim gibi yaşamalıdır. Böyle bir tutarlılık içindeyim. Anlatılmaz yaşanır."

"Belkide hayatımın en ızdıraplı günlerimi yaşıyorum... Yirmi gündür anamı ağlattılar.. Zaten asabi ve heyheyli bir tipim bir de üzerine dövme gibi riskli bir hadise eklendimi büsbütün çekilmez bir insan oluyorum. Paris Hilton gibi önüme geleni haşlıyorum."

"Bizim dükkan iki gün kapatma aldı belediyeden. Çekemiyorlar tabi buluyolar uyduruk bi gerekçe. Sanki restoran mübarek. Klas taklit şovlar yapıyoruz. Kıskananlar oluyo tabi. İpini koparan bizi şikayet ediyor. Ben de onları ediyorum elbette. Hiç acımam.

Neyse bahane oldu iki gece evde yatarım malaklar gibi mutlu mutlu.

Odamı temizlettim bizim kezbanlardan birine. Leş gibi olmuş orada burada sütyenler korseler atılıydı. Obur ama eli hamarat bu Jalenin. Böyle giderse gözüme girer. Hoş ayı kadar oldu gözümden kaçmak istese kaçamaz ya. Hadi neyse. "

Blogunda yaptığı anket dikkatimi çekti; Bir kadının en güzel yeri neresidir diye sormuş sonuç iki yanıt arasında eşit dağılmış "Makyajı" bir de "Boy firendi ya da varsa kocası"

"Eski boyfriendimden kalan bi alışkanlık. Atamıyorum bi türlü üstümden. Gündüz kuşağındaki evlendirme programlarnı izliyorum arada. Aman allahımmm. İnsan bu programı izleyince ordaki erkeklerden de kadınlardan da tiksinti duyuyor.

Bu programlardan birinde bi tane sarışın kenar mahalle kızı var bir tane. Yavşak gibi gülüyor. Ben bugüne kadawr böyle densiz gülen bi travesti görmedim. Azcık eski sevgilimin kahkahalarını andırırdı. O da görünüşte erkek ama azgı homolardandı. Bir kahlahası vardı. Ben bülent Ersoy kahkahasını ve Zerrin Özer gülümsemesini hanımefendi gülüşü sayan bir olarak sevgilimin kahkahasına orospu kahkahası derdim bazı. Zaten o kahkahaları yüzünde ayrıldım. Eve geldim bir gün kahkahalar geliyor benim yatak odasından. Odaya bir girdim bizimkisi benim sahne kıyafetlerimden en frapanını giymiş, kahkaha atıyor kendi kendini süzüyor. Ağır ve iğrenç bi makyaj yapmış. Rüküşlüğün bu kadarı bitirdi koca ilişkiyi. Özür dilerim ama bir yatakta iki kadın olmaz. Hemen orda ayrıldık"

"Hayranlarımla, beni izlemeye gelen sevgili izleyicilerimle mesafemi hep korurum. Geçen gün evden iş yerine tuvaletlerimi yükletiyorum kamyonete. Tek başına bırakamıyorum bizim kezbanları hayvan gibi üst üste atıyorlar şifonları taftaları. Sonra hepsi buruş buruş. Sahneye öyle buruş buruş kırış kırış çıkmam, çıkartmam kendimi. Yıldız gibi Tilbe gibi pejmurde yakışmıyor asaletime."

"Başlık bulamıyorum ayol: Blog tutmak ne zormuş bazen burayı aksatıcam diye sinir oluyorum. Aksatmıyayım diye napıcağmı şaşırdım belki gene bıralırım ama şimdi olmaz. Hızımı bi aliym önce. Bazen de başlık bulmak beni ciddi manada zorluyor."

"Günlerdir rahibe gibi eve kapanmıştım. İşten eve evden işe zombiler gibi olmuşum. Sabah yat akşam kalk işe git. Sinirlerim yıpranıcak diye korkuyordumki tam yatmıştım dört saat falan olmuştu telefon yırtık dondan çıkar gibi çaldı. Ayy diye can havliyle sıçramışım kuştüyü yatağımdan. Bir baktım bizim Buse deyilmiymiş gel diyo alışverişe çıkalım. "

Bu da biraz tavsatmış son günlerde yazdıklarını, sahte blogların ömrü sayılı gün elbette.

.




15 yorum:

  1. Bunlardan daha tehlikeli bir grup daha var sevgili Vladimir. Gerçek kimliklerini gizleyerek aramıza yazar toplulukları ile sızarak sanki bu ülkeyi çok seven insanlarmış gibi davranışlar sergilerken bir yandan da samamn altından su yürüterek Provakasyonlarını nifak tohumlarını ortalığa saçmak isteyorlar.
    Facebook ta arkadaş listeme kadar girmiş birisi ile yaşadığım ilginç bir diyaloğu aktarmak istiyorum. Bu kişi 13 suçsuz gencin öldürüldüğü günlerde yazdığı yazılarda sözde tarafsız tavrıyla Her iki tarafın da akıllanmayacağını yapılanların yanlış olduğunu anlatan yazılar yazıyordu. Yeğenimin eşi SU KADINLARI konserine gitmiş ve orada
    Aynur isimli şarkıcının tavrıyla ilgili konuyu tarafsız bir şekilde kaleme alarak facebook ta yayınlamış ve ben de paylaşmıştım. Bir gün sonra benim paylaştığım yazıyı okuyan Zat-ı Muhterem Başka bir yerde Faşistler Aynur a konserde saldırdılar diye bir yazı ile karşılık verdi. bende yeğenimin yazısını o kişinin yazısının altına ekleyerek madem tarafsızsınız bu yazıyı silmeyin okuyanlar herikisini de okuyup ona göre karar versinler yazdım. anında eklediğim yazı silindi 2.-3. denememde de silinince bana yazdığı cevap şu ''neden telaşlanıyorsunuz ki yazınınız çıkmadı bizim davamıza sizin gibiler engel olamaz gözlerinizden fışkıran ateşleri görebiliyorum, sizde o faşistlerdensiniz'' gibi yazılar yazmaya başladı. Tabii ki hem yazdıklarımı hem de onu arkadaş listemden sildim üye olduğu yazarlar grubuna 2 yazıyı da yorumsuz olarak ekledim... Ötekilerin pek bir zararı olmaz kendi kendilerine egolarını tatmin edip çeker giderler ama bunlar çok tehlikeli insanlar her iki taraf içinde...

    YanıtlaSil
  2. Ortam sanalda olsa,bilinçli okuyucu o elektriği zaten alıyor diye düşünüyorum ve sana kesinlikle katılıyoru Sevgili Vladimir uzun soluklu olmuyor devamı gelmiyor bu blogların.

    Aslında bunların çıkış noktaları neyi ve kimi örnek aldıklarını bizler biliyoruz ama burada polemik yaratmamak için isim belirtmek istemiyorum.

    İlk bloğumu açtığımda yıl 2007 idi.Hafızam iyidir ortamda kim var ki yok iyi bilirim ama bu blogları ilk defa görüyorum.Her zaman olmasa da genelde iyi ve kaliteli paylaşımlar ilgi görüp bir şekilde karşımıza çıkıyor bizde o bloğu öğrenip takibe alıyoruz öyle değil mi?

    Sağlıcakla kal.

    YanıtlaSil
  3. vladimir, okuduğum her paragrafla birlikte ağzım biraz daha ayrıldı. ne yani şimdi bu cümlelerden samimiyet fışkırıyor da ben mi göremiyorum? yok değilse bu izleyici kitlesi neden? sanırım bende var bir saflık ki anlayamadım. herkes istediği tarzda yazar tabii de, okuyanlara akıl erdiremiyorum ben. ayrıca bu neyin tatminidir, yalanın tarifi falan mı değişti? yani şu halinle seni milyonlarca kişi okusa ne fark eder, yalan değil mi? ya çok soru sordum kusura bakma ama cidden dumura uğradım. hay allah..

    YanıtlaSil
  4. Belki komik diye okunuyorlardır? :D

    YanıtlaSil
  5. İnan ki alıntıları sonuna kadar okuyamadım :)
    Bana kadar yorum yazan arkadaşlar benim de düşüncelerimi yazmışlar.

    Sabun köpükleri ne kadar dayanır ki güneşe?

    YanıtlaSil
  6. Ahahahah :D başta verdiğin linkteki tüm yazıları okumaya kalbim dayanmasa da, kısa bir saçmalayış beni kopardı resmen :D :D kızlık zarı dikimevi arıyormuş, bir arkadaşı için :D :D uzun süre dayanıklı olmalıymış :D :D şaka bunlar bence. dalgasına yapılıyor :D puhhhahhahahahha :D

    YanıtlaSil
  7. Şimdi ben anlamadım. Hande denen kişi, kocasının annesi düştüğü zaman ardından kapıyı kapatmış, bağırışını duymasın diye de müziğin sesini açmış. Sonra kocası buna vurdu diye üzülüyor muymuş.

    Haydi Hande utanmadı, anlattı. Gelen yorumlar da bir tuhaf. Acaba bunlar izleyicilerle mi kafa buluyor.

    YanıtlaSil
  8. Tutsak;

    İnsanların bU kadar kaypak ve yanar döner olması büyük bir haysiyetsizlik belirtisi, kimi kandırıyorlar. Gırgırına yapıldıysa tamam da, güleriz o zaman. Kendisni gizleyince herkese her türlü ladfdı söyleyeceğini sanan şerefsizler de var. Geçenlerde buralarda gezinen bir başka dümbük vardı mesela, benim senelerdir üyesi olduğum Bloxxo'nun yönetimindeymiş.. Ciğeri kaz ciğeri hesabıyla beş para etmeyen ciğersiz herif beni oradan alavere ile attı. Ben de sildim bloxxo yu defterden. Noldu şimdi kaidesi göğe mi erdi? Ben bir şey mi kaybettim? Sahip oldukları ruh hastalıklarını tedavi ettireemden ömürerini kalabalık içinde tüketecek bu zavallılar. :)

    YanıtlaSil
  9. İçimden geldiği gibi;

    İnsanın kişiliğini, sahteliği ya da gerçekliğini sezmek mümkün, belli ediyor kendini bir kça post okuduğunda

    YanıtlaSil
  10. Mefisto;

    Adamlar kendilerini bir şeylerin arkasına gizleyince değişiyorlar. Aslında bu hastalıklı kişilik tipinin örneklerine çöevremizde rastlamak mümkün. Suç üstü yakalandığında mağduru oynayan tipler bunlar.. Yakalanma ihtimali ortadan kalkınca ar damarlarını da yırtıveriyorlar. Abuk subuk debeleniyorlar işte böyle.

    YanıtlaSil
  11. Cessie;

    Komik ve ekşi sözlük pohpohladığı için okundu hande ve salih. SOnsuz bir geyik potansiyeli vardı eksinin biliyorsunuz. Ama demokratik miydi? koskocaman birrrr HA-YIRRRRR!!

    YanıtlaSil
  12. N. Narda;

    Burada üç örnek vermekle birlikte zaman içinde rastladığım bir kaç tane daha vardı. bunlardan yazan kişi çok malesef.

    YanıtlaSil
  13. Uçan Payanda;

    Şimdi orada büyük geyik dönüyor. Daha ne üfürkçüler, mahalle kavgaları var. Ancak üstüste okuduğunda çok da yaratıcı değil. Tipik Levent Kırca komedisi. O oynasa hiç sakil durmaz. Adam otuz yıldır aynı esprileri yapıyor malum.

    YanıtlaSil
  14. Şule;

    Tamamen geyik. Levent KIrca parodisi ya da Recep İvedik mantığı ile kaleme alınmış. Yorumcular da sardırmış. ben de bir iki gunudik yorum atmıştım o zamanlar :)

    YanıtlaSil
  15. Böyle bloglara çok rastlıyorum.Hepsinin yazılarının bir bölümünü google'a yazınca bir sürü sonuç çıkıyor.Özgün olmamaları yetmezmiş gibi ziyaretçileri de çok oluyor.Sonra da çekip gidiyor.Kendi düşüncelerin,fikirlerin yoksa blog yazarlığı yapmayacaksın :)

    YanıtlaSil

Yorumlar