6 Temmuz 2011 Çarşamba

Sinemaya Neden Gidiyorsunuz?

Hala neden sinemaya gittiğimi kendi kendime sorar oldum. Sebepsiz yere değil bu soru, bir nedeni var. Zira son gittiğim bir iki seferinde orada olduğum için kendi kendime kızdım, kendimi tongaya basmış hissettimi o tongayı oraya kuranlara lanetler okudum. Aslında sinemaya filmi evdekinden daha keyifle izlemek için gittiğimi sanıyordum. Peki son yıllarda kaç kere keyifle film izlemiştim? Çok fazla değil çünkü sinemanın içinde bir istisnası hariç her defasında mutlaka fısıltılı konuşmanın bile salondaki ahengi bozduğunu idrak etmek çöyle dursun fısıltı nedir bilmeyen en az bir tane izansız öküz bulunur. Tabi ki öküzde izan ne gezer. Ortamı öküzle paylaşma olan bir yerde keyifle filmi gel de seyret. Benim sinirlerim boşanıyor böyle densizlerin olduğu ortamlarda ben de nemrut, nalet, o izansız öküzden daha gürültücünün teki olup çıkıyorum. Bugüne dek dayak yemediysem cüssem caydırıcı geliyor ondandır.

Öncelikle sinemadan keyif alabilmek için mutlaka sohbet sever biri ile gidip, hem sohbetini yapıp hem filmi izleyeceksin ki sinemaya sohbet etmek için gelmiş birilerinin sohbetini duymak seni rahatsız etmesin. Kendi sohbetine öyle bir odaklan ki başka seslere algılarını sonuna dek tıka.

Gürültücü insanları kenara koyalım. Sinemaya film izlemek için gidiyorsam sadece onu gösterseler iyi. Ben evde bile reklamlara tahammül edemezken, evde katlanamadığım şeylerden artık sinemalarda fazlası ile var. Evde kumanda elinde zppadanak çevirip başka yere geçmek ya da kumanda elinde değilse balkona çıkmak, sauna ya batıp çıkmak, duş almak, tuvalete gidip dönmek, yatağa uzanıp bir dasha dönemek mümkün. Ama sinemaya haldır haldır koşup faraza onaltı onbei seansına soluk soluğa ve de ucu ucuna yetiştin diyelim. Sen öyle zannet. Yetiştiğin film değil bir kere en az yarım saat sürecek bir reklam kuşağına yetişiyorsun ancak. Sinema salonunda olduğun için dışarıya çıkamıyorsun, çıksan filmin ne zaman başlayacağı aslında meçhul olduğu için filmi kaçırma riskin var. Velhasıl oturup o kadar zaman filmi bekleyip zorla reklam kuşağı seyrediyorsun. Reklam işte bildiğin banka, araba, yağ bilimum ııvır zıvırın reklamı.

O kadar para veriyorsun filmi izleyemiyorsun. Adamlar bir de üzerine reklam verenlerden para alıyorlar. SOnra da sinemacılık ölüyor, can çekişiyor acındırması. Yok efendim sinema seyircisi kaçıyorsa kaçıran sinema salonları. Adam gibi koy filmi, göster. Çok gerekliyse gelecek programları, pek yakındaları göster.

Dünyada müzik sektörünün can çekiştiği iddia ediliyorsa sebep sektçrün içinde, çağa uyacak çözüm üretecek. Türkiye 'de müzik sektörü öldüyse, kaliteyi yok ederken her haltı arabeske benzetirken, alta cıstak döşetip üste slogan attrırken, bet sesli heriflere, karılara sanatçılık payesi verirken düşüncektiniz. Geçmiş olsun. Sinema da işte ayne aç gözlülükten ölüyor bir koyundan kaç post çıkar? Film seyretmeye gelenden para al, onlara film göstermek yerine reklam kuşağı göster, sonra reklam verenlerden de para al. İyi valla.

Sahi hiç düşündünüz mü, siz sinemaya neden gidiyorsunuz?


7 yorum:

  1. daha dün bunu babamla konuştuk taze taze yazıyım :) ben mesela türk filmlerine gitmiyorum, iki ay sonra tv ye düşüyor. onun dışında 3D veya görsel şölen içerikli, kocaman ekranda izlenmesi gereken mesela avatar, karayip korsanları gibi filmler olmadıkça evde izleme taraftarıyım. tabi evde sistem, iyi bi tv olmasi lazim, yoksa 55 ekrandan izlenmez :) bi de yerel kanallarda film izlemiyorum, sadece cnbc-e ve festival kanalındakilere bakabiliyorum çünkü ekranın yarısı 10 saniyede 1 kapalı oluyor o yerel kanallarda.

    YanıtlaSil
  2. 2005'ten beri festival olmadığı sürece ya da bir arkadaşım biletimi alıp yalvar yakar götürmediği sürece sinemaya kesinlikle girmiyorum. Bi kere sinema salonu eziyetlerin en büyüğü. Kalıplı, boyluca bir bey gelip önünüze oturunca bütün sinirini bozuluyor zaten. Yine salonda kalıplı boyluca yakışıklı bir bey varsa ona kitleniyorsun zaten... Üstelik o koltuklar acayip rahatsız (moda sinemasını tenzih ederim) nasıl oturacağın belli değil, bacakların ağrıyor, istediğinde tualete gidemiyorsun, su içemiyorsun, gıcık tutunca rahatça öksüremiyorsun.
    Evde de televizyon 5+1 falan değil direk laptoptan izliyorum. Kafama bir yer takılınca durduruyprum filmi internetten araştırıyorum, kalkıp evde tur atıyorum bacaklarım açılsın diye, meyve kesiyorum (biraz bokunu çıkarıyorum tamam 2 saatlik film 3 saat oluyo rahat)

    YanıtlaSil
  3. Sinemaya sıkı filmler, loş ışıklar, büyük perde ve keskin patlamış mısır kokusu için gidiyorum. En çok da tek başıma gitmeyi seviyorum.

    YanıtlaSil
  4. Sevdiğim oyuncuların ya da yönetmenlerin filmlerini günün kötü sonuçlanacağını bile bile sinemada izlemeyi tercih ediyorum. Sevdiğim kitapların sinema uyarlamaları da kesinlikle sinemada izlenecekler arasında oluyor benim için. Dediğim gibi işkenceye dönüyor ama ısrarla bunu yapmaya çalışıyorum hala. Neden işkenceye döndüğü konusuna gelirsek senin rahatsız olduğun sebeplerle çok farklı sayılmaz.

    Öncelikle konuşan tipler. Telefon çalar, adam açıp bağıra çağıra sohbet eder. Telefonun sesi de kısık değil elbet, önce telefon melodisini dinleriz topluca. Konuşmanın ardından bu kez döner yanındakine ne konuştuğunu anlatır. (tüm salon duydu, yanındakinin duymamış olma ihtimali var mı?) Telefonsuz yaşayamayan veletler var bir de. Gençler sinemaya gitmeyi severler, yakalanma riski yoktur ya hani. Sevgililerini alır gelirler. Yanlarında arkadaşları da olur, o arkadaşlar sevgililerini getirememişlerse telefona sarılırlar. Durmadan mesaj yazılır. Karanlık ortamda parıldayan telefon ekranı elbet rahatsız edicidir.

    Film hakkında abuk subuk yorumlar başlar ilk 15 dakikanın sonunda. Özellikle yeni neslimizin film kültürü Recep İvedik ve Kutsal Damacana tarzı filmlerden öteye gitmediği için izlediğimiz film onlara ağır gelir genelde. Kötü esprilerin, küfürlerin havada uçuşmadığı bir filmde nasıl eğlenebilirler ki? (sinema çoğunlukla sadece eğlencedir ya böyle tipler için.) Sonra şikayetler başlar. "Uff niye bu filme geldik", "Ben başka filme gidelim dedim", "Buna para vereceğimize parayı sokağa atsak daha iyiydi", "Hadi gidelim yaa çok sıkıldım" vs.

    Ne zaman pes edeceğim bilmiyorum ama saydığım şeylerden dolayı sinemada film izlemekten tamamen soğumama az kaldı :-/

    YanıtlaSil
  5. sinemayı sevdiğim için gidiyorum.

    haftaiçi 11 seansını dene, bir-iki kişi oluyor. salonda tek başıma izlediğim de çok olmuştur :) kalabalık seanslara gitmektense ben de evde izlemeyi tercih ederim, bir türlü filme konsantre olamıyorum yoksa.

    YanıtlaSil
  6. Sinemayı seviyorum. O atmosferi solumayı, yüz kişiyle aynı anda film izlemeyi :) ve ben kalabalıktan hiç rahatsız olmam. Anında kitlenirim filme, içine girerim. Ondan sonrası yoktur..

    Çocuklugumdan beri süren bu aşkım hep devam edicek..

    YanıtlaSil
  7. Dediğin sorunlar hakikaten sinemadan soğutuyor insanı.Hele reklamlar ayrı bir vaka ama yine de güzel bir filmin tadı sinemada çıkıyor.Biz halamla genelde Desem sinemasına gidiyoruz.Orda genelde 9 eylül üniversitesi öğrencileri oluyor ama halka da açık bir yer.En keyifle film izlediğim yer orasıydı:)

    http://web.deu.edu.tr/desem/guncelfilmler.php

    linkini de vereyim.gerçi 17 hazirandan itibaren 16 eylüle kadar film gösterimine ara vermişler ama bulunsun.İzmir'e geldiğinde orayı tavsiye ederim:)

    YanıtlaSil

Yorumlar