27 Haziran 2011 Pazartesi

Başak Burcu

Sevgili Başak Burcu;

Sizi anımsadığım her zaman yüzüme huzur dolu bir gülümsemenin yerleştiğini fark ediyorum. Ama sizi en son gördüğüm zamanın üzerinde o kadar uzun süre geçti ki, artık anımsamalarım çok seyrekleşti. Halbuki sizi daha çok hatırlamalı, bana öğrettiğiniz şarkıları daha çok söylemeliyim. Sizi son gördüğümüz zamandan aklımda kalan bembeyaz çiçeklerle dolu bir vazonun arkasından bakan çiçekler kadar beyaz yüzünüz. Aklımda bu resim çizili kaldı. Sizi hatırladıkça bembeyaz çehreniz geliyor aklıma. Orada oturmuş bakarken gülümseyebilmek için kendinizi zorladığınızı anlamam için yılların geçmesi gerekiyormuş.

İlk tanıştığımız günü de böyle net hatırlıyorum. Ben sizi görünce korkup kaçmak istemiştim. Siz kim bilir kaç kez karşılaştığınız bu tepkiye rağmen kontrolü ustaca elinize geçirmiştiniz. İlkokul öğretmeni olmak zordur elbette. Annesinden ilk kez ayrılan bir çocuğu gitmek istemediği bir yerde tutmayı başarmak zordur. Siz ise kısa sürede koskoca sınıfın bir anda annelerinden sonra en sevdiği varlık olmuştunuz. Üç sene boyunca bizlerle sevinip, bizlerle üzülmüştünüz.

Üçüncü sınıfta diğer çocuklardan hasta olduğunuza dair sözler duyuyordum. Size sorduğumuzda yok bir şeyim der geçiştirirdiniz. Annem sizinle yakın arkadaştı, ama o da hastalığınız ile ilgili konuşmamıştı. O sene bahar aylarında annem ne kendi başına ziyarete gelilen ne de başka çocuklar sizi ziyarete gelirken beni yanında götürmedi. Sevdiğim bir insanın ölümünden önce beni ondan soğutmak istiyormuş. Anneler böyle işte çocuklarını kötü diye kabul ettikleri meselelerden uzakta tutmayı denerler. Küçük yaşlarda bu daha olaydır. Annem de benim ölüm acısını o yaşta tatmamı istememişti besbelli.

Sessizce gülümserdiniz birimizin okuduğu şiiri beğendiğinizde, ilk sınıfta okumayı söktükçe panodaki elmalarımızın kızarması sizi mutlu ederdi. Gerçek mutluluktu bu. Yalnızca çocuklar gerçek mutluluğu ayırt edebilir değil mi? Sizi bahar aylarında giydiğiniz gelinliği andıran dantel ceket ve eteğinizle hatırlıyorum. Sanırım o sene bu kıyafetler modaydı. Beyaz ceket ve etek ama üzeri dantelle kaplı. Pamuk prensesin siz olduğunuza dair bahse girişmiştik ikinci sınıftayken. Çok ciddiydik. İçimizden birini seçtik, cesaretini toplayıp size sordu.

Öğretmenim siz Pamuk Prenses misiniz?

Yüzünüzde koskocaman bir gülümseme yayıldı, kahkahalar atarak güldünüz. Biz de ellerimizi çırparak eşlik ettik neşenize. Cevabınız hayır olmuştu ama bizler prenseslerin prensesliklerini gizlemek zorunda kaldıklarına yoksa perilerin onlara kızacaklarına inanıyorduk. Cevabınızı evet olarak yorumladık. Yalnızca çocuklar gerçek prensesleri tanıyabilirler değil mi?

Sonra biz İstanbul’a taşındık. Yaz tatilinde ölmüşsünüz. Sizin kürsünüzde başka bir öğretmenin oturduğunu görmedim. Annem beni ölümün gölgesinden uzakta tutmayı başardı. Karnelerimiz dağıttığınız gün bembeyaz çiçeklerin arkasında biraz yorgun ama huzurlu oturduğunuzu anımsıyorum.

Siz de bizleri anımsıyor musunuz?


8 yorum:

  1. Lütfen yay burcuna da yaz bi'şeyler..
    Boynu bükük :/

    YanıtlaSil
  2. harika bir yazı, başak burcu olmak ayrıcalıktır :)

    YanıtlaSil
  3. Gerçekten çok güzel bir konu ve yazı sevgili Vladimir. Okurken ilk öğretmenimi hatırlamaya çalıştım, o değil ama sanırım 3. öğretmenimdi onunla ilgili buruk bir anı canlandı hayalimde. İlk okul son sınıftaydık; Kim tarafından yapıldığı belli olmayan bir iftira sonucu başka bir okula göndermişlerdi sevgili öğretmenimizi ve biz bütün öğrencileri elimizde pankartlarla öğretmenimize yapılan haksızlığı protesto etmiştik (sene 1969 ) :)

    YanıtlaSil
  4. Cp;

    Aslında yazdım bile, sırasını bekliyor. Bir kaç güne kalmaz burada olur. Boynu bükük kalmasın yay :)

    YanıtlaSil
  5. Çiğdem;

    Burçlarla ilgili hislerim karışık ne tam kabul edebiliyorum ne de tam reddedbiliyorum. Ben bir teraziyim ve yükselenim de Başak. Her iki burcunbir çok çzelliğini taşırım. O yüzden ne demek istediğini çok iyi anlıyorum ;)

    YanıtlaSil
  6. Tutsak;

    Teşekkür ederim. İftirayı asla analayamıyorumi çok kötü bir şey. İftira edenlerin bu roplumdan soyutlanıp bir müddet tedavi görerek insan içinde yaşayabilir hale gelmeleri gerekir.

    Çocukların saf dünyasına bir ucundan dokunan iftira ise akıl alır gibi değil.

    YanıtlaSil
  7. Çok duygulandım.yüreğine sağlık Vladimir.
    benimde yükselenim başak,öz burcum yay.)) bakalım merakla bekliyorum yayınlanmasını.

    YanıtlaSil

Yorumlar