15 Mart 2011 Salı

Masal Masal Matitas

Bir varmış, bir yokmuş. bir erkek çocuğu varmış. Çimenlere sırt üstü uzanır, öylece bulutlara bakarmış, bulutlardan hayaller tutarmış. Şu tavşana benziyor bu kediye benziyor dermiş. Şakacı bir rüzgar gelip çocuğun kumral saçlarının arasında bir dolanır sevgiyle dağıtıp sonra yerine koyarmış usturupluca. Merak edip çocuğun işaret ettiği yere bakanlar hayret ederek "a sahiden de benziyor" derlermiş. Çocuk çocuk kahkahaları atarmış.

Zaman tam da "evvel zaman içindeyken" zamanıymış, işte tam o sırada bir de kız çocuğu varmış. Kız çocuğu erkek çocuğundan çok uzak, çok fazla uzak, bambaşka yerdeki çimenlere uzanır, başını göğe çevirir geçen bulutlara bakarmış. Bulutların içindeki sevimli hayvanları bir bir sıralar etrafındaki insanları hayalgücü ile kendisine hayran bırakırmış. Orada da şakacı rüzgar varmış, kızın saçlarında esse de iki uzun örgü halinde başının iki yanında uzanan saçları dağıtamazmış. Rüzgarın içi sevgi ile sızlar eğilip kızı alnından öpermiş. Bahtı açık olsun diye dilek tutarmış alnına her öpücük konduruşunda.

Kalbur saman içendeyken her iki çocuğu da sevgi bulutları sımsıkı kucaklar, pamuk helva kıvamında hayaller vaad edermiş onlara. Çocuklar hayat böyle zannedermiş. Hep güzel hayaller var, hep onları sevgi ile saranlar var.

Deve tellal iken, bulutlar dağılmaya başlamış. Daha doğrusu onların göğe buluta bakıp güzel şeyler görmesinden pek de haz etmeyen insanlar; bulutlar dağılsa gitse bunlar çenelerini kapatır belki o zaman diyerek, ince ince planlar yapıp uygulamaya başlamışlar. Bulutlar önce yavaş yavaş sonra hızla dağılmaya başlamış.

Pire berber iken hayalleri suya düşmüş kızın da erkeğin de. İşte tam o sırada tanışmışlar. Kaybettikleri hayalleri andıran bir gölgeyi yakalamışlar birbirlerine bakarken sevgi ile ışıldayan gözlerinin derinliklerinde. Hayat böyle demişler, bir şeyi kaybettirince başka bir şeyi bulduruyor insana demişler. Bu çıkarımda teselli bulmuşlar, bulutlar yerine artık birbirlerine sıkı sıkı sarılmışlar. Birlikte hayaller kurmuşlar. Güzel hayallermiş bunlar. Onların güzel hayallerinin olması başkalarının bu hayallere savaş açması demekmiş aslında.

Hayalleri önce birikmiş sonra dört bir yana dağılmış. Hayaller ayrı düşünce ayrılmışlar. Birbirlerinden aksi istikamete doğru kaçmakta teselli aramışlar. Ayrı ayrı yönlerde için birbirlerinden dere tepe düz gitmişler. Sonra bir dönüp bakmışlar ki ne görsünler. Bir arpa boyu bile yol gitmemişler. Kalpler bir olunca mesafelerin arayı açmadığını öğrenmişler. İşte tam o sırada gökten üç elma düşmüş. Her iksii de ayrı göğün altında el açmışlar yukarıya elmalardan hiç değilse bir tanesini yakalamak için. Ama heyhat. ikisi de kendi payına düşen elmayı yakalayamamış hiç bir zaman.

"Masal bu ya, aynen böyle olmuş" desem kimse inanmaz nasıl olsa.


Şarkı: Sertab Erener - Bir Varmışım Bir Yokmuşum

Ben nice depremler gördüm
Kolay kolay yıkılmam
Her defasında kaybetsem
Yine de hiç üzülmem

Aslında bu kadar da kırılgan değildim
Kendi yaptığım düşmanlara yenildim
Bir kayboldum sonra tekrar belirdim
Masallardaki gibi
Bir varmışım, bir yokmuşum

Sen bana imkanlar sundun
Ben bunu kabul edemem
Şimdiye kadar yalnızdım
Öyle pat diye değiştiremem

Aslında bu kadar da kırılgan değildim
Kendi yaptığım düşmanlara yenildim
Bir kayboldum sonra tekrar belirdim
Masallardaki gibi
Bir varmışım, bir yokmuşum

Korkarsam sakince ıslık çalarım
Ben susmam sende susma ki korkmayalım
malesef az sonra gitmem lazım
Huyum böyle aynı yerde hiç kalmamışım
Bir varmışım bir yokmuşum….

2 yorum:

  1. Hayalleri öksüz bırakmamak lazım.

    YanıtlaSil
  2. Ebruli Günce;

    kesinlikle karılıyorum. Yapmamanın pişmanlığı yapmış olmanınkinden daha ağır.

    YanıtlaSil

Yorumlar