6 Ocak 2011 Perşembe

Yeni Kelimeler

Türk Dil Kurumumuz var, orada istihdam edilenlerin boş boş oturup durduğunu sanıyorsunuz belki. Ama hiç de öyle değil. Oradakiler haldır haldır çalışıp canım dilimizi işgal etmiş kaka dil olan ingilizce kökenli kelimelerden bizleri kurtarmak amacıyla kafa patlatıyorlar. Gardiyan, mersi, broş, butik, bijuteri, deklare, şampanya, döpiyes, enfraruj, espritüel, jaluzi, humus, şarküteri, kamelya, kastanyet, kaşkol, lav, kozmetik, konsey, kuzen, magazin, manşet, menopoz, naif, narkoz, nü, oktav, objektif, subjektif, pisuvar, parke, poşet, pudra, şık, şarjör, radikal, rant, saten, sauna, sinema, sinerji, spor, sportif, trafik, teknisyen, trajikomik, teori, ultraviyole, vantilatör, veranda, ötanazi, ultrason, üniversite, şans gibi fransızcadan doğrudan dilimize ışınlanmış, onlarca yıl kullanılıp sineye çekilmiş kelimeler batmamış - ki yüzlerce fransızca kelime günlük hayatımızda fink atmakta - olmalı ki gözlerini ingilizceden dilimize sızmış kelimelere dikmişler.
Meğer haberimiz yokmuş TDK yabancı kelimelere savaş açmış, üstüne de 2010 yılı Temmuz ayında bir kılavuz yayınlayarak yeni kelimelerimizi duyurmuş. Zorlama ile dil olmuyor tabii. Bu kelimlereden bu satırların sahibinin duyarlı mı duyarlı kulaklarını tırmalayanlardan bir kaçı şöyle;
Anchorman: Ana haber sunucusu
Aspiratör: Emmeç
Bypass: Köprüleme
Billboard: Duyurumluk
Çip: yonga
Dart: Oklama
Eküri: Ahırdaş
Happy hour: İndirim saatleri
Klip: görümsetme
Light: Yeğni
Metroselsüel: Bakımlı erkek
Migren: Yarım baş ağrısı
Navigasyon: yolbul
Panik: Ürkü
Prime time: Altın saatler
Reenkarnasyon: Ruh göçü
Self-servis: Seçal
Sürpriz: Şaşırtı
Terör: Yıldırı
Zapping: Geçgeç
Yani üç beş ben gibi cahil hoppa fikirli yan yana otursak daha iyisini uydurabilirz gibi geldi bana. TDK gibi eski ve eski olduğu için de köklü bir kurum çeviri denen işin ciddiyetinden haberli olmalıydı aslında diye düşünüyorum. Daha ilk bakışta anchorman, terör, klip, dart, navigasyon kelimelerinde ciddi hatalar olduğunu farketmek mümkün. Ya türkçede de kabul görmüş orijinal anlamı karşılamakta yetersiz kalmış, ya yabancı dildeki manasına uzak düşen anlamlar tüklenmiş, ya da ismi tutup fiil haline getirmişler.
Her neyse TDK iş başında. Ben alışverişe çıkıyorum. Dostlar gelsinler, beni bir de alış verişte görsünler.

4 yorum:

  1. Ben de metin içinde kullanayım bari, daha anlaşılır olsun:))

    "Birkaç bakımlı erkek arkadaş indirim saatlerinde gittikleri kahvede bir süre oklama oynayarak zaman geçirirler. Bir tanesi babasının köprüleme ameliyatından ve üzerine bahis oynadığı ahırdaşların yenilgisinden dolayı üzgündür. Onu avutmak için eve giderler. TV izlemeye başlarlar ama ana haber sunucusundan sıkılıp altın saatlerde bu da olur mu diyerek geçgeç yapar ve müzik kanalında görümsetme izleyerek yeğni biralarını içerler. Bir yandan da ruh göçü üzerine sohbet etmektedirler, lakin bu konu bir diğerinin yarım başağrısının tutmasına neden olunca dışarı çıkmaya karar verirler. Yıldırı korkusundan tenha bir yere gitmek ister ve arabanın yolbulunu ayarlayıp yol üstündeki duyurumluklara bakarak ürkü duymayacakları bir mekana doğru yol alırlar."

    Ayh, bu nedir yahu:)))

    YanıtlaSil
  2. Leylak Dalı;

    Ellerine sağlık. Çok güldüm okurken. Görümsetme lafına daha çok güleceğim anlaşılan :))))

    YanıtlaSil
  3. ben de birşeyler yazayım dedim ama Leylak Dalı'nın yazdığı pragraf üzerine ne desem boş :)))

    YanıtlaSil
  4. Leylak Dalı başlığı coşturmuş hakikaten! :) Ben de çok güldüm. Üstelik ben Vladimir'in yazısının sonunda belirttiği kelimelerin Türkçe'ye devşirilmiş hallerine sadece şöyle bir göz gezdirdiğim için Leylak Dalı'nı okurken çoğu kelimeden hiç haberim yoktu.

    Az önce işle ilgili bir İngilizce-Türkçe çeviri yaparken nasıl dönüp dönüp sözlüğe baktıysam; Leylak Dalı'nın yazdığını okurken de ana dilim dışında bir şeyler okuyor gibi dönüp dönüp sözlüğe baktım. Saçmalığin daniskası olduğu buradan belli!

    Yıllardır beceremediler şu işi belki doğru düzgün yapsalar biz de benimseyip kullanacağız! Daha öncesinde böyle örnekler de var hatırladığım kadarı ile...

    Ancak şunu söylemeliyim ki ben dilimize İngilizce'den, Farsça'dan, Osmanlıca'dan, Arapça'dan, Fransızca'dan geçen kelimelerin hepsini ama hepsini çok seviyorum ve kucaklıyorum onları, dilimin zenginliğidir kendileri, geçmişimizin de izleri!

    YanıtlaSil

Yorumlar