8 Mart 2010 Pazartesi

Farkında Olmamak

İnsan hatırlamaya başladı mı, kronolojik bir sıra içinde hatırlamıyor geçmişteki hallerini. Bir çağrışım, bir isim, bir su birikintisi, bir çiçek gölgesi bazen tetikliyor beynin kıvrımları arasında başı boş gezinen anıları. Halbuki bir düğmeye basınca kaldığımız yerden seyredebilsek derli toplu, daha iyi olmaz mıydı diye kafamdan geçiriyorum bazen. Bu intizam tutkusu deli edecek beni bir gün. Ya da yaşarken en büyük kazıkları kendimiz, kendi kendimize atıyoruz. Bir takım yanlış anlamalar, kinayeli laflara kıl kapıp tüy gibi uçuvermekler hayatımızdaki bir çok dönüm noktasının asıl sorumlusu. Farkında olmamayı unutmayalım, yazmazsam yazık olur. Bir takım kumpaslara meze olup fark edememeler hayat çizgimizde ani u dönüşleri yaratıp yeni rotalar çizmiştir aslında çoğumuza. Farkında olduğumuzu sandığımız olayların, fark edebildiğimiz kadarının gerçekten olan biten ile pek bir alakası yok Olmadık birinden duyup da şaşırmak için yıllarca beklemek gerekiyor bazen. Lafı nasıl da dolandırdım; hatırlamak diyordum, hatırlarsanız. Hatırlamanın tuşu olsa sırasıyla hatırlasak, bir de perde arkasında dönen dolapları görebileceğimiz “behind the scenes” tuşu olsa. Onca yılların ardından olan bitenin arkasında aslında, gerçekte neler döndüğünü izleyebilsek. Ne olmuş ne olmamış fark etsek, görsek, anlasak.

“Arkamdan ne işler çevriliyor acaba” diye kendine sorular sormaya başlayan birinin işi çok zor bence. Merak adama tatlı geldiği vakit, o soru başka soruları yankılatır peşi sıra. Böylelikle yankı yankı üstüne, hep bir komplonun içinde yaşadığını düşünmeye başlayan adam ilk başta tatlı kaçık muamelesi görürken sonradan “bırak şu paranoyağı” geçiştirmesine maruz kalabilir. Arkanızdan bir iş çevrildiği kuşkusu varsa ya yüzleşip sonuçlarını kısa vadede kucağa almak, ya da çekip gitmek en güzeli.

Yapanın yanına kar kaldığı bir ülkedeyiz. Utanma arlanma gibi duygular çoktan hasır altına itildi. Suçsuzken suçlu görünümü sergilemeniz çok kolay. Haksızlığa uğramış adamı menfaatlerini ön plana alıp da duymayacak ve bundan da zerre kadar gocunmayacak çok sayıda insan ile aynı havayı soluyoruz.

Kadına karşı şiddet uygulanan bir ülkede yaşıyoruz, daha geçen gün çantasını sevgilisine vermediği için sokak ortasında defalarca bıçaklandı bir kadınımız. Aylar önce erkek arkadaşının kendisini öldüreceğini bilerek randevusuna gitti bir diğeri. Yıllar önce sokak ortasında, yerde kocası tarafında bıçaklanarak öldürüldü bir başkası. Seyircilerinin kim olduğunu çok iyi biliyoruz. Bir kız ölmekten kaçmak için tek çaresi olarak camdan atlamayı gördü, atladı. Yanıldığını ambulans ile hastaneye götürülürken anladı. İzmir’de bir birahaneden polis kılığına girmiş adamlar tarafından saçından sürüklenerek dışarıya alınan kadına saatlerce tecavüz edildi. Birahanedeki diğer müşterilerin olay karşısındaki tepkisi sahte üniformalılarca icra edilen şiddeti izlemek oldu. Bu örnekteki şiddetin ortadan kaldırılması için bir girişim duydunuz mu? TV izleyenlerin sigara görmesine ya da ulu orta öpüp öpüşerek, şapşahane türk aile yapısının maazallah bozulmasına sebep olabilecek her türlü dizi senaryosuna mani olmayı kendine vazife addetmiş olanların kadın ölümleri ile sonuçlanan, tecavüzler ile biten olayları tümden silmek ile ilgili bir girişim yapma konusunda akıllarına bir fikir geliyor mu acaba? Ülkemi düşünen, onun için dahiyaneden daha mütevazi olamayan fikir üretenleri çok seviyorum.

Fuhuşa zorlanan, bundan kurtulmak için önünde hiçbir çıkış kapısı açılmayan kadınlar üzerinden yani kadını cinsel köle yapıp çalıştırarak servet sahibi olan bir çok insan var.

Erkek tarafından dayak atılmış, cinsel şiddete uğramış, hakları elinden alınmış çok kadın var ülkemizde.

Ben en çok akrabası olan kimseye; anne / anneanne / babaanne / kız kardeş / teyze / hala / karısına diğer insanların önünde sözlü şiddet uygulayan erkeklere öfkeleniyorum. Daha reşit olmamış erkek çocuk annesine ağza alınmayacak laflar ile hücum ediyor, ya da kadın akrabalarından bir diğerine geri zekalı muamelesi yapıyor. Diğer akrabalar seyirci.

Bir kocaman ağız, dünya kadınlar günü tatil olsun temennisinde bulunmuş. Çok iyi fikir. Bravo. Tatil olsun. Elem, tasa, dert, kötü şeylerin cümlesi silinsin. Tatil olsun, herkes mutlu olsun. İyi tatiller sevgili ülkeme, iyi tatiller.


Her şeye rağmen; Kadınlar gününüz kutlu olsun.

3 yorum:

  1. unutmakla, hatırlamakla ilgili yazdıkların şu yazımı getirdi aklıma ne çok düşünmüştüm bu oyunun üzerine, geçmişin üzerine...

    http://beenmaya.blogspot.com/2010/02/bir-oyun-bir-soru-bir-cevap.html

    ha bu arada herşeye rağmen günümüz kutlu olsun :)))

    YanıtlaSil
  2. ilk paragrafından bir kitap çıkar ya aslında :)
    çok uzaklarda bir yazı (http://yedincioda.blogspot.com/2009/08/cok-uzaklarda-bir-yaz.html)hala okumadıysan, büyük kayıp diyorum vladimir.

    kadın sorunu cehaletin bir getirisidir.. cehalet sorununu çözmeden kadın sorunu hakkında hiç bir ilerleme olmayacaktır..

    YanıtlaSil
  3. İnsanlar hatırlamaları için nokta kadar bir çağrışım yetiyor. Bir tek kelime, bir müziğin melodisinde, bir rüzgarın hoyratça esmesinde hatırlalar. yeter ki o hatırlanan şeyler güzel olsun.
    "Arkamdan ne işler çevriliyor acaba" diye önceleri çok düşünüyordum.Sonra tanıyınca artık ona göre tedbir alıyorum. Bu paranoyağı herkes yaşamıştı.

    Maalesef aynı havayı soluyoruz. Bazen onlara aynı havayı aynı yeri paylaştığım için kendimden utanıyorum.

    Ne zaman tatil bitecek Türkiye'de. Ben görecek miyim.

    Bu ülke de kadına değer veriliyor mu?

    "Kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etme" "saçı uzun aklı kısa" diye söyleyen insanlar var.
    Okumasına izin verilmeyen kız çocukları, töre cinayetleri hiç bitmeyecek :((

    Ama dediğin gibi herşeye rağmen kadınlar günümüz kutlu olsun.

    Teşekkür ederiz.

    (Dipnot: yine uzun yorum oldu. kusura bakma)

    YanıtlaSil

Yorumlar