22 Şubat 2010 Pazartesi

Adalet

Kaç gündür adalet kelimesini anlamlandırmaya çalışıyorum. Düşünmekle adalet kelimesini karşılayacak eşanlamlıları bulmak da zor, kavram olarak adalet kelimesinin içini doldurmak da.

Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde “adalet” kelimesinin karşısında şunlar yazılı;
Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe.
Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları.
Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme.

TDK’nun sözlüğünde yazdıklarına bakınca günlük hayatta da mevcut “Ah keşke olsa, karşısına geçip baksak doya doya” diyesi geliyor insanın. Doğruluk, hak, hakka uygunluk, herkese kendi hakkının verilmesi özlenilen, beklenilen değil de nedir? Herkesin özleyip beklediği böyle bir adaleti dünya üzerinde bulmak zor, bazı atasözleri ve vecizeler ne diyor adalet ve adil olmak üzerine:

- Zayıf daima adalet ve eşitlik ister, halbuki bunlar kuvvetlinin umurunda değildir. – Aristoteles.
- İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmak. – V. Hugo.
- Geç kalan adalet adaletsizliktir. - W. Savage Landor.
- Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olmaları gerekir. – Pascal.
- Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadırlar. – Hadis-i Şerif.
- Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır. – Hadis-i Şerif.
- Devletin hazinesi adalettir. – Konfüçyus.
- Adalet dünyadan kalktığı takdirde, insan hayatını değerli kılacak bir tek şey kalmaz. _ E. Kant
- Adaletsiz rejimi, adalet ile yıkınız. – Gandhi
Bu sözlere ne demeli, sadece Kant'ın ismine takılıyorum o da İngilizce çağrışımı kavgada bile söylenmez ya ondan işte.

Adaleti gözleri bağlanmış, sol elinde bir terazi, sağ elinde bir kılıç olan kadın figürü ile temsil ediyorlar. Gözlerinin bağlanması tarafsızlığına, terazi adaletin dengeli dağıtılmasını, kılıç kuvveti temsil ediyor sanırım.

Biz de adaletin dağıtılması biraz uzun zamana yayılıyor sanıyor sanırım.Uzun yıllar boyu süren, bitmek bilmeyen davalara bakınca insan bu şekilde düşünüyor.

Vatandaş adalet zengine de fakire de eşit biçimde dağıtılsın istiyor.

Suçsuz olduğunuzu ispat etme görevi size düşüyor ve uzun süre bunu ispat etmeye uğraşıyorsanız bu işte bir yanlışlık seziyorsunuz.

Kendi halinde bir vatandaş olarak oturmuş sıradan bir günü yaşarken bir kimse, bir nedenle o gün sizin için bir plan yapabilir. Tarihi not eder bir kenara ve altı ay dolmadan savcılığa gidip o gün sizin yapmadığınız bir iş ile sizin hakkınızda suç duyurusunda bulunabilir. Olaya şahit olarak o anda orada olmayan kimseleri gösterebilir. Savcı bu iddialar üzerine sizin ve olaya şahit olduğu iddia edilen kimselerin ve suç duyurusunda bulunan kişinin karakolda ifadelerini aldırabilir ve o ifadeleri okuyup dava açıp açmamaya karar verebilir. Dava açıldıysa şayet sizi mahkemeye çağırabilirler. Olmadığını bildiğiniz ama tam da hatırlamdığınız bir güne dair bir yıldan uzun bir süre sonra hakim karşısına çıkıp masumiyetini ispat etmek zorunda kalabilirsiniz.

Diyelim şanslıydınız, biraz hatırladınız, birkaç hafızası kuvvetli şahit buldunuz, hatta diyelim çok şanslıydınız ve elinizde şikayette bulunulan anda ne yaptığınıza dair net bir video kaydı vardı. Elinizdeki görüntülü delil ve şahitleri inceledikten ve ilk duruşmadan sonra aylar, belki de yıl geçtikten sonra suçsuz olduğunuzu ispatladınız. Aleyhinize şahitlik etmiş olan kişiler ve sizi suçlayan kişilerin yalan ifade verdikleri ve size iftira ettikleri mahkeme kararı ile tespit oldu.

Bunun üzerine gidip orada olmadığı halde varmış gibi yalan ifade verenler ve sizin aleyhinize suç duyurusunda bulunmuş kimse için manevi tazminat davası açtınız diyelim. Üzerine yine aylar, celseler geçti ve sizi suçlayan da dahil olmak üzere, yalancı tanıklar için açtığınız davayı kazandınız ve iftiracılar için para cezası kesinleşti.

Uzun upuzun uğraşlar sonunda suçsuzluğunuzu ispatlayıp, yalancıların cezalandırılmasını olay bile olmayan günden yıllar sonra sağladınız.

Yani cebe mangırları koydunuz.

Yaşanan onca şey adaletin tecellisi gibi gelir mi size?

Yaklaşık iki yıl önce çok basit bir değişiklik için tek celselik bir mahkemem oldu. Beklerken, şahitlerimle birlikte gözlemlediklerimiz çok ilginç olaylardı.

Aile mahkemesi ile aynı kattaydık, bir boşanma davası görülüyordu yan mahkeme salonunda. Boşanma davasıymış, ismi okunan genç bir kadın başı önde, kapının sağında ve solunda oturanlarla her hangi bir temastan kaçınarak koşar adım kapıya yöneldi. Oturanlardan elli yaşlarında bir kadın ayağa kalkıp, genç kadının kolunu tutarak hırsla fısıldadı “ne yılanmışsın pis orospu”. Tam koridorun ortasında ve gireceği mahkeme kapısının önünde olduğum için netlikle duydum fısıltıyı, genç kadının yüzü birden döküldü. Koşarak içeriye girdi ve kapı arkasından kapandı.

Adalet nedir, ben tanımlayamıyorum. Zor geliyor. Üçüncü sayfalara yansıya binlerce acının nasıl dindirildiğine yanıt kendim bulamıyorum. Hayatın ise insanlara adil davranmadığını belli bir yaşa gelmiş, çok el üstünde tutulan bir milyoner yavrusu olarak büyümemiş bir çok insan gibi ben de biliyorum.

Çoğu insanın dünyada aramaktan vazgeçtiği kavramdır diyebiliyorum adalet için.

İşte o kadar.

4 yorum:

  1. adalet mi dedin? sözlüklerde, yasalarda, dillerde hani varmış gibi gözüken ama aslında hiç olmayan şey değil mi o???

    YanıtlaSil
  2. Ben bu "adalet" kelimesini yeni öğrendim. Aslında vardı ama hafızamdan çıkamışlar. Hasret kaldığımdan dolayı uçmuş gitmiş.

    En zoru atılan iftiralar ve bunların doğru olmadığını ispatlamaya çalışmak. Er ya da geç adalet yerini buluyor ama ruhuna bıraktığı acı yıllarca geçmiyor.

    Neden adalet bu kadar kısa zamanda tükendi... Ad - Alet olarak gördükleri için onu kullanıp, rafa kaldırdılar galiba.

    Kimin söylediğini bilmiyorum ama hoşuma giden bir söz:
    "Adaletin olmadğı yerde ahlak'tan bahsedilemez"

    Geçmiş olsun iki yıl önceki mahkeme olayın için, Allah kimseyi mahkemeye düşülmesin.

    YanıtlaSil
  3. Adalet!!!

    Haklıysan ve bunun için savaş veriyorsan bu kelimenin anlamını bileni bulman çok zor. İlerleyen zamanla yeniden hayatımıza dahil olmasını dilerim.

    YanıtlaSil
  4. ben hâlâ arıyorum. adâletin peşindeyim.
    bu arada en sevdiğim filozoftur Kant.:))) her bakımdan...:)))
    ismi bile immanuel be...

    YanıtlaSil

Yorumlar