5 Kasım 2009 Perşembe

Kaldırımların Taşları, Erkeklerin Kıyafetleri

Alsancak'ın oynak kaldırım taşlarının üzerinde hızla ilerlemenin riski ile boğuşuyorum bazen. Taşlar oynak olunca, taşın altına sıvı kaçtıysa ani oynamalarda sıvının yer üstüne çıkması olasılığı hayli yüksek.
Alsancak kaldırımlarında gri takım elbisemi giymiş, lacivert mavi puanlı kravatımı takmış, saçları afili biçimde yandan ayırmış, koluma attığım lacivert pardesüm, evrak çantam elimde ilerlerken aklımdan erkeklerin aynı model ve renk elbise ile aynı işyerinde pişti olmalarının aslında hiç bir önemi olmadığını düşünüyorum. Hani kadınlar aynı elbiseyi seçip de aynı ortama düştülerse "skandal" mahiyetinde bir manşete kadar konu olurlar ya aynen öyle. Erkekler giyse giyse lacivert, gri, siyah takım elbise ya da bu renk kombinasyonlarında pantolon ya da ceketlerinin içine giydikleri beyaz, açık sarı, açık mavi gömlek seçenekleri ile sıklıkla pişti oluyorlar ama bunu hiç de konu etmiyorlar. Bugün kiminle pişti oldum gene diye hiç aklımadan geçmez am ao an kravatımın puanları iyi ki iri değil, ya iri puanlı kravat giyseydim, ya bu seçimim beni olduğumdan iri gösterseydi diye bir fantazi yaparken. Üstünden geçerken her zaman hopladığım kaldırım taşı bir an aklımdan çıkıvermiş. Önce sesi duydum. Kaldırım taşının altındaki olaanca suyun çıkardığı "foooorrrrrrş" sesini. Ardından sağ ayakkabımın içinde üşümeye başlayan ayağımı. Kaldırım taşının altında yağmur sonrasında birikmiş olanca su aynen teminki forşlaması ile yer değiştirip pabucumdan içeri girdi.
Şimdi kardeşim ne lüzumu var? Her yanı domuz gribi endişesi, şişe şişe elleri dezenfekte edici jel, öpüşmeyelim, tokalaşmayalım rica ederimler kaplamışken hiç münasebeti var mıydı yani?
Kaldırımın üstünden sürüler halinde geçip gitmiş domuz gribi hülasasının toğladım sağ ayakkabımın içine. Şimdi gel de o şapşahane takım elbisenin içindeki bedene anlat bunları. Hoş sağ pabuca su dolunca gri elbisenin sağ paçasını ıslattı aynı suların arta kalan bölümü. Gri kumaş ıslanınca rengi koyulaşıyor biliyor musunuz? Çizdiğim imaja bak. Bir gram karizma varsa o da kaldırım uğruna gitti, döküldü, yerle yeksan oldu. Paçalardan karizma akıta akıta iş başı yaptım. Pabucu ters yüz edince hala akıyor yerlere kadar sokağın suyu. Şimdi gel de pabuç kadar olmuş 43 numara ayağa dezenfekte et bakalım kolaysa. Aldık başımıza işi.
Bir kere de Konak Vapur İskelesi'nden Konak'a doğru yürürken ıslaklığı fazla bir havada ahşap yer kaplamalarının üzerinde kayarak ağır çekimde kıç üstü oturmuş beyin sarsıntısı geçireceğimden ürkmüştüm. Ama o zaman domuz gribi yoktu, beyin sarsıntısı da kase ıslanmasından geçmiyordu.
Olmuş muyumdur?
Kapmış mıyımdır şu mereti?


4 yorum:

  1. Ya arkadasim ne diyeyim ben simdi sana:)) Yok yok bulasmamistir:Pp Sen yinede ayagini iyice dezenfekte et, nolur nolmaz di mi ama:))

    YanıtlaSil
  2. İzmir, insanın ayağını kaydırıyor galiba...

    Geçen hafta benim de ayağımı kaydırdı, neyse ki Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi'nin içindeydim...

    Geçmiş olsun.

    YanıtlaSil
  3. Ya Vladimir ne güzel anlatmışsın herkesin en az bir kez başına gelmiş bir olayı! Hele İzmir'de yaşıyorsan; oynayan kaldırım taşlarının yağmur sonrası insanı gülünç duruma sokan sürprizlerini bilmiyorum diyemezsin.Olsun be arkadaşım biz İzmir'i de kaldırımlarını da yağmurunu da meltemini de seviyoruz yine de.Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  4. gribi bulaşmamıştır. Öpmekten ve sarılmaktan bulaşıyor ekseriyetle...

    okurken yazını gözümde canladırdım seni. lanet olası şu oynak kaldırım taşlara. fantezini bozmuş... hayır bir de karizmayıda çizdi :)

    seviyorum seni. iyi ki varsın.

    YanıtlaSil

Yorumlar