1 Ekim 2009 Perşembe

Geyikler, Şarkılar, Filmler

"Yolda gidiyorum, yolu uzun..... yeah yeah yeah..."

İzel'in bu şarkısını pek severdim, ara sıra da duş alırken kendimce mırıldanıyorum. Komşulara soracak olursanız da mırıldanmak sayılmaz bu emprovize girşimim. Düpe düz Ferhat Göçer gibi bağırıyor olabilirim.
İzel sivilceli mivilceli ama sesi fena olamayan iyi bir popçu kızımızdı. En iyi albümü de Mustafa Sandal şarkılarından oluşan ikinci albümüydü. Bu en iyi albümünün çıkış parçası ise Mustafa Sandal şarkısı olmayan tek şarkısı: "Kızımız Olacaktı" idi. Hoş bir kalbi kırık genç kız kalbi dizaynında ve de kıvamında olan bir Çelik şarkısıydı. Çeliği o sıralar "hunganga hunganga ateşteyim ben ateşte" naralarıyla tanıyorduk. Kadına bir albüm dolusu, tam tamına dokuz adet şarkı veren, aranjesini yapan, kimi çalgıları tıngırdatan ve vokalini koyan Musti çıkış şarkısı başka şarkı olunca neler hissetmiştir bilemiyorum ama kalbi kırıldığına eminim. O kalp kırıklığı ona bir çok şarkı yazdırmıştır. O albümdeki şarkılar da, İzel de eriştiği kıvam açısından hayli iyi idi. Sonra aniden, takip eden albümlerde İzel'e disco kraliçesi payesi yakıştırıldı. Bu imaj üstüne hiç oturmadı, ne söylerse söylesin ikinci albümünün getirdiği seviyeye yükselemedi. Bir şu şarkısı: "geyik çıkabilir" kaldı bana yadigar.
"Kimin elleri gözleri kaşları,
yakışır mı bir tek sana bakışları"
Bu benim şarkım oldu çünkü hayatta karşıma çıkan herşey geyikleşebiliyordu. Yani ben her şeyi geyik görünümüne sokabiliyordum. Halen de öyle.
Mesela şu dünkü haşerat yazım, aslında tam geyiğe dönecekken kendimi zor tuttum itiraf edeyim. Haşerat konusu benim bağrımda bir yara adeta. Bir tanıdığım var, bir de eşi var. İkisini de tanıyorum. Adamın adı Cemal, karısı ise Nalan. Adam memur olarak çalışırken aniden iş kurup kendi hayatını yaşamaya özendi. Gitti böcek, fare bilimum haşeratı yoketmek üzere bir şirket kurdu. Jest olsun diye de şirkete karısının adını verdi: "Nalan Haşerat Öldürme Servis Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti." Bakar mısınız şirketin ismine lütfen? Nalan olsanız o an katil olmanız işten değil. Yılların evliliğinin ilk çatırtısı şirketin adından çıktı. Kadın sen benim adımı haşerat isminin yanına mı layık görüyorsun diye yakınmalara başladı haklı olarak. Sonra arkası geldi. Konu konuyu açtı. Bunlar onca yıldan sonra boşandılar. İşin kötüsü adam başarılı bir iş adamı oldu. Elini attığı haşerat malesef sizlere ömür. Müşteriler Cemal'in bu işteki başarısından ayrı bir memnuniyet içinde. Adam karısından ayrıldı ama ortada çocuklar var kadınla sürekli görüşmek ya da aynı ortamı zaman zaman paylaşmak zorunda. Şirketin ismin her an bir hadise çıkmasına yetiyor. Adam şirketin ismini değiştirmek istiyor ama müşteri kaybından korkuyor. Al sana şetteli bir dert.
"Söz verdim bir çok kez koyamadım yerine taşları.."
Geyikler, sevimli ve sevilesi, yerli yersiz okşanılası, şımartılası mahluklar olarak yer etmiş benim kafamda. Ne zamanki "Ringu" dan bozma "Ring 2" filminde Naomi Watts'a saldıran geyikleri gördüm fikrim değişti. Rol yapıyor olabilirler, belki de CGI marifetidir ama tırstım yine de geyik milletinden.

1 yorum:

  1. benim geyiklerden korkumsa redneck rampage oyunundan dolayıdır. zıplayarak saldıran geyiklerin seslerini hala hatırlarım :) ama yıllar sonra barıştık geyiklerle tabi.

    YanıtlaSil

Yorumlar