28 Eylül 2009 Pazartesi

Gizemli Kalçalar

Yaz bitti, yaza veda ederken yazın getirdiği kolaylıklara ve güzelliklere de veda edildi haliyle. Geçtiğimiz günlerde yaz ortasında aniden önüme geliveren kalça bahsi vesilesiyle konunun sergilenmesine ve öneminin vurgulanmasına yardımcı olacak kadroların boş tutulduğunu hatta ve hatta böyle bir kadro olmadığını en sonuna kadar araştırmıştım. O sıralar nedense hangi objeye baksam çok geçmiyor o obje bir kalçaya dönüşüyordu. Ama geçici durumlar beni de herkesi olduğu kadar, yani geçici bir süre tesiri altına alıyor. Uzun lafın özeti, artık düzeldim. Neye baksam sadece ve sadece o baktığım objeyi görür oldum.
Kalçaları uzun yıllar bir çok saygın gazetenin son sayfasında teşhir eden bir ülkeydik son yıllarda biraz törpülendik bu kötü alışkanlıklarımızdan arınmak pahasına da olsa yontulduk. Tabii her bir, birbirinden özgür ruhlu gazetenin şirin gözükmeyi arzu ettiği bir makam mevcut şirinliğinden taviz vermeyen ülkemizde. Artık gazeteler sonuncu sayfalarını tamamen sosyetik meşeili kederlere ya da günün en tıbbi buluşuna ayırır oldu. Yok armut sapı kansere iyi gölüyormuş, üzümün çöpü büyü bozuyormuş, kurtları deşmeyen kurdeşen olmazmış gibi boy boy, her bedene yediği kadar tıbbi atmasyonumuz mevcut. Böyle ciddi ciddi tıbbileşince elbette soyunuk kadın resimleri sabahın köründe, vapur kenarında aniden savrulan bir gazete sahifesi olup gözümüze girmiyor.
Soyunma bahsi açılınca geçtiğimiz günlerde ismi lazım değil bir blog oluşumunda yurdumun olanca abazanının demir atmakta olduğunu gördüm. Abazanlar oluşumu ortama deniz kenarına amele sürüsü gibi yayıldığı vakit hayret etmeyi gerektiren bir durum yok derdim diyecek olmasına da en hayreti şayan abazanı orada gördüm. Adam güya ormanlık bir parkta gezerken iki kadın görmüş kadınlar buna aldırış etmeden göğüslerini açmış ve buna göstermişler bunun üzerine çok üzülüp saatlerce onları ve görünen göğüslerini izlemiş ve sonuçta gençliğin ahlakı ne kadar dejenere, ben bunları görecek adam mıydım diyerekten bok atıyor hayali ormanın hayali göğüslerini dizginleyemeyen ahalisine. Şimdi efendim ormandan iki kadın dekolte tanımaz biçimde önünüze fırlayıp üzerinize göğüs açacak olurlarsa karşınıza bir kaç alternatif seriliyor;
A - Daha yakından bakmayı talep edebilir, gerekirse elleyebilirsiniz - ki bu tam abazan aperatifidir.
B - Ya da baktınız gençliğin ahlakı sizin ahlakınıza sığmıyor "örtün şunları gözüm görmesin" diyerek yakınabilirsiniz
C - Ya da türlü ikazınıza rağmen göğüslerini fora etmekten caymıyorlarsa oradan çeker gider daha kuytu ve gözleriniz için daha tehlikesiz bir yere sığınabilirsiniz.
D - İllaki de fahri ahlak zabıtalığı rolünü üstlenmek istiyorsanız oradan kaçarcasına koşar uzaklaşır en yakındaki polisi çağırır orayı gerekirse basar bu suça mani olursunuz.
Öküz gibi saatlerce izleyip de ben amale değilim, dikizci değilim, ama onlar çok teşhirci diye yırtınamazsınız.
Yarabbim noluyoruz? Bu gençlik nerelere gidiyor? Gençlik geri giderken bizler mi ileri gidiyoruz? Nedir bu zaman tutmazlığı? Eskiden sadece öküzler vardı bunlar da öküz gibi trene bakardı. Şimdi karşınıza nereden bir gürbüz, arsız, öküzün çıkacağı belli değil.
Tren dedim de yıllardır bir tren anısı yazasım, anlattıkça coşasım var. Aklımda, aklımda, çok yakında.
Elalemin gözü torba değil ki büzesiniz. Herkes bakıyor her bakan baktığı şeye dalıp türlü tuhaf detaylar çıkartıyor. Salam, sucuğa, muhtelif şarküteri ürününe bakıp da ne zaman tangalı, bikinili kalça hayalleri görmeye başladınız. O zaman oldunuz demektir. Aman diyeyim, sakın ha!!!


(*) Başlık reyting uğruna atılmıştır ve istemeyen resimlere bakmasın, ya da istediği resme istediği niyetle baksın.

3 yorum:

  1. Ahaahahahaaha... demek ki neymiş?
    Ne görmek istiyorsan oymuş!

    Nasıl bir tendir bu diye düşünmüştüm oysa :-)

    Sabah sabh kendime güldüm, salamın güzel iplerine güldüm, süperdi...

    YanıtlaSil
  2. Abi'nin son yazısı Katil Trenler ve Arog daki kabak sahnesi geldi aklıma yazını okurken :))

    YanıtlaSil

Yorumlar